kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
28 Mayıs 1960 sabahı halk ihtilali gerçekleştirenleri coşkuyla karşılıyordu.

'Babam Menderes'i taparcasına severdi'

ŞEBNEM AKSON
27.05.2007
27 Mayıs 1960'da beşinci sınıf öğrencisi olan Ali Kırca, Menderes'in acıklı Yassıada fotoğraflarını kesip, saklıyor, dosyalıyordu. 20 yaşına geldiğinde ise Ordu mensubu genç bir subay olarak gece yarısı gizlice bir spor salonunda bir bildiri kaleme alacak, oda hapsinde tutulacak, 1971 muhtırası döneminde de idamla yargılanacaktı..
İLİŞKİLİ HABERLER
'Babam Menderes'i taparcasına severdi'
- Muhtemelen çocuktunuz ama 27 Mayıs 1960'la ilgili anılarınızı anlatır mısınız?
- Aslında benim 27 Mayıs'a ilişkin anılarım, 28 Nisan'dan başlar. Benim babam Menderes'i taparcasına severdi. Menderes'e toz kondurmazdı. Öyle yaşadı, öyle de öldü. Fakat ağabeyim de İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci. Ve 28 Nisan Olayları'na katılmıştı. Menderes, 28 Nisan olayları üzerine üniversiteleri tatil etti ve taşrada yaşayan öğrencileri memleketlerine gönderdi. Üniversiteler ve İstanbul boşaltıldı.

- Ve Menderes'e karşı düzenlenmiş gösterilere katılan ağabey eve geldi...
- Ve ben, bizim evde babamın sesinin, ki çok munis, çok hoşgörülü bir insandır, yükseldiğini hiç görmemiştim, ilk defa bu kadar öfkeli olduğunu gördüm. Evde çok sert tartışmaların yaşandığını hatırlıyorum. Taparcasına sevdiği Menderes'e karşı kendi oğlunun bu gösterilere katılmış olması onu çok üzdü.

- Kızgınlık mı, üzüntü müydü?
- Kızgınlıktan önce üzüntüydü. Böylece ben ilk defa baba-oğul ya da işte kardeş kavgası denir ya, bunun içerisine siyasetin girebileceğini o gün, çocuk gözlerimle gördüm.

- Hep kırgın mı kaldılar?
- Hayır, sonra geçti bunlar. Ama o günlerde çok sert yaşandı.

- Siz o sırada kaçıncı sınıftaydınız?
- İlkokulu bitirmek üzereydim. Okul bitirme sınavları vardı, onlara giriyordum. Ağabeyim de tıp fakültesinde okuyordu.

- O bir ay başka neler yaşandı?
- Tanık olduğum değişimler oldu; insanların ve toplulukların bir anda nereden nereye gelebileceğini gösteren değişimler. Akşehir'de yaşıyorduk, evimiz İstasyon Caddesi'nin üzerindeydi. İstasyon Caddesi dediğimiz, Akşehir'in ana bulvarı. Ama bulvar bir ilçe, küçük bir şehrin bulvarı. Biz birinci katta oturuyoruz, önümüzden otobüsler geçtiği zaman elinizi uzatsanız otobüse dokunabilirsiniz. 27 Mayıs'tan kısa bir süre önce, belki birkaç ay, Adnan Menderes Akşehir'e gelmişti. Bölgeyi ziyaret ederken bizim evin önünden de geçti. Ben de penceremden Menderes'i karşılayan kalabalıkları izledim. Menderes coşkulu, çok sevgi dolu kalabalıkların arasından, önümden geçti gitti. Babam meydandaydı. 11-12 yaşlarında bir çocuk olarak bu kalabalık beni çok heyecanlandırmıştı.

- Sonra 27 Mayıs olunca?
- O sabah aynı caddeden bu kez Menderes'e karşı, 27 Mayıs yanlısı kalabalıklar akıp geçti. Bir süre önce Menderes'in halka seslendiği meydanda, bu kez 27 Mayıs için bir miting düzenlendi. Ben o zamanlar bizim ilkokulun ankormeniydim.

- Nasıl?
- Yani bayramlarda, seyranlarda kürsüye çıkıp şiir okuyan, nutuklar atması için seçilmiş çocuktum. 27 Mayıs için düzenlenen o mitingde, beni de bir şiir okumam için görevlendirdiler. Behçet Kemal Çağlar'ın 'Oy Atatürk oy, getir dudaklarını bir bir alnımıza koy' (Nöbetçi Millet) şiirini okumam için. Zaten okulda özel günlerde hep okuduğum bir şiirdi. Hazırlandım okumaya. Fakat kürsünün etrafı o kadar kalabalık ve herkes nutuk çekmeye o kadar meraklıydı ki, orada 12 yaşındaki bir çocuğun hazırlığını ve heyecanını kimse anlayamadı. Öğretmenlerim çabaladı filan, ama o kalabalık beni kürsüye çıkarmadı. Herkes çıkıp bir şeyler söylüyordu, bağırarak. Buna çok hüzünlendim, kürsünün altında ağladım ve ağlayarak eve döndüm. İçimde ukde olarak kalmıştır o.

Haberin fotoğrafları