kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Temmuz 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Kamera önündeki kadın fazla ciddiye alınmıyor!

BÜLENT İPEK
İstanbul Arena ve Hermes Film'in ortağı Elif Dağdeviren, 'Genç Türkler' adlı televizyon programıyla ekranla yeniden buluştu. Dağdeviren, "Yaptığım tüm işlerde Türkiye'yi dünyaya doğru tanıtma çabası güdüyorum" dedi..
İLİŞKİLİ HABERLER
Kamera önündeki kadın fazla ciddiye alınmıyor!
Eğlence sektörünün tanıdık ismi Elif Dağdeviren, 10 yıl önce bıraktığı televizyon dünyasına 'Genç Türkler' adlı programıyla geri döndü. Dağdeviren, Cine5'teki programında, toplumsal konuları tartışırken başarılı genç Türkler'i de ortaya çıkarmaya çalışacak. Geçtiğimiz ay '100 gece 100 eğlence' sloganıyla açılan İstanbul Arena'nın ortakları arasında da yer alan Dağdeviren; yaptığı tüm işlerde Türkiye'yi ve Türkler'i iyi tanıtma gibi bir hırsı olduğunu söylüyor. 'Genç Türkler' adlı programında; yurtdışında eğitim almış başarılı gençlerdeki milliyetçi eğilime değinen Dağdeviren, "Ben de dışarıda yaşadığım yıllarda milliyetçiydim. Ancak benimki hiçbir partinin tekelinde olmayan bir vatanseverlikti" diyor. Bülent Helvacı'yla kurduğu Hermes Filmcilik'in de başarılı projelere imza attığını vurgulayan Elif Dağdeviren'le hem eğlence dünyasını, hem de televizyona dönüşünü konuştuk.

ŞİRKETLER KURUP, SATTIM

* Yıllar önce de televizyonda program sunuyordunuz ve uzun bir ara verdiniz...
Benim televizyon maceram 1993 yılında başladı. Cosmopolitan'ın yayın yönetmeniyken 'Şimdi Bu Program Çok Moda' diye bir program yapmıştık. atv yeni kurulmuştu o zaman. 97'de de 'Elif Dağdeviren'le' diye bir tartışma programı yaptım her sabah. O arada çeşitli işler ve şirketler kurdum, sattım. 10 yıl olmuş ekranlardan uzak kalalı. 'Aşka Sürgün' dizisinde oynadım ama o aynı şey değil...

* Göz önünde olmaktan sıkıldığınız için mi televizyonu bıraktınız?
Çeşitli nedenlerden dolayı çok fazla göz önünde olduğumuz bir dönemdi. Sonra kendimi arka planda olacağım işlere yönlendirdim. Netbul'u kurdum ve sattım. Uzun süre danışmanlık yaptım, konferans verdim. İletişim okullarında ders verdim. Mahsun'la oyunculuk yapmamın nedeni de; film yapımcılığının altyapısı aslında. Hermes Film'deki çalışmalarımda benim oyunculuk deneyimimin büyük katkısı oldu. Oyunculuk çok zor ve benim yapacağım bir iş değil! Oyunculuk şizofren bir iş, ben başkası olmayı sevmedim.

* Programınızın adı 'Genç Türkler' ve son dönemde yükselen ulusalcılığı çağrıştırıyor...
Bu isim bana ait. İnsan yurtdışında çok yaşayınca biraz milliyetçi oluyor. Özellikle Avrupa'da değil, Amerika'daki gençlerde böyle bir yönelme oluyor. Oradaki Türkler de diğer milletler gibi kendi aralarında toplanıyor. Oradan ülkemiz bambaşka gözüküyor. Daha iyi tanıtma hırsı doğuyor ister istemez. Ben Amerika'ya gidişimin ikinci ayında, odamı Türkiye posterleriyle kaplamıştım. Bir de yıllardır Batı'ya o kadar öykünme yaşadık ki; 'bizden bir şey olmaz' düşüncesi yaygındı. Tarihe ilginin artmasıyla, bizim de bir şey olduğumuz görülmeye başlandı. Milliyetçilik de, din de bir partiye mal olamaz ayrıca... Burada milliyetçilikten kast ettiğim abartılı öykünmeyi bırakıp, gençlerin kendi değerlerine sahip çıkması. Temeli olan bir gururlanmadan bahsediyorum.

* Sizin yaptığınız bu işlerin altında böyle bir hırs mı yatıyor?
Evet bu bir hırs. Türkiye'nin doğru temsili gibi bir saplantım var benim. Her yaptığımız işin Türkiye'yi doğru temsil etmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer biz yurtdışındayken 'Midnight Ekspers'in ülkesi değil mi?' ya da 'Sizin orada peçeyle dolaşıyorlar mı?' sorularını duyuyorsak; o zaman bizde bir problem var demektir. Televizyon programına adını veren 'Genç Türkler' bunu yapacak; Türkiye'yi doğru temsil edecek. Programımızda başarılı Türk gençlerini ortaya çıkaracağız.

BİZDEKİ POLEMİK DEĞİL Kİ!


* Son günlerde magazin ünlülerinden siyasetçilere kadar herkes tartışıyor ve polemik yapıyor. Fazla tartışan bir toplum olmadık mı?
Dediğiniz doğru ama bu, tartışma ve polemik değil. Polemikçi toplum olmak kötü değil; iyidir. Ama bizde olan kavga! Hem de düzeysiz, sonuca katkısız kavga. Bunların hiçbiri polemik değil! Direkt çirkeflik. Bu benim gazetede köşe yazarlığını bırakmamın da nedenidir. İsim vererek başka köşe yazarlarına 'Lütfen biraz çamur atar mısın?' dendi. Biz kavga seyreden bir toplumuz. Bunun televizyondan öncesi var. Sokakta kavga oldu mu, millet etrafa toplanır.

* 'Kadın kamera önündeyse çok ciddiye alınmıyor' diye bir söyleminiz olmuştu. Bu yüzden mi uzaklaşmıştınız ekrandan?
Bu dediğim çok doğru ve hâlâ öyle düşünüyorum. Ben hep yönetmen olmak istediğim için, 'kamera önünden arkasına geçiş zor olur' diye büyüdüm. Fakat 'Genç Türkler' gibi programların, artık insanların saygınlığını artıracağını düşünüyorum.