kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Her senaryo aktörünü bulur

Demek ki;
Bir çocuk "Babalar Günü" nde şehit babasının tabutuna el salladığında, resmine boğazı düğüm düğüm, gözleri yaş yaş kaldığında;
"Hangi senaryonun kurbanı?" diye de düşünmeliyiz.
"Canlı bomba terörist", bir durak insanı paramparça ettiğinde de.
Ulus'tan Diyarbakır'a, her ölümde, her patlamada "Hangi senaryo?" diye bakmalıyız demek ki.
"Terörist mayın" dan "Kuvvacı Reina müdafii" nin "kışla çöplüğü" nde "bulup" depoladığı bombalara kadar;
"Nerede, kimlerin yazdığı, üstünde akıl, fikir, hinlik, cinlik yürüttüğü senaryoya uygun?" diye merak etmeliyiz.
11 Eylül 2001'den sonra, çok yazıyı "İsrail sağı Likud'a yakın ABD'li şahin yenimuhafazakarlar ve arzuladıkları Ortadoğu düzeni; işgaller ve savaşlar ile işbirlikçileri" ne ayırmışım.
O yazılarla ödül de aldım, okur takdiri de; benim gibi "ırkçı, dini, etnik, milli, ulusal" şovenliklerden, insanları aidiyetleriyle yüceltmek yahut aşağılamaktan çok uzak bir zihniyete sahip olana dahi sallanan "Anti-semit, ABD düşmanı" yaftalarından da nasiplendim.
ABD'nin eski elçisi Edelman, "şebeke" merkezinde biri olarak, "savaş ve işgal karşıtı" yaygın havadan çok rahatsız olmuş; sağın, solun yaftalanmasına epey katkıda bulunmuştu.
Israrla yazıyorum:
Uzun süredir memlekete çöken kasvetin bir yerinde de, o havanın dağıtılması, toplumun tekrar keskin ve kör cephelerle birbirine girmesi, devletin ve milletin terör, iç savaş, savaş menzilinde "aklını yitirmesi" ile "militerleşmesi" için yürütülen çok ciddi "kökü dışarıda" çalışmaların da rolü var.
"Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" olarak, yüzü demokrasiye, barışa, insanlığa dönük bir Türkiye değil; "Demokrasisi kağıt üstünde, laikliği üniformalı, sosyalliği iptal, hukuku güdümlü, vahşi piyasa ile Ortadoğu çamurunun militarizmine batmış, kendi içinde de bölge halklarıyla da kavgalı, çatışmalı, düşman" bir Türkiye'yi daha "kıymetli" buluyorlar.
Ve bu Türkiye, "İran'la muhtemel hesaplaşma" ya "itirazsız" sürüklenmek, "bir kısım ABD'li ile bir kısım İsrailli" nin Ortadoğu korku ve hayallerinin fedaisi kılınmak isteniyor.
Ciddi akıl, ciddi para harcanıyor; ciddi bağlantılar kuruluyor.
"Hudson Enstitüsü" nde, bizden sivil ve askerlerin de katıldığı "senaryo" tartışmasını okudunuz.
Beyoğlu'nda büyük PKK saldırısı; Anayasa Mahkemesi Başkanı'na suikast ve Kuzey Irak'taki PKK liderleri teslim edilirse bunun hükümete yarayacağı!
Küresel sermayenin, "Büyük şirketlerin ekonomik; ABD'nin askeri, kültürel ve zihinsel hegemonyası"; "İsrail sağının fikir, eylem ve özlemlerinin takibi" için finanse ettiği "senaryo kurumu" bu.
Başkanı Herbert London' ın, Bush' u "hemen İran'a saldırı" ya çağırdığı;
Çok sayıda mensubunun "İsrail - Likud" bağlarıyla öne çıktığı;
Nükleer savaş stratejisti kurucusu Herman Kahn' ın, Kubrick' in Peter Sellers' li, "Dr. Strangelove: Endişeden vazgeçip bombayı sevmeyi nasıl öğrendim" filmindeki karaktere ilham verdiği "senaryocu".
5 Haziran'da Prag'da "Demokrasi ve Güvenlik Konferansı" toplandı.
"Organizasyon" yine bu şebekenindi.
American Enterprise Institute" ile temsilcileri, "Karanlıklar Prensi" Richard Perle, Michael Rubin, "Şah" Pehlevi gibi isimler; "Hudson" Başkanı London, önemli ismi "İsrail sağının aşırı yanlısı" Anne Bayefsky...
Ortadoğu'da barışı reddeden Likudcu Sharansky, eski ABD Ankara Büyükelçisi Edelman' ın pek yakını ve Irak medyasını mamalayan gruba danışmanlık yapmış Devon Cross, İsrail "Shalem Merkezi" mensupları, İngiliz gizli servisi eski şeflerinden Dearlove.
Israrla, İran'a saldırıyı konuştular.
İnsanı hayrete düşüren şu:
O Michael Rubin kısa süre önce, Genelkurmay'ın Harp Akademileri'ndeki "Güvenlik" konferansının da konuşmacısıydı. (Niye?)
Hudson' daki toplantıya katılanlar, nasıl bir "senaryo merkezi" nde bulunduklarını bilmiyor muydu? (Nasıl olur?)
Uzun süre AKP'lilerin yapışıp "yalak bir icazet" aradığı, hiddetinden korktuğu; askerlerin pek itibar gösterdiği bu şebekenin "kıymet" ve "hikmet" i nedir? Nasıl bir "alamet" e bindirip bölgeyi ve ülkeyi nasıl bir "kıyamet" e sürüklemek istiyorlar?
Binmemiz şart mıdır!
Alet olmayın e mi; Dimyat'a pirince gittiğinizi sanıp aletlerin de aleti olmayın.
Senaryolara aktör, aktörlere figüran hiç olmayın!
Ülkenizi, babalarınızı, annelerinizi, tüm evlatlarınızı, tüm kardeşlerinizi, insanları akıl ve vicdanla sevin.