kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Temmuz 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Akıllı güç...

"Irak'ın kuzeyinde bağımsız Kürt devleti kurulması ihtimali mevcuttur ve Türkiye bu konuyla başını kuma gömerek ve bu olasılığı görmezden gelerek başa çıkamaz..."
Bu tespit TOBB bünyesindeki, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) "Riskler ve fırsatlar kavşağında Irak'ın geleceği ve Türkiye..." isimli raporunda yer alıyor.
Prof. Dr. Mustafa Aydın, Dr. Nihat Ali Özcan ve Neslihan Kaptanoğlu'nun uzun süredir üzerinde çalıştığı rapor bu hafta kamuoyuna açıklandı.
Seçim propaganda dönemine denk geldiğinden üzerinde tartışma yapılamadı. Raporun eleştirilecek bazı yönleri bulunsa da Irak'a ilişkini cesurca ortaya koyuyor.

Kürt devleti
Irak'ın geleceğine ilişkin 3 öngörüsü var:
"1-Kürt ve Arap kimliğine dayalı iki devlet;
2-Kürt, Sünni ve Şii devletleri;
3-Irak'ın federasyon veya konfederasyon yapılanması..."
Her üç olasılık da K.Irak'ta federe veya bağımsız bir Kürt devletinin oluşacağı olgusunu kabul ediyor.
Ardından şu noktanın altı çiziliyor:
"Irak'ta devam eden sorunlar Türkiye'nin güvenliğini, anayasal düzenini, Cumhuriyetin ideolojik temellerini tehdit eder niteliktedir. Nitekim, gerek Federal Irak'ta Kürt gruplarının, gerekse Irak'ın parçalanması ile kurulabilecek bağımsız Kürt devletinin izleyebileceği olası yayılmacı politikalar, Türkiye için ciddi riskler içermektedir..."
Türkiye'nin bu riskleri gidermek için öncelikle Federe Kürt Bölgesini veya Kürt devletini nasıl algıladığını ortaya koyması gerektiği kaydediliyor.

Yumuşak güç
Bunun için öncelikle devlet kurumları arasındaki Irak'a dönük görüş ayrılığının giderilmesi ve koordinasyonun sağlanması gerektiği önerilip ekleniyor:
"Türkiye Irak'ın toprak bütünlüğünü tüm platformlarda söylem düzeyinde savunurken ve bunun için elinden gelenleri yapmaya devam ederken, aynı zamanda bu durumun savunulamayacak ve sağlanamayacak olduğu güne göre de hazırlığını yapmak zorundadır..."
Bölgede, cazibe merkezi durumundaki Türkiye'nin yapması gereken hazırlıklara ilişkin de şu öneriler getiriliyor:
"Kürtçe yayın yapmayı, Türk film ve dizilerini Kürtçe altyazı ile yayınlamayı da düşünebilmedir. Onlarca Kürtçe kanalın sadece K.Irak'ı değil, ama Türkiye'yi de hedef alacak şekilde farklı ülke gruplarınca işletildiği dikkate alınırsa Türkiye'nin kendi penceresinden bölge halkına ulaşabilecek yayınları yapması/desteklemesinin önemi ortadadır..."
Türkiye'nin turizmini Irak halkına açması gerektiğinin altı çizilip şu tespit yapılıyor:
"Bütün bu özellikler, Türkiye'nin çoğu zaman göz ardı edilen yumuşak gücünün göstergesidir..."
Rapor, Türkiye'nin yumuşak gücünün yanında "sert gücünü" kullanması gerektiğini de vurguluyor.
Türkiye'nin kazanımını da "yumuşak ve sert güçlerinin bileşkesinden çıkacak akıllı güç" ile sağlayabileceğini belirtiyor.
Özetle, Türkiye'nin eski model ve zihinsel bakış ve örgütlenme modeliyle Irak politikalarını yürütemeyeceği görülüyor.
O nedenle Türkiye'nin sınır ötesi operasyonu konuştuğu bu dönemde yumuşak güçlerini nasıl harekete geçireceğine de karar vermesi gerekiyor.