kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Temmuz 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cuma Sabah 
MEHMET TEZ

Live Earth kirliliği

Live Earth'ün çıkardığı gürültü, ürküttüğü kurbağaya değiyor mu? Yoksa her şey bir halkla ilişkiler etkinliği mi? Damon Albarn kimdir ve bu konuyla alakası nedir?.
BİR süredir tüm dünyada ve Türkiye'de Live Earth kirliliği var. Ve bu en az çevre kirliliği kadar önemli olmaya başladı. Bunu ilk ne zaman düşündüğümü hatırlıyorum. Bir halkla ilişkiler ajansı arayıp Live Earth'ün Türkiye'deki yüzü ve basın sözcüsünün Şebnem Dönmez olacağını söylediğindeydi galiba. Öyle bir pazarlama yapıyor ki telefonun diğer ucundaki görevli, sanki Şebnem Dönmez tek başına Live Earth'ü düzenliyor. "Röportaj yapar mıyız? Kapak yapar mıyız?" - Live Earth'ü mü? - Hayır, Şebnem'i... Türkiye'de değil sadece. Kirlilik dünya çapında... Dev villalarda, kilovatlarca elektrik harcayan teknolojik donanımlar, jakuzili, havuzlu evler, özel uçaklar... Tüm bu rock yıldızları ve ünlülüler kimden neyi kurtarıyor? Haftada iki gün özel uçağınla Karayipler'e git, eğlen. Her yıl küçük bir kasabanın enerji ihtiyacı kadar fosil yakıt kullan. Sonra Londra'da New York'ta aylarca önceden reklamları yapılan bir etkinlikte sahneye çıkıp küresel ısınma için gözyaşı dök. Dünya için kanayan yüreğini tedavi et, vicdan azabından kurtul ve evine dönüp jakuziyi çalıştır. Bu işte bir terslik yok mu?

İYİ, KÖTÜ VE DİĞERLERİ
Live Earth hakikaten işe yarıyor mu? Yoksa her şey bir iki yüzlülükten mi ibaret? 11 Ağustos'ta İstanbul Parkorman'da bir konser verecek The Good the Bad and The Queen'i duydunuz mu bilmiyorum. Blur'ün solisti Damon Albarn, The Clash'in basçısı Paul Simonon, The Verve gitaristi Simon Tong ve Fela Kuti'nin davulcusu Tony Allen'dan müteşekkil dört dörtlük bir ekip. Albümleri yeni piyasaya çıktı. The Good the Bad and the Queen'e neden geldim şimdi? Solisti Damon Albarn çok çalışkan ve ufku geniş, tabiri caizse bazı şeyleri aşmış bir insandır. Yani pek çok rock yıldızı ve müzisyen gibi 40 yaşına gelip hala 18 yaşında gibi müzik yapmaya ve yaşamaya çalışmaması bile bir fikir verebilir hakkında. Albarn, Blur ile yoluna devam edip harika işler çıkarırken bir yandan da Gorillaz'ı kurdu mesela. Diğer yandan yırtık pantolonun arka cebinde bir adet armonikayla Mali'de dolaşıp aylarca müzisyenlerle takıldı ve Mali Music isimli bir albüm çıkardı. 2002 falandı herhalde. O dönem neden Mali'de takıldığını soranlara şöyle demişti: "Biz Batı'nın modern şehirlerinde rahat koltuklarımızda oturup sürekli Afrikalı açlardan ve oradaki yaşam şartlarından söz edip dururuz. Onlar için konserler düzenler, üç kuruş para toplar sonra da vicdan rahatlığının verdiği rehavetle sıcak ve konforlu evlerimize döner ve yaşamlarımıza kaldığımız yerden devam ederiz. Ben böyle yapmak istemedim. Orada kimler ne yapıyor, nasıl yaşıyor görmek istedim." Damon Albarn üstad haklı. En azından dürüst. İster istemez soruyor insan: Live Earth rock'çıların ve 'ünlü'lerin bir günah çıkarması mı, yoksa hakikaten bir şeylerin değişeceğine işaret mi? Al Gore'un gelecekteki başkanlık kampanyası mı, yoksa hakikaten samimiyet var mı işin içinde? Bu iş gerçekte kime yarıyor? Bekleyip göreceğiz... Niye mi yabancı bir müzisyeni örnek verdim? Türkiye'de Damon Albarn gibi bir tane adam yok da ondan... Varsa söyleyin onu da yazayım.