kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Temmuz 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Yerlinin kısa vade tuzağı

Borsadaki yerli ile yabancı yatırımcı karşılaştırmasına devam ediyoruz. Bu iki yatırımcı grubu arasında önemli farklılıklar var.

En büyük handikap
Farklardan en önemlisi yatırım vadesi. Yerli yatırımcıların son 30-35 yılı ekonomik ve siyasi istikrarsızlık içinde geçirmesi, çok yüksek finansal piyasaya oynaklıklarını yaşaması, ister istemez yatırımın vadesini kısalttı. Mevduat sahiplerinin ortalama vadesi 3 ayı geçmiyor. Bonoda ortala vade 2 yılın üzerine çıktı ama yerli yatırımcının bonoda payı da azalıyor. Borsada ise yerlilerin ortalama vadesini ölçen yok. Ama bazı araştırmalar 2-3 hafta olduğunu söylüyor. Buna karşılık yabancıların borsadaki ortalama vadesi 7 ayı geçiyor. Son 8 yılın ortalaması 7.3 ay veya 31 hafta. Yani yerlinin 10 katı daha fazla.
Sermaye piyasası yapısı gereği uzun vadeli bir piyasa. Ama yerli yatırımcı hemen parayı kazanmak, kısa sürede köşeyi dönmek, halka arzdan hisse almışsa hemen ertesi günü satıp kârâ geçmek istiyor. Bunda da, borsanın bu şekilde algılanmasının ve bireysel yatırımcıların doğrudan hisse senedine yatırım yapmalarının büyük payı var. Eğer bireysel yatırımcılara toplu yatırım araçları ile borsaya dolaylı bir şekilde gelme fırsatı verilseydi kısa vadecilik tuzağına düşülmeyebilirdi. Borsada yerli yatırımcıların en büyük handikapı kısa vadecilik.

Başka kazanç alanları
Ancak yerli yatırımcının yabancıya göre hareket kabiliyeti çok daha yüksek. Sadece borsa değil, diğer finansal fırsatlardan hatta reel ekonomik fırsatlardan yararlanma yoluna gidiyor. Yüzde 2 düzeyindeki temettü verimi olan hisse senetleri yanında yüzde 20 faizli Hazine bonoları yerli için daha cazip olabilir. Gayrimenkul piyasasında faaliyet göstermek daha yüksek bir getiri vadedebilir.Yerli daha riskli araçlara yönelebilir. Çünkü hem yerli, ortamı daha iyi tanıyor hem de gözü daha kara. Çünkü sermayesi kıt. Bu sermayeyi yılda bir kaç kez takla attırması, daha yüksek kazançlara ulaşması gerekebilir. Bu da reel ekonomi içinde, üstelik altıncı yılına giren yüksek büyüme döneminde pekala mümkün olabilir.

Aracılık sektörünün hatası
Aracı kurum sayısının çok olması, komisyonları azamileştirme gereğinin ortaya çıkması da, kısa vadecilikte etkili. Aynı zamanda getirilerinin düşük kalması toplu yatırım araçlarını yerliler için cazip kılmıyor. Aracı kuruluş sektörü ve dağıtım kanallarına hakim olan bankalar bu konuda şimdiye kadar iyi bir sınav vermediler.

Kurumsal ve bireysel aynı arenada
2006 sonu itibariyle yerlilerin sayısı 921 bin, yabancıların 6 bin. Yabancılar sayı olarak az ama seçkin, tecrübeli ve büyük ölçüde kurumsal yatırımcı, her türlü bilgiyle donanımlı. Sadece Türkiye'de yatırım yapmıyorlar, dünyanın çeşitli ülkelerindeki yatırım tecrübesine sahipler. Buna karşılık yerliler ise çok dağınıklar ve profesyonel hizmet alma konusunda dezavantajlılar. Gerçek kişi olarak borsadalar. Bu da en büyük handikapları. Çünkü karşılarında profesyonelce davranan, uluslararası borsa deneyimine sahip kurumsal yatırımcılar var. Ne aynı donanıma, ne aynı bilgiye, ne de aynı sermaye gücüne sahipler ama aynı arenada yarışmak zorundalar.

Yabancının gücü
Yabancıların bir başka avantajları da piyasayı yönlendirme güçleri. Hem büyüklük olarak hem de etkileme gücü olarak buna sahipler. Bu da kendi yatırım kararlarını kârlı çıkartan, doğrulayan bir sonuç doğuruyor.
Yerliler hem aracı kurum hem şirket hem de banka batışlarından darbeyi yedikleri için, piyasaya karşı belli bir güvensizlikleri oluştu. Bu güvensizlik de şimdiye kadar giderilemedi. Bu sırada atı alan Üsküdar'ı geçti. Borsa yabancılarla belli bir mesafe katedince yerliler treni kaçırdıklarını düşünerek uzak durdu. Başka sektörlere, örneğin gayrimenkule girdiler.
Yerli ile yabancının gerçekleri, sermaye büyüklükleri, borsaya yatırım teknikleri ve örgütlenmeleri çok farklı. Sonucun da bu kadar farklı olması doğal.
Parasını borsaya yatırmayan yerli belki başka alanlarda daha yüksek kazançlar peşinde koşuyordur.

Sonuç
"Istırap öğretir"
Ezop