kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Temmuz 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Edmina Ürkmez, çarşıya çıktığı zaman kendinise imalı imalı ‘Rus musunuz?’ diye sorulmasına kızıyor.

Türk olabilmek için Türk eşinden ayrıldı

BARIŞ ERDOĞAN / HABER MERKEZİ
Bürokratik bir yanlışlık sonucu Türk vatandaşı olamayan Rus gelin Edmina Ürkmez, bu hakkı almak için eşinden boşandı ve tekrar evlendi. Türk vatandaşı olunca da bu kez Rus Konsolosluğu'ndaki işini kaybetti!..
Bugün sayıları 200 bini bulan Türk- Rus evliliklerini Sovyetler Birliği'nin yıkılmasına borçluyuz. İlk zamanlar, Rusya'nın ekonomik sorunlarından kurtulmak isteyen Rus kadınlar, genelde mantık evlilikleri yapıyordu. Son yıllarda ise Rusya'nın ekonomisinin düzelmesiyle kadınlar aşk evliliklerini tercih ediyor. Türkiye'ye maddiyat için değil aşkları için gelin geliyorlar. Türk erkekleri Rus kadınlarının eğitim, aileye bağlılık ve güzelliğine vuruluyor. Rus kadınlarını ise aile sorumluluğu olan, içkiyle çok fazla arası olmayan, iş sahibi Türk erkekleri cezbediyor. Edmina Ürkmez de bir Türk'e gönül veriş öyküsünü şöyle anlatıyor:

BÜROKRATİK BİR HATA!

* Ayhan'la tanıştığımda duldum, 13 yaşında bir kızım vardı. O beni böyle kabul etti. Evlenmeden önce beni İstanbul'a davet etti. İlk geldiğimde bu kenti çok beğenmedim. Dar sokaklar, kaldırımlara yığılmış çöpler, kömür sobası!

*
Rusya'nın köylerinin bile bir planı vardır, evlerde doğalgaz kullanılır. Ama Bulgar göçmeni olan eşimin güzel Rusçası, okuduğu Puşkin şiirleri benim gönlümü çaldı. Aynı şeylerden zevk alıyor, aynı kültürü paylaşıyorduk. Bu ülkede yaşayabileceğime karar verdim ve 1996 yılında evlendik.

* O tarihte normalde nikahtan sonra bir ay içinde müracaat halinde otomatik olarak Türk vatandaşlığı alınabiliyordu. Ama bürokratik bir hata yapılmış, ben alamadım. Çocuğum oldu, iki yaşına geldi, ben hâlâ vatandaşlık hakkı kazanamadım.

*
Ahlaksız kadınlar, sahte evliliklerle rüşvetle hemen vatandaşlık alırken, ben kucağımda çocuk oturma izni kuyruklarına giriyordum. Orada bütün Rus kadınlarını aynı kefeye koyuyorlar. Ahlaksızlar yok mu? Elbette var, ama buradaki Rus kadınların en az yüzde 70'i normal aile kuran, ahlaklı insanlar.

* Sonra bize, "Boşanır yeniden evlenirseniz, bu yasadan faydalanırsınız" dediler. Sonunda 2000'de eşimden mahkeme kararıyla resmen ayrıldım, sonra yeniden evlendik ve hemen Türk vatandaşlığını kazandım. Ancak bu olup bitene kızgınlığımdan nüfus kaydıma Türk ismi yazdırtmadım.

AİLESİ ÖNCE KARŞI ÇIKTI

* Türk vatandaşı olmadan önce Rusya'nın İstanbul Başkonsolosluğu'nun okulunda öğretmen olarak çalışıyordum. Rusya çifte vatandaşlığı kabul etmiyor. Türk vatandaşı olunca yasal olarak Rus vatandaşlığını kaybediyorsunuz. Ben de Türk olunca konsolosluktaki işimi kaybettim. Artık Türktüm ve işsizdim.

* Eşimin ailesi önce bu evliliğe karşı çıktı. Ne Müslüman'ım ne de Türküm. Onlar "Bulgar göçmeni olsun, Pomak olsun, en azından Anadolu'dan bir Müslüman gelin olsun ama ne olursa olsun Rus olmasın" diyorlardı. İstanbul'daki nikahımıza aileden kimse katılmadı, sadece 20 kadar arkadaşımız geldi.

*
Evlendikten sonra Türkiye'yi Müslümanlığı daha yakından öğrenme fırsatı buldum. Şimdi hem İslam'a, hem Hristiyanlığa saygı duyuyorum. Türkiye'de yaşıyoruz, çocuğum sünnet oldu. Bir Müslüman olarak büyüyor. Evde bazen kendimce Paskalya, Noel bayramını kutluyorum. Eşim ve çocuğum da bana katılıyor.

ERKEKLER DE AHLAKSIZ
* Türkler merhametli insanlar. Türkiye kapılarını açtı, herkes geliyor. Burası Amerika Birleşik Devletleri gibi oldu. Ruslar, Romenler, Iraklılar, Afrikalılar hepsi Türkiye'ye çalışmaya geliyor. Rusya'dan, Bulgaristan'dan Yugoslavya'dan gelenlerin durumları bugün iyi çünkü çalışkan ve eğitimli insanlar. Bu belki işini kaybeden Türk vatandaşları için iyi olmadı.

*
En kötü soru bana çarşıda, pazarda "Nerelisin?" diye sorulması. İmalı olarak "Rus musunuz?" denmesi. "İnsanım" diyorum. Türk vatandaşıyım, ne fark eder saçımın, gözümün rengi. Sadece bizim ahlaksız kadınlar değil, ahlaksız erkekler de var burada!