kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 25 Haziran 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Trendi seçim mi, Cumhurbaşkanlığı mı yoksa Kuzey Irak mı değiştirir?

Normalde seçim öncesi dönem, belirsizlikler ve gerilimler yarattığı için ekonomiyi ve finansal piyasaları negatif etkiler, baskı altına alır. Bu kez de benzer bir durum söz konusu. Negatif değil ama belli bir baskıdan bahsetmek mümkün.
Küresel piyasalarda pozitif eğilimler yaşanmaya devam ederken Türkiye'de yerinde sayma ve bu kervana katılmama eğilimi belirginleşti. Bunda cumhurbaşkanlığı ve genel seçim belirsizliği önemli bir rol oynuyor.
Ancak geçmiş seçimler öncesinde olduğu gibi, piyasalar pek negatif eğilimler ortaya koymadılar, seçime bir kaç hafta kala dip noktası yapmadılar. Bunda da Türkiye piyasalarında yabancı paylarının yüksek oranlara gelmesi ve yabancıların yurtiçi siyasi gelişmelere karşı duyarsız kalması önemli rol oynuyor. Yerliler duyarlı, yabancılar duyarsız olunca da ortaya karışık bir seyir çıkıyor.

- Dünya ile oluşan fark- Bu nedenle seçim arifesinde yabancıların daha ağırlıklı biçimde yatırım yaptıkları devlet iç borçlanma senetleri piyasasında faizler gevşeme eğiliminde. Hem bu piyasaya yatırım hem de doğrudan sermaye akışındaki hızlanmayla döviz kurunda gerileme sürüyor. Borsa ise 2006 Mart başında yakaladığı 3.69 cent veya 48.192 puanlık zirvenin bir plato altında dalgalı ve yatay bir salınım gösteriyor.
Ancak dünya borsaları aradan geçen 16 ay boyunca genelde yükselişlerini sürdürdükleri için, İMKB göreli olarak düşük sayılır. Bu dönemde daha düşük performans gösteren Türkiye Borsası ile dünya borsaları arasında belli bir mesafe oluştu. İşte seçim siyasi belirsizlikleri biterir veya azaltırsa, Türkiye piyasaları da dünya ile arasındaki bu farkı kapatmaya doğru gidebilir mi, küresel piyasalardan daha iyi performans gösterebilir mi?

- Düğüm Cumhurbaşkanlığı- Seçimden ne sonuç çıkarsa çıksın finansal piyasalardaki böyle bir pozitif yönlü düzeltme ancak Cumhurbaşkanlığı seçiminin uzlaşmayla kazasız belasız atlatılması halinde mümkün olur. Piyasaların ve ekonominin yeni bir kalkış yapabilmesi için, bu durum gerekli olmasına karşılık yeterli değil, asgari şart niteleğinde.
Bu seçimde durum farklı. Bu farkı yaratan en önemli etkenlerden biri zaten zorunlu seçime de yol açan cumhurbaşkanını seçememek. Dolayısıyla yeni dönemde bu sorun aşılırsa, buna bağlı olarak Meclis Başkanlığı seçimi de aşılabilir. Çünkü orada da toplantı yeter sayısı 367. Yani hem Meclis başkanı hem de Cumhurbaşkanı seçimi için, eğer bir parti üçte iki çoğunluğu sağlayamamışsa, iki veya üç partinin uzlaşmasına ve 367'yi bulmasına ihtiyaç var. Uzlaşma olmaması halinde ise sonbaharda Türkiye'yi yeni bir seçim bekliyor olacak. Yani bu seçimin içinden yeni bir seçim doğma riski bulunuyor. Diğer seçimlerden önemli bir fark burada.

- Yeni dönemin zorluğu- Bu nedenle seçim anketlerinde önde görünen bugünkü iktidar partisinin lideri de meydanlarda 22 Temmuz sonrası Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi ile karşı karşıya olacağını belirterek "İşte şimdi 367'nin üstünde bir rakamla sizden tekrar yetki istiyoruz" diyor. Bu sözlerden en azından uzlaşma isteğinin bulunmadığı ve çoğunluğu elde eden tarafın, Cumhurbaşkanı adayı konusunda karşı tarafa dayatma yapacağı çıkarılabilir. Siyasette Cumhurbaşkanı seçimi ekseninde yaşanan kutuplaşmanın etkisiyle diğer tarafın da bu dayatmayı kabul etmesi zor. Üstelik karşı taraf da aynı dayatmayı pekala yapabilir. Dolayısıyla yeni dönemde Türkiye'yi yönetmek giderek zorlaşıyor.

- Kuzey Irak farkı- Yine bu seçim dönemini diğer seçim dönemlerinden farklılaştıran bir gelişme, terör faaliyetlerinin doruk noktasına çıkması ve Türkiye'nin K.Irak'a her an operasyon yapma olasılığının bulunması. Bu harekat seçim öncesinde olabileceği gibi, seçim sonrasına da kalabilir. Operasyon diye başlanan bir hareket savaşa da dönüşebilir. Bu ihtimal önümüzdeki dönem piyasaların en bilinmeyenli denklemini ve en riskli gelişmesini oluşturuyor gibi.
Dolayısıyla seçim öncesi durum ve piyasaların seyri farklı olduğu gibi, seçim sonrası dönem de farklı olabilir. Seçim sonrasındaki pozitif eğilimlerin yaşanması, bu faktörlerdeki olumlu gelişmelere bağlı hale gelebilir.