kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

ÖSS kaldırılabilir mi?

Seçime katılan partilerin belli başlıları (AK Parti, CHP, MHP, GP gibi) üniversiteye giriş için Öğrenci Seçme Sınavı'nı (ÖSS) kaldıracaklarını vaat ediyorlar.
Seçim bildirgelerini açıklamadıkları için üniversite öğrenimine çözüm önerilerini henüz bilmiyoruz ama önlerinde çok fazla seçenek yok: Ya tüm öğrencilerin üniversiteye girmelerini sağlayacak bir sistem geliştirmeleri gerekecek, ya üniversiteye talebi düşürmeleri ya da ÖSS yerine başka bir sınav getirmeleri.
Tüm öğrencilere yüksek öğrenim imkanı sağlamak için en az 1500 üniversite daha açılması gerekir ki, değil kısa vadede, orta vadede bile hayal. Çünkü kaynağı bir yana bıraktık, her şeyden önce bu üniversitelere öğretim üyesi bulmak mümkün değil. Yeni açılan devlet üniversitelerinin durumu ortada. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan'ın dediği gibi, "Yeni üniversiteler kurulmuyor, sadece bir üniversite bölünüyor, iki oluyor. Yeni kurulanlar arasında hiç profesörü, doçenti olmayan, sadece birkaç yardımcı doçentle öğretim vermeye çalışan üniversiteler var."
İkinci seçenek elbette üniversiteye talebi düşürmek olabilir. Ama bunun için mesleki ve teknik eğitimi özendirmek gerekiyor. Onun da yolu meslek liselerini yeniden yapılandırmaktan ve mezunlarına istihdam olanakları yaratmaktan geçiyor.
Son seçeneğe, ÖSS yerine başka bir sınav sistemi düşünmeye gelince; bunun tek çözümü olabilir: Bakalorya. Ya da olgunluk sınavı.

Ucu açık soru sistemi
Zaten Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK) hazırladığı bir hayli kapsamlı "Türkiye'nin Yüksek Öğretim Stratejisi" raporunda da benzer bir model öneriliyor: Gençlere ÖSS yerine orta öğretim bitirme sınavından sonra "Seçme sınavı" adı verilen iki sınav türünün birinin daha çemberinden atlatmak: İki yıllık önlisans ve bazı lisans programları için "Temel Düzey Sınavı", tıp, mühendislik, hukuk gibi bölümler için de "Ders Düzeyi Seçme Sınavı."
Ancak dikkat; YÖK bu "Seçme sınavları"nda aşamalı olarak "Test"ten, "Ucu açık" soru sistemine geçilmesinin şart olduğunu da belirtiyor. Son derece doğru. Neden? Çünkü bugünkü gibi "Ezberci" değil, sorgulayan, araştıran, yorumlayan, kısacası düşünen kuşakların hamuru ancak bu şekilde karılabilir.
"Ucu açık soru" ne demek? Bir fikir vermesi için Fransa'da halen devam etmekte olan bakalorya sınavlarında, örneğin felsefe dalında cevaplandırılması istenen birkaç soruyu aktaralım:
- Aristotoles'in "Nicomarque'te Etik" adlı eserinden "Sorumluluk" ile ilgili bir parçayı açıklayın.
- David Hume'ün "Ahlakın İlkeleri Üstüne Bir Soruşturma" eserinden "Adalet" konulu bir parçayı yorumlayın.
- Sanat bizi gerçeklerden uzaklaştırıyor mu?
- Devletten vazgeçilebilir mi?
- Önyargılar ortadan kaldırılabilir mi?
- Epictere'in özgürlük konulu bir metninden üç soru çıkarıp yanıtlayın.

Önce öğretmenleri eğitmek
Dikkatinizi çekeriz; ucu açık soru sisteminde cevap anahtarı yok. Her şey öğretmenin takdirine bağlı. Ama bunun için de takdir hakkını kullanabilecek öğretmen kadrolarına sahip olmak gerekiyor.
Oysa Türkiye'de herkes biliyor ki, orta eğitim çöktü. Ezberci sistemle yetişmiş öğretmenler, ezberledikleri bilgileri yeni bir şey kat(a)madan öğrencilerine aktarmakla yetiniyorlar. Zaten görevleri de o kadarla sınırlı.
Kısacası çocuklarımızın ucu açık soruları yanıtlayabilmeleri için önce o imkanı verecek bilgilerle donatmak zorundayız. Onun ise bu sorunlara sürekli kafa yoran Prof. Dr. İbrahim Ortaş'ın her fırsatta tekrarladığı gibi, iki olmazsa olmaz koşulu var: 1-Dogmacı, otoriter ve ezberciliğe dayalı öğretimden vazgeçmek. 2-Tüm öğretmenleri çağdaş bir eğitimden geçirmek.
Aksi halde bilgi toplumunun donanımlı, özgür düşünceli, sorgulayan, yargılayan ve bilgiyi sürekli işleyen bireylerini değil, ezberci toplumun hafızlarını yetiştirmeye devam ederiz...