kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Haziran 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Sokaktan siyasete

Siyasete en çok hakim olan şey bugün nedir diye sorulsa cevabı 'siyaset mühendisliği' olur. Türkiye'nin sokakları, meydanları, otel lobileri, yazıhaneleri bugün birtakım siyaset mühendislerinin tehlikeli hesaplarıyla yükleniyor. Önümüzdeki seçim için olduğu kadar seçim sonrası için de devletçi seçkinler senaryolar yazıyor.
Türk siyasal modernleşmesinin kısa tarihi hep bu anlayışla sandığın çatışmasıdır. Bütün yazılmış senaryolar gidip sandıkta bozulur. Çünkü, Türkiye'de gerçek siyaseti toplumun ta kendisi yapar . Çünkü toplum siyaset denilen şeyin, doğrudan doğruya kendi çıkarıyla ilgili olduğunu bilir.

Yeni bir oluşum...
Türkiye, gelip çok önemli bir kavşak noktasına erişti. Bugün toplumda sesini çıkarmaya başlayan yeni bir kesim var. Siyasete 1950 sonrasında ağırlığını koyan taşranın karşısına bugün yeni bir kentli kitle çıkıyor. Onlar da meydanlara akıyor, onlar da yürütülen siyasete karşı tepkisini gösteriyor. Bu, önemsenmesi gereken bir gelişme ve pozisyon.
Önemsenmesi gerekiyor bu durumun çünkü, eğer siyasetin ana unsurları tarafından dikkate alınmaz ve kapsanmazsa, bu kitle başka doğrultularda yönlendirilecek. Yalnız kalırsa onun varlığından medet uman bazı kesimler onu etkileyecek ve o kesim gitgide artan bir şiddette, aslında büyük bir masumiyetle, demokratik tepki olduğuna inandığı bir yoldan yürüyerek yaptığı hamlelerle vahim sonuçlar üretecek. Bugün sokağa yayılmaya başlamış hırçınlık bir ipucu sadece.

Kim bunun sahibi?...
Böyle bir dönemi sağlıklı biçimde düzenlemek, örgütlemek birtakım siyaset mühendislerine bırakılmamalı. Böyle bir dönem aslında yeni bir siyasal oluşum için en verimli zamandır. Çünkü...
Türk burjuvazisi çok yakın bir dönemde mevcut siyasal yapıyla daha fazla devam etmek istemeyecek. Bugün siyasal yapının üzerine oturduğu zemini, a'dan z'ye kadar hiçbir noktada 'demokratik' diye nitelendirmek mümkün değil. Siyasal partiler bu olumsuz durumun başlıca nedeni. Bugünkü parti yapısı, genel başkanlık hakimiyeti, içe kapalı siyaset, sömürülen rant ekonomileri, Türkiye'nin yakın dönemde büsbütün ağırlık kazanacak olan hırslarıyla birlikte düşünülemez. Bugün Türkiye her zamankinden daha fazla iyi yetişmiş insan gücüne sahiptir. Türkiye'nin yakın geleceğine dönük beklentileri her dönemdekinden daha somuttur.

Ya sivil olmalı ya hiç...
Bundan böyle burjuvazinin sadece taşra vurgulu bir siyaseti taşımak istememesi anlaşılabilir. O bakımdan bu beklenti kısa bir sürede yoğunlaşacak, katılaşacak ve yeni bir siyasal örgütle bütünleşecektir . Bu beklentiyi şimdi sanıldığı gibi CHP, MHP veya DP ne müştereken ne münferiden taşıyabilir.
Bu yeni bir parti olacaktır.
Kritik olan şey, yeni partinin sivil olmasıdır. İhtiyaç duyduğumuz şey odur. Gerisi tehlikeli sulara yelken açmaktır. Çünkü birisi politik, diğeri bırakın apolitik olmayı aynı zamanda antidemokratiktir.
Türkiye tam bu kavşakta duruyor. Sokağa biraz da bu açıdan bakalım...