kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Temmuz 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Hasankeyf'e Sezen dokunuşu

Bu köşeyi perşembe gününden yazıyorum. Yarın (cuma) Barış Akarsu'nun cenaze törenine katılmak için Amasra'da olacağım. Yani hem cuma, hem cumartesi, hem de pazar köşelerini tamamlayıp, baskıya vermek için önümde sadece bir kaç saatim var. "Cenaze nedeniyle kapalıyız" deyip, köşeye ara vermek de gelmedi içimden. Eh, bizim yazılarımız televizyon gibi "günübirlik tüketilen" bir mecrayı kapsadığı için eski yazıları yayınlamak da olmazdı. Bu nedenle sürç-ü lisanım için şimdiden affınıza sığınıyorum. Yakından Kumanda zaman zaman bir TV eleştiri köşesi olmanın ötesine geçip, toplumsal duyarlılıklara dikkat çeken bir "duyuru panosu" işlevi de görüyor. Bugün de öyle olacak. Dersimiz: Hasankeyf... Baraj sularının altında kalmak üzere olan bu tarih ve kültür mabedinin elden gitmemesi için çaba gösterenlerin başında gelen Sezen Aksu, kendi internet sitesinde önemli bir yazı kaleme almış. Sizlerle paylaşmak istedim: Sevgili yol arkadaşlarım, uzun zamandır yeniden yazmak için vakit kolluyorum. Fakat bazen her şeyin çok daha yoğun olduğu süreçler vardır bilirsiniz. Özellikle yaz ayları benim için böyledir. Bugün beni alelacele yazı başına oturtan sebep, bütün önceliklerimi öteledi. Konumuz Hasankeyf... Neredeyse günümüzün teknolojik imkanları ile bile elde edilemeyecek kadar eşsiz yaşam koşulları oluşturulmuş mekanlar... Bu mekanlar zihnimizdeki klasik mağara çağrışımlarını top yekun alt üst ediyor. Yüzyıllardır mağaralarından süzülen eski uygarlıkları bağrında taşıyor Hasankeyf Anadolu'da. Üstelik sadece Anadolu'ya ait değil, tüm insanlığa ait bir kültürel mirası barındırıyor. Ancak önümüzdeki günlerde, GAP yapılanması kapsamında gündeme gelen ve çevreci karşıtı olmadığı iddiası ile başlatılacak Ilısu Barajı projesi ile sular altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak. Son yıllarda mücadele ettiği sorumsuz yerleşim ve betonlaşma tehlikelerine inat asırlarla ifade edilen bir kültürel geçmişin izlerini zorla da olsa korurken, Hasankeyf'in şimdi de sularla boğuşacak olması yadsıyamayacağımız kadar keskin bir gerçek artık. Gözlerden sakınıp inci tanesi gibi korumak bir yana dursun, "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" kalan son dişiyle de sulara gömecek Hasankeyf'i anlaşılan. Asıl medeniyetin geçmişi kucaklayıp, korumakta saklı olduğunu bilmeyen "sözde medeniyet"in son dişi... İnsan icadı savaşların anlamsızlığının bile daha kabul edilebilir gerekçeler taşıdığı zamanlarda, "korunmaya müsait yer" anlamını taşıdığı için almış adını Hasankeyf. O dönemlerden bile galip gelip, sakınabilmiş dokusunu. Kültürüyle, ticaretiyle, refahıyla büyümüş; büyütmüş üzerindekileri. Bu meydan okuma, 21. yüzyılın başlarında "ismi açıklanmayan" Alman bir finansörün desteğiyle sularda kaybolmak için değildi elbet; olmamalı. Bir Ortaçağ başkenti, hepimizin, tüm insanlığın kökleri yatıyor Hasankeyf'te. İnsan olmanın bir ayrıcalığı var ise eğer doğa üzerindeki diğer canlılardan; bu imtiyaz ile gelmiş isek dünya üzerine, işte bu ayrıcalığın hakkını vereceğimiz zaman bu zaman. Bunun farkına varmış toplumların temsilcileri, "Hasankeyf katliamında" rol almamak için çoktan geri çekildiler; gerek çevre birliklerinin gerekse de kendi kamuoylarının duyarlılığına seyirci kalmadılar. Ayrıcalığımız, tepkilerimiz ve direncimizde şekil bulsun; bu insanlık suçuna dahil olmayalım lütfen.