kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Haziran 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Asker ne istiyor?

Güneydoğu Anadolu'da geniş çaplı yığınakla terör çözülebilir mi?
Eğirdir Dağ Komando Okulu'ndaki tur sırasındaki sohbetlerimizden yola çıkarsak askerin soruya verdiği yanıt belli; "Yetmez..."
Asker, ekonomik, sosyal ve psikolojik önlemlerin de alınması gerektiğini söylerken, öncelikli talebini de belirlemiş:
"Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nde acilen değişiklik..."
Çünkü, yeni Ceza Muhakemesi Kanunu, ev ve işyerlerindeki aramalarda hakim kararını şart koşunca, polis ve jandarmadan terörle mücadeleye engel olduğu yakınması gelmişti.
Bunun üzerine sıkıntı, "Arama Yönetmeliği" nde yapılan değişiklikle aşılmaya çalışılmıştı.
Ancak, açılan dava üzerine Danıştay, Arama Yönetmeliği'ni şu gerekçeyle iptal etti:
"Yakalama ve gıyabi tutuklama kararı olsa da, özel hayat ve konut dokunulmazlığı ihlal edilemez..."
Böylece, konut, işyeri ve özel mülkiyete ait kapalı alanlarda arama, hakim kararı olsa dahi yapılamaz duruma geldi.
Genelkurmay Başkanı'nın da vurguladığı gibi "Otomobillerin bagajı veya ortasına teröristlerin saklandığı arı kovanı yüklü bir kamyonun kasası dahi arama yapılamaz" yer haline dönüştü.
Asker şimdi bu engelin kaldırılmasını istiyor.
İzlenimimize göre, düzenlemenin sınır ötesi operasyon kadar "fayda sağlayacağına" inanıyor.

Sınır ötesi
Sınır ötesi operasyon konusuna gelirsek; asker görüşünü koruyor.
Hükümetten, "tezkere hazırlanıyor" açıklamaları gelse de asker kısa vadede Meclis'ten çıkacağına inanmıyor.
Bu durumda önünde iki seçenek duruyor:
1- ABD ve Irak yönetimi ikna edilerek girilmesi,
2- İsrail'in, Filistin ve Lübnan'da yaptığı gibi güç kullanılması.
İlkinin olacağına inanmıyor; ikincisine ise "uluslararası hukukun dışına çıkmama kararlılığı" dolayısıyla sıcak bakmıyor.
Diğer yandan, 3 gün önce 8 teröristin etkisiz hale getirilmesi olayında olduğu gibi, sınırdan girişlerin devam ediyor olmasından duyduğu rahatsızlığı da tırmanıyor.

Sayısal düşüş
Bütün bunlara karşın, Silahlı Kuvvetler'in terörle mücadelede geldiği noktayı da iyi görmek gerekir.
PKK lideri Abdullah Öcalan 1990 başında "50 bin militan" sevdasıyla yola çıkıp, 12 bin kişiye kadar da ulaşmışken, sayı bugün 5 bin civarına inmiş bulunuyor.
PKK, 1992'de Derecik baskınını 400500 kişilik terörist grupla gerçekleştirirken, bugün 7 kişiden fazla sayıda dolaşamıyor.
Bütün bunlara bakarak terörle mücadelede yeterli bir noktaya gelindiğine asker de inanmıyor.
Komando taburlarının subay astsubay kadrolardan oluşturulması kararıyla mücadeleyi bir adım daha ileri taşıyacağı da görülüyor.
Ancak, bunun "tecrübeli mülki amirlerin bölgeye atanması" ile sağlanacak lojistik destekle bütünleşmesi de gerekiyor.

Bozüyük olayı
Askerin kaygı duyduğu bir gelişme ise toplumsal çatışma.
Aktarıldığına göre Eylül 2005'te Öcalan'a destek amacıyla İmralı'ya gidenlerin, dönüşte Bozüyük'te olay çıkarması sırasında çok önemli bir eşikten dönülmüş.
Birçok yerden çatışmaya girmek üzere otobüslerle Bozüyük'e adam taşınmak istenmiş.
İstanbul ve dönemin Sakarya valisinin otobüsleri tecrübeleri sayesinde engellemesi olayın büyümesini frenlemiş.
Böyle bir olay tekrar eder mi; askerin kaygısı da bu noktada başlıyor.