kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Temmuz 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ÜLKÜ TAMER

Bir sahtekârlık öyküsü

Howard Hughes, 20. yüzyıl ABD'sinin en ilginç kişilerinden biriydi. Havacılığa tutkun, sinemaya adını yazdırmış bir dolar milyarderiydi. Politikacılarla gizli ilişkiler içinde olduğu öne sürülüyordu. İnzivaya çekildiği, kimseyle görüşmediği için "esrarengiz" bir kişilik olarak belirdi; bu özelliğini de yaşamının sonuna kadar korudu.
Şu sıralarda sinemalarda gösterilen Sahtekar onu yeniden gündeme getirdi. Eleştirmenlerin yanı sıra, sevgili Hıncal da filme konu olan sahtekarlık olayından iki kere söz etti geçen hafta.
Olayı, filmde yer almayan birkaç ayrıntıyla aktarmadan önce, "sahtekarlık kurbanı" ndan söz edelim biraz.
Howard Hughes'un havacılıkla ilgili filmi, 1930'da tamamlanan Cehennem Melekleri (Hell's Angels) bir rekoru elinde bulunduruyor. Dört yıl süren çekimler boyunca 687,240 metre film harcanmıştı. Hughes, çekimlerin sadece 249'da 1'ini kullandı. Kurgu sonunda film 2760 metreye düştü.
Birçok uçağı vardı Howard Hughes'un. En ünlü uçağı Spruce Goose'du. 1947'de yapılan uçak 25 milyon dolara mal olmuş, sadece bir tek kere bir dakika süreyle uçmuştu. Giderin 18 milyon dolarını devlet karşıladığı için bu uçuş ABD halkına saniyede 300,000 dolara mal olmuştu.
Goose'un "resmi" adı HK1'di "Hughes-Kaiser-Tasarım 1" in kısaltılması... İkinci Dünya Savaşı'nda yıldırım hızıyla kargo tekneleri yapan Henry J. Kaiser, gemilerin Almanlar tarafından daha da büyük hızla batırılmalarını engellemek için 1943'te bu projeyle gitmişti Hughes'a. Goose ahşaptan yapılacak, 750 kişi ya da 50 ton kargo taşıyabilecekti.
Devletin de desteğiyle ortaya günümüzde bile görülmeyen büyüklükte dev bir uçak çıktı. Kanat uçları arasındaki mesafe 100 metreydi.
Ama bu arada savaş sona ermişti. Bir dakikalık başarısız bir deneme uçuşundan sonra bu pahalı oyuncak, Long Beach'de yapılan özel bir hangara kaldırıldı. Hughes'un ölümünden sonra da hangar turistlerin ziyaretine açıldı.

Göklerden Asya çöllerine inelim. Howard Hughes'un büyük umutlarla yaptığı, baş rolünü John Wayne'in oynadığı Hakanlar Çarpışıyor (The Conqueror) filmi, gişe açısından büyük hayal kırıklığı yarattı. Hughes, ününü daha fazla zedelememek için filmin kopyalarını toplatmaya karar verdi. Bunun için 12 milyon dolar harcadı. Filmin maliyeti ise, kopyaları toplatmak için harcadığı paranın yarısı kadardı.

Hughes'un politikacılarla ilişkileri olduğu da hep söyleniyordu. İşte iki not...
Richard Nixon, 1962'de California'da adaylığını koymuştu. Seçim kampanyaları sırasında bir olay açığa çıktı. Howard Hughes, Nixon'un adaylığını desteklemek için yasal sınırları aşan bir ölçüde bağışta bulunmuş, kampanya için 205,000 dolar vermişti.
Yine Nixon'la ilgili bir başka olayda, 1972 Watergate olayında, "hırsızlar" ın binaya Demokratlara karşı kanıtlar bulmak için değil, Larry O'Brian ile Howard Hughes arasındaki gizli pazarlıkların belgelerini ele geçirip yok etmek için girdikleri öne sürüldü.

Gelelim Richard Gere'in canlandırdığı Cifford Irving'e...
Irving bir yazardı. 1971 yılında Ibiza adasındayken ünlü ressamların tablolarını "yeniden" yaparak özgün yapıtlar gibi pazarlayan Elmyr de Hory'yle tanışmış, onun üstüne Sahte (Fake) adlı bir kitap yazmıştı.
Bu kitap "yeni ufuklar" açtı ona. Eşi Edith ve bir yazar arkadaşı Richard Suskind'le "Howard Hughes'un onaylanmış bir yaşamöyküsü" nü kaleme almaya karar verdi.
Hughes Las Vegas'ta kumar dünyasına adım atmaya hazırlanıyordu o sırada. El yazısıyla bir mektubu Newsweek ve Life dergilerinde yayımlanmıştı. Irving, Hughes'un el yazısını uzun uzun inceledikten sonra, onun ağzından bir mektup yazdı ve yaşamöyküsünü anlatması konusunda
"Clifford Irving'e" yetki verdiğini belirtti.
Mektubu gören McGrawHill yayınevi hemen tuzağa düştü. Irving'le sözleşme yaptı, H.R. Hughes adına 850,000 dolarlık bir çeki ona teslim etti. Bu arada Irving'in eşi Edith, Helga R. Hughes adına sahte bir pasaport çıkartmayı başardı. Yayıncının çeki onun hesabına Zürih'teki bir bankaya yatırıldı.
Irving'le Susskind, Hughes'un yaşamına ilişkin toplayabildikleri belgelerle gerçeğe yakın bir yaşamöyküsü yaratma çabasına girdiler. Ama yapıt tamamlanıp da yayınevine teslim edilince, Hughes gerçeği öğrenmişti. Avukatları kitabın yayınını durdurdular. Irving, karısı Edith ve Susskind yargılanıp hapis cezasına çarptırıldılar.