kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
SOLİ ÖZEL

Filistin'in kaderi

Filistin'den gelen haberler ve görüntüler iç paralayıcı. Yalnızca Filistin toplumuna ödetilen insani bedelden dolayı değil. İktidar mücadelesi içinde en mazlum olanların dahi ne ölçüde zalimleşebileceğini göstermesi açısından da. Bunun ötesinde dünkü Radikal gazetesinde Ayşe Karabat'ın duyarlı yazısında ima ettiği gibi Filistin/Filistinliler efsanesinin de sonu bu.

Gazze'de Hamasistan, Batı Şeria'da da Fetihistan kurulurken Filistin meselesi İsrail'in kurulmasından sonraki üçüncü evresine giriyor. Özellikle Gazze'de yaşayan Filistinlilere ağır bedeller ödetecek bu evrede Batı Şeria ve Gazze'de kurulacak bir Filistin devleti ihtimali gündem dışına çıkacak . Bunun yerine ya bazı Filistinlilerin önerdiği gibi iki uluslu tek devlet hedefinin ya da Ürdün ile gevşek bir federasyon içinde varolacak Batı Şeria Filistin devletinin daha sık tartışılacağı bir dönem başlayacak.

De Soto'nun raporu
Filistin meselesinin bu üçüncü evresine girişini Ortadoğu'nun içine girdiği kanlı yeniden yapılanma süreci içinde düşünmek gerekir. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra var edilen, İkinci Dünya Savaşı ardından İsrail'in kurulmasıyla son şeklini alan Ortadoğu siyasi coğrafyasının artık yeniden tasavvur edilmesi gündemde. Hakkaniyetli bir barışın gerçekleşmesini çeşitli saiklerle önleyen iki önemli oyuncu ABD ve İsrail'in ise bu yeniden yapılanmadan ne ölçüde kârlı, ne ölçüde zararlı çıkacağı yeni siyasi coğrafya oluştuğunda belirginlik kazanacak.
ABD-İsrail ikilisinin çözümsüzlükteki sorumluluğu en son BM'nin Ortadoğu Barış Süreci Koordinatörü Alvaro de Soto'nun yazdığı raporla gündeme geldi. De Soto'yu Türk kamuoyu Kıbrıs meselesi vasıtasıyla tanıdı. Annan Planı'nın da mimarlarından olan De Soto, Filistin'deki görevine 2005 mayıs ayında atandı. Geçen ay, BM içinden medyaya sızdırılan zehir zemberek tespitler ve mükemmel analizler içeren son raporunu yazdıktan sonra tüm görevlerinden istifa etti.

BM meşruiyeti eridi
Görevi süresince Suriye'deki rejim ve Hamas yetkilileriyle doğrudan teması yasaklanan de Soto; BM, ABD, AB ve Rusya'dan
oluşan "Dörtlü"nün kötü bir sınav verdiğine inanıyor. Filistinlilerin İsrail'e ve özellikle sivillere yönelik şiddetinin acımasızlığını, Hamas'ın İsrail'in yok edilmesini isteyen İran rejimiyle yakın ilişkilerini sertçe eleştiriyor. Ancak Filistin seçimlerinin ardından Hamas'ın tecrit edilmesini yanlış buluyor. Hamas'ın önüne hemen ilk anda kabul edemeyeceği koşullar çıkarılmasına ABD'nin BM'ye verdiği parayı kesme tehdidinin yol açtığını belirtiyor. Bunun bir sonucunun ise İsrail üzerindeki baskının tümüyle kalkması ve bu devletin Dörtlü'nün yol haritasında yapması istenenlerin hiçbirini yapmaması olduğunun altını çiziyor.
BM'nin Dörtlü içinde kalarak kendi meşruiyetini erittiğini savunan de Soto, Filistin yönetiminin kurumsal çöküşü ve İsrail yerleşimlerindeki hızlı artışın iki devletli çözüm ihtimalini giderek azalttığına işaret ediyor. Bu bağlamda da Kıbrıs için tek devlet öngören Annan Planının, Filistin'e, iki devletli çözümün ise Kıbrıs'a uygulanabileceği günlerin gelebileceğinden bahsediyor.
De Soto'nun veda raporunda öngördüğü gelişmeler şu sırada yaşanıyor. Kendisi iki devletli çözüm seçeneğinin (ki Gazze'nin ne yapılacağını şu sırada kimse kestiremiyor) cazibesini sürdürmesinin zor olduğuna kani. Bu hedefin gerçekleşmesinin bugüne kadarki Amerikan yaklaşımlarının tümden değişmesine ve BM'nin farklı bir konuma gelmesine bağlı olduğunda ise ısrarlı.
Bu raporda Filistin meselesinin halli ve İsrailliler ile Filistinlilerin nihayet barış ve huzur içinde yaşama imkânı bulacaklarına dair bir ümit ışığı bulmak maalesef zor .