kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Temmuz 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Herkese bir anayasa...

İngiltere'de 'gariplikler' devam ediyor. Brown, Başbakanlık görevini devraldıktan sonra yaptığı bizim de perşembe günkü yazımızda belirttiğimiz konuşmasından sonra Avam Kamarası'ndaki ilk konuşmasında da İngiltere'yi baştan başa saran ve sarsan bir reformdan daha söz etti. Bu reform bize göre gerçek bir sol siyasetin temeli olan, daha fazla demokrasi, halk egemenliğinin pekiştirilmesi ve yaygınlaştırılması anlamına gelecek bir dizi değişiklik önerisi.

Bütün yetki meclise
Brown, nutkunda, bugün, Kraliçe'nin atadığı Başbakan'da ve onun yönetimi altında bulunan kabinede (yürütmede) toplanmış olan iktidar ve yetkinin 12 temel alanda parlamentoya tevdi edilmesi gerektiğini vurguladı. İngiltere'de bugün dahi papazları atama, savaş ilan etme, parlamentoyu dağıtma, parlamentoyu toplantıya çağırma, uluslararası antlaşmaları onama, yargıçları atama, belli ceza davalarında savcı tayin etme gibi yetkiler Başbakan'a ve kabineye ait. Cumhurbaşkanının olmadığı Majestelerinin ve onun başbakanının ülkesinde doğal. Brown, halka daha fazla iktidar ve hak verilmesi anlamına gelecek şekilde bu konularda gücün parlamentoya aktarılmasını öngörüyor.

Yeni bir anayasa
Brown bu görüşlerini biraz daha derinleştirerek bugüne kadar anayasası olmamasıyla övünen İngiltere'nin artık bir anayasa yazması, yapması gerektiğini de belirtiyor. Bu 'ihtiyacın' çok önemli bir gerekçesi var. Vurguladığına göre, Temel Haklar Belgesi, Anayasa, Bağımsızlık Bildirgesi, bu üç belge, uzun bir tarih içinde Amerika'yı bir 'ulus' katına yükseltmiştir. Bu belgeler o ülkeye çok farklı köken ve kültürden gelen insanların çok daha büyük bir içtenlikle kaynaşmasına olanak sağlamıştır. Hazırlayacağı yeni bir anayasa da İngiltere'nin bugün yüz yüze kaldığı güvenlik, cemaatler arasındaki ilişkilerde görülen gerilim gibi sorunlarda yeni çözümler yaratabilir. Bunun nedenini de Brown çok net biçimde belirtiyor: nasıl Amerika göç ve insan dalgalarını Amerikalılara dönüştürdüyse 'daha güçlü bir duyguyla paylaşılan ulusal amaçlar' aynı şeyi İngiltere'de de gerçekleştirebilir. Kozmopolitan bir toplumun 21. yüzyıldaki sıkıntılarını aşmanın galiba daha demokratik bir yolu da yok!

Yeni düzenin sırları, sınırları
Bütün bunların Türkiye'yi de ilgilendiren birkaç anlamı var.
Bir, bugünün dünyasını dünün kuralları ve yöntemleriyle idare etmek daha fazla mümkün değil. Günümüz dünyasının teknik düzeyde ortaya koyduğu anlamları kapsayacak yeni bir siyaset ve zihniyet anlayışına ihtiyacımız var.
İki, son yirmi yılın bütün dünyada ortaya çıkardığı en önemli gerçek daha fazla demokrasi ihtiyacı. Klasik demokrasinin olmazsa olmaz ilkesi olan güçler ayrılığı bile artık yetersiz. Tam tersine, yürütmenin elindeki iktidarın da aşılması, parlamentonun ve halkın, dolayısıyla da doğrudan demokrasinin daha büyük bir etkinlikle işlevlendirilmesi gerekiyor.
Üç, sağlıklı bir ekonomi ve sosyal güvenlik politikası ancak güçlü, etkin ve işlevsel bir demokrasiyle mümkündür.
Dört, ulus kavramının yeniden tanımlanmasına duyulan ihtiyaç göz ardı edilemez.
Beş, sol siyasetin olmadığı bir toplum kendi üstüne kapanmakta ve tükenmektedir.
Türkiye yeni bir anayasa tartışmasına girerken Brown ve İngiliz İşçi Partisi bir nirengi noktası!