kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Haziran 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN

Para ve maliye politikasını sıkın, bırakın kurlar dalgalansın

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yürütülmekte olan ekonomik destek anlaşmasının altıncı gözden geçirmesi 18 Mayıs 2007 tarihinde tamamlandı. Anlaşma gereği IMF 1.135 milyon doları serbest bıraktı. Hükümet ile yapılan görüşmeler, IMF'nin kendi uzmanları tarafından hazırlanan raporlar ve derken Türkiye'nin Devlet Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı'nın imzası ile gönderdiği niyet mektubu, gözden geçirmenin ana bölümlerini oluşturdu. Bu arada, IMF İcra Kurulu direktörlerinin Türkiye'ye ilişkin değerlendirilmesi geçtiğimiz hafta, 12 Haziran 2007 tarihinde yayımlandı. Bu değerlendirmede öne çıkan konuların bazılarını değerlendirmeye çalışacağım.
Türkiye ekonomisinin son beş yıllık dönemde başarılı bir performans gösterdiği belirtiliyor. Başarı, programda öngörülen doğru politikalar ile siyasi istikrara ve uluslararası piyasalardaki olumlu koşullara bağlanıyor. Faiz oranlarını düşmesi, sermaye girişi, verimliliğin artması ve kredilerin büyümesine bağlı olarak özel kesimde tüketim ve yatırım artışının, ekonomik büyümeyi desteklediği ve büyümenin özel sektör öncülüğünde gerçekleştiği vurgulanıyor. Performansın iyileşmesi sadece büyümeye atfedilmiyor. Aynı zamanda, ekonomide yapısal bir dönüşümün olduğu, geleneksel sektörlere olan bağlılığın azaldığı, ihracatın büyümekte olduğu, TL'nin değerlendirilmesinin olumsuz etkilerinin verimlilik artışı ile sınırlandığının altı çiziliyor. İstihdamdaki sınırlı artışın ücretler üzerindeki baskıyı azalttığı belirtiliyor. Kamu kesiminde göstergelerde önemli iyileşme olduğu, borçlanmanın azaldığı ve borç yapısının iyileştiği, bankaların bilanço yapısının düzeldiği işaret ediliyor.
Olumlu olarak nitelenen bu gelişmeler programda milli gelirin yüzde 6.5 düzeyinde öngörülen temel dengenin tutturulmasına, Merkez Bankası'nın bağımsızlığına bağlanıyor. Dalgalı kur sisteminin şokları yumuşatan bir özellik gösterdiği ve kur riskinin yönetilmesinde iyi bir araç olduğu savunuluyor. Yapısal tarafta, bankaların yeniden sermayelerindirilmesinin, gözetim ve denetimin iyileşmesinin, vergi formu ve özelleştirmenin hızlanmasının doğrudan yatırımların artmasına ve rekabetin çok daha güçlü hale gelmesine neden olduğu söyleniyor.
Öte yandan, IMF bazı hassas konulara da işaret ediyor. Ekonomik büyümenin dış kaynak bağlılığı nedeniyle yabancı yatırımcıların gelişmelere olan hassasiyetinin iyi değerlendirilmesinin önemi ortaya konuluyor. Enflasyonun hedefin oldukça üzerinde seyrettiği, bu nedenle sıkı para politikasının sürdürülmesi gerektiği belirtiliyor. Performansın sürdürülmesi için düşük istihdam oranının artırılmasının, finansal aracılığın büyütülmesinin, kayıt dışılığın azaltılmasının ve elektrik üretiminin arttırılmasının önündeki engellerin kaldırılması gibi bazı yapısal konulara da işaret ediliyor. IMF hızlı sermaye girişine bağlı olarak TL'nin değerlendirilmesinin ve cari işlemler dengesi açığının büyümesinin kırılganlık yaratabileceğini belirtiyor.
Bu nedenle kamu kesimi borç stokunun azaltılması ile enflasyonun düşürülmesine yönelik çabaların devam etmesini ve dalgalı kur sisteminin sürdürülmesini istiyor.
Bu arada, Merkez Bankası'nın rezervlerin ihaleler yoluyla büyütülmesine yönelik planını da destekliyor.
Finansal sektörün büyütülmesi ve finansal sektörün sağlıklı olarak çalışmasının önemi de vurgulanıyor. Kredi stokundaki büyüme de dikkate alındığında kredi riskinin daha iyi yönetilmesi ve karışıklıklara ilişkin düzenlenmelerin daha sıkı olması da talep ediliyor.
IMF'nin değerlendirilmesi ve talepleri bildik konular. Bakalım, seçim döneminde özellikle bütçe performansına ilişkin nasıl bir değerlendirme yapılacak? Daha da önemlisi, seçimlerden sonra kurulacak hükümete izlenecek politikalara ilişkin nasıl bir mesaj verecek?