kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Haziran 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

Harem-selamlık oteli

Yazı yazmadığım için gazeteleri sakin sakin, sindire sindire okuduğum evvelki haftaki tatilden çok sayı kupürle döndüm.
Bu kupürlerden biri de, Hürriyet gazetesinden kestiğim, " Muhafazakar tatil patladı, tesettür otel 27'ye çıktı " başlıklı habere ilişkindi.
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği ile Ekin Grubu'nun ortaklaşa yayınladığı Resort Otel dergisi yapmış araştırmayı.
Araştırmaya göre, dört buçuk yıl önce, yani AKP iktidara geldiğinde sayıları 6 olan... (Sahi bu tür otellere ne ad vermeli: Tesettür oteli mi?
Harem-selamlık oteli mi?..) Neyse, evet, sayıları 6 olan muhafazakar oteli sayısı 27'ye çıkmış...
Bu otellerde kadınlar için ayrı güneşlenme terasları ve havuzlar filan var. İçki servisi yapılmıyor.
Haberin çıktığı gün ( 9 Haziran ) gazetede Kombassan Holding'e ait Alanya'daki Bera Hotel'in reklamı yer alıyordu: Maşallah ' spa'sından ' bowling' salonuna, ' fitness center'ından ' internet cafe'sine yok yok...
Terördü, çeteydi, operasyondu derken bu haberi unutmuştum. Günler geçti. Baktım dünkü Sabah ve Vatan gazetelerinde de haber yer almış. Vatan olayı " Haremselamlık turizmi patladı, Kombassan 10 yeni otel açıyor " başlığıyla okurlarına sunmuş.
Peki basınımızın " patlama " sıfatını uygun bulduğu gelişmenin otelcilikteki gerçek yeri ne?
Bir karşılaştırma yapabilmek için Türkiye Otelciler Federasyonu'nu (TUROFED) aradım. Müdür Haluk Otçu'ya tüm Türkiye'deki beş yıldızlı otellerin sayısını sordum: Beş yıldızlı tatil köyleriyle birlikte ülkemizdeki beş yıldızlı tesis sayısı 450 civarında... Tüm konaklama tesislerinin sayısı ise (pansiyonlar dahil) 6000 kadar.
TUROFED'in Başkanı Ahmet Barut, 2006'daki bir demecinde ise şöyle demişti: "İspanya'da 155 tane beş yıldızlı otel var. Bizde ise, sadece Antalya'da 176 adet. Bunlara aynı standarttaki tatil köylerini de eklerseniz sayı 200'ü geçiyor."
İşte medya olarak " patlama " diye okurlarımıza sunduğumuz olay bundan ibaret: Bırakın tümünü, beş yıldızlılar açısından bakıldığında, tesettür otelinin oranı 10'a biri dahi bulmuyor!
Muhafazakar kesimde doğru dürüst bir tatil yapma, tatile çıkma geleneği olmadığını biliyoruz. Hatta bunu bildikleri için, "Seçimler temmuz ayında yapılmasın, çünkü ' laik' kesim o sırada plajda olacak, oy vermeyecek, sandık yine ' gericilere' kalacak" dahi diyenler vardı.
Patlama filan olmasa da, giderek zenginleşen ve dünya nimetlerinden faydalanmak isteyen muhafazakar kesimin, tatile çıkması gayet olumlu bir gelişme. Kapitalizmle birlikte gelen modernleşmenin bir göstergesi...
Toplumsal değerler çok hızlı değişmez. Bugün anneler babalar haremselamlık tatil yapacak... Yarın, yani bir sonraki nesilde bu tercih azalacak.
Türkiye'de, gerçekten " yeni " olan " orta sınıf " işte bu. (onlara karşı mitinglerde bayrak sallayanlar değil.)
Ancak bu olumlu gelişmeyi değerlendirirken, ciddi bir zihniyet takozuyla da karşılaşıyoruz: " İrtica geliyor " diye bağıranlar örnek diye o otelleri de gösteriyor.
Bu zihniyet, kimi beyinlerin kılcal damarlarında dolaşıyor adeta. Sadece yorumlara değil; simgelere ve imgelere de damgasını vuruyor.
Mesela geçenlerde Tempo dergisinin dosya konusu " Tarikatlar kime oy verecek " idi. Kapakta ise bize göz kırpan bir siyah çarşaflı kadın
fotoğrafı yer alıyordu.
Halbuki Binnaz Toprak ve Ali Çarkoğlu'nun araştırmasında sokağa çarşafla çıkan kadınların oranı, 1999'da yüzde 3.4 iken, 2006'da yüzde 1.1'e düşmüştü.
Yani tarikatları simgelemek için kullanılan imge, kadınların sadece yüzde 1.1'ine tekabül ediyor. O da olmasa ne yapacağız; çalar saat mi koyacağız kapağa?