kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Haziran 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
Prof. Dr. Tevfik Özlü
Sağlık Hakkı

Hastaya düşen görev tedaviyi uygulamak

* Annem diyabet hastası. Kan şekeri bir türlü düşmüyor. Ayaklarında yaralar açıldı, üresi yükseldi ve gözünde de sorunlar başladı. Ama ne desek diyetine uymuyor. Hastanede tedavi görüp, biraz kendine geliyor. Fakat taburcu olur olmaz fenalaşıyor. Ne yapmalıyız?

Diyabet, hipertansiyon ve astım gibi birçok kronik (süreğen) hastalık, günümüzde etkin bir şekilde tedavi edilip, kontrol altına alınabiliyor. Ancak bu sonuca ulaşmak için, sadece hekimin çabası yeterli olmaz. Bir hekimin 24 saat hastasıyla birlikte bulunup, tedavinin gereği olan ilaçlarını uygun doz ve aralıklarla ona vermesi, her an perhizini bozmaması için yediğine içtiğine dikkat etmesi, yapması gereken günlük egzersizlerini ona yaptırması, sigara ve alkol almaması için onu kollayıp durması, stresten uzak durması için de gayret etmesi mümkün olmadığına göre; hastanın yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir!

KENDİNE BAKMALI
Hekime düşen, hastalığı teşhis edip, tedaviyi planlamaktır. Uygulama, hastaya kalmaktadır. Hasta üzerine düşeni yapmadığında, hekimin çabası da sonuçsuz kalır. Hastanın tedavisi için sarf edilen kaynaklar boşa gitmiş olur. Eşin-dostun özveri ve emeği de çarçur edilmiş olur. Bir süre sonra hem hekimi hem de yakınları, 'nasıl olsa çabamız işe yaramayacak' düşüncesiyle motivasyonlarını kaybederler. Her seferinde boşa çıkan denemeler hastanın iyileşme umudunu tüketir. Ne var ki, hastanın tedaviye uyumsuzluğu çoğu zaman hekim kusurudur. Çok nadir örnekler dışında, hasta tedavi olmayı ister. Çünkü, hastalıktan zarar gören kendisidir. Zaten, bunun için hekime başvurmuştur. Gerçi, bazı nörotik ve psikotik kişilerde tedaviyi reddetme ve kasıtlı olarak aksatma söz konusu olabilir. Fakat bunlar, nadir ve sıra dışı olaylardır.

HEKİM ÖĞRETMELİ
Genellikle hasta uyumsuzluğunun nedeni; hastanın, olayın ciddiyetinin farkında olmaması, neyi, nasıl yapabileceğini bilememesi veya iyileşme umudunu yitirmesidir. Hastaya; hastalığı, nedenleri, tedavi şekli, tedaviden beklenen yarar, düzgün tedavi edilmezse neler olacağı, tedavide hastaya düşen sorumluluklar ve bunları nasıl yerine getireceği, düzeyine uygun olarak anlatılmalıdır. Tek başına bilgi aktarmak da yeterli olmaz. Hastaya tedavi becerisi de kazandırılmalıdır. Örneğin; şeker hastası insülin iğnesini kullanmayı, astım hastası ise sprey türü ilaç kullanmasını becerebilmelidir. Bazen bu da yetmeyebilir; hasta mağlubiyeti kabullenmiş, pes etmiş ve iyileşme umudunu yitirmiş olabilir. Bu durumdaki bir hasta, tedavisiyle ilgili bilgi ve becerisini eyleme dönüştürebilmek için güçlü bir motivasyona ihtiyaç duyar. Yani, bu işi yapabileceğine ve yaptığı takdirde sağlığına kavuşabileceğine inandırılmalıdır. Bunları hastaya, ancak güven duyduğu bir hekim verebilir.