kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Temmuz 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Emre Taner

MİT'te akrabalık önemli referans

Ferhat Ünlü
Güvenlik kaygısı, MİT'e girişte akrabalık ilişkilerinin ön plana alınmasına yol açıyor. MİT'te akraba referansı, günümüzde bile "İstihbaratçılık genetik midir?" sorusunu sorduruyor..
İstihbaratçılıkta akraba referansı, diğer mesleklere göre çok daha fazla önem taşıyor. Servislerin gizlilik kaygılarına, geçmişte Türkiye'nin içe dönük güvenlik anlayışından kaynaklanan korkular da eklenince, teşkilat mensuplarının yüzde yüz güvenilir olması için mesleğe girişte akrabalık ilişkileri etkili olmaya başladı. Akrabalık, güvenliği artırsa da MİT'e personel alımında liyakat ilkesinin zaman zaman ihmal edilmesine yol açtı ve çağın gereklerine uygun açılımın gerçekleştirilmesine engel oldu. Bu durum, Soğuk Savaş'ın bittiği döneme kadar zımnen kabul edilse de 1990'ların başından itibaren siyasi çevrelerde "İstihbaratçılık babadan çocuklara miras bırakılan bir meslek midir?" ya da "İstihbaratçılık genetik midir?" sorularının biraz da alaycı bir biçimde sorulmasına yol açtı. CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin bu soruları soran siyasilerden biriydi. MİT Müsteşarı Emre Taner, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in soru önergesine verdiği yanıtta, "Personel alımında hiçbir adaya ebeveynlerinden dolayı ayrıcalık sağlanmaz" demişti. Resmi verilere göre, şu anda MİT'te dördü üst düzey teşkilat yöneticisi olmak üzere 69 bürokratın çocuğu çalışıyor. MİT tarihinde, Ersin'in sorusunu haklı kılan bazı örnekler bulunuyor. Geçmişte mesleği babasından devralıp başarılı olan istihbaratçılar da var, akrabaları vasıtasıyla girdiği Teşkilat'ta pek varlık gösteremeyenler de... Türkiye'nin, kendi istihbarat tarihindeki tartışmalardan ve yaşanan tatsız olaylardan gereken dersi çıkardığı söylenebilir. Günümüzdeki istihbarat anlayışı ile 1980'lerin ve 90'ların anlayışı arasında önemli farklar var.

'DIŞA DÖNÜK OLMALI'
*
Cevat Öneş'in, MİT'in nasıl daha iyi bir teşkilat olabileceği konusundaki görüşleri şöyle: "İstihbarat örgütlerinin gücünü devletlerin gücünden bağımsız ele almamak gerekir. ABD'nin gücünden bağımsız bir CIA, İsrail'in gücünden bağımsız bir MOSSAD olamaz. Türkiye'nin gücünden bağımsız bir MİT de olamaz. Türkiye güçlü bir ülke, ama potansiyeli, daha güçlü olmasını gerektiriyor. Siyasetin bakış açısı istihbaratın da hedefini belirleyecektir."

* Burhan Basgün ise iç istihbaratın MİT'ten alınıp emniyete verilmesi ve MİT'in sadece dış istihbarata bakması önerisini doğru bulmuyor. Basgün'ün konuya ilişkin görüşleri de şöyle: "Türkiye'de iç ve dış tehditler birbirinin içine geçmiştir. Bu ikisini ayırdığınız zaman kopukluklar ortaya çıkar. Türkiye, hedefleri büyük bir ülke olursa MİT de buna göre bir strateji izler."

* Yavuz Ataç ise, "Türkiye daha çok savunma anlayışıyla istihbarat faaliyeti yürütmüş bir ülke. Ancak savunma amacının yanı sıra kendi çıkarlarımıza uygun yeni hamleler geliştirmeye başlamalıyız" değerlendirmesinde bulunuyor.