kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Haziran 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ŞELALE KADAK

Soluksuz 2 saat!

Önceki akşam eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore'un 2 saati aşan konuşmasını soluksuz dinledikten sonra Çırağan Sarayı'ndan ayrılırken içimi bir sıkıntı kapladı.
Sanırım, salonu dolduran ve müthiş etkileyici konuşmasını yerinden kıpırdamadan dinleyen herkes aynı duyguya kapılmıştır.
Yaşadığımızı sandığımız pek çok sorun, bizleri yakın bir gelecekte derinden etkileyebilecek küresel ısınma kadar büyük olabilir mi? İşte bu sorunun cevabını düşündükçe içimdeki sıkıntı da büyüdü anlayacağınız.
Al Gore global ısınmanın geldiği dramatik noktayı dünyanın dört bir yanından çarpıcı görüntüler ve istatistiklerle anlatırken, neredeyse her on cümlesinden birinde sözü Türkiye'ye getirme başarısını gösterdi.

Çevre için el ele!
Mesela daha yakın zamanda yaşadığımız korkunç depremi hatırlatmayı bildi. Hazreti Muhammed'in 'Ağaçları kesmeyin' şeklindeki uyarısından söz etmeyi de ihmal etmedi.
Özetle Al Gore, dünya büyük bir hızla ısınırken, en büyük kuraklık yaşayacak bölgeler arasında Türkiye'nin de olacağı gerçeğinden söz edip durdu.
Ama tabii konferansın davetiyesinde de belirtildiği üzere dünya için de Türkiye için de 'henüz geç değil!'
Salonu dolduran sanayici ve işadamları, çeşitli sivil toplum örgütlerinin yöneticileri ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu kalabalık, global ısınmayı tersine çevirmek için yapılması gerekenler konusunda tek ses olmayı başarabilirse, sorun daha da büyümeden, dünyaya korkunç zararlar vermeden çözülebilir.
Al Gore'un da dediği gibi, insanoğlu aya çıkmayı başardı, faşizmi yendi! Atatürk Türkiye'de kadınlara oy verme hakkını verdi, alfabeyi değiştirdi. Öyleyse bunu da başarabiliriz, değil mi?
Garanti Bankası'nın verdiği destek ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın (WWF) yaptığı organizasyon çerçevesinde İstanbul'a gelen Al Gore'un iş dünyasına etkisinin büyük olacağını düşündüm.
Dünyayı en çok kirleten ve global ısınmaya en çok neden olan ABD'nin Kyoto Anlaşması'nı imzalamamış olmasının hesabını, yine bu ülkenin önemli bir isminin Al Gore'un, yaptığı belgesel ve konuşmalarla soruyor olması süper. Al Gore, bu konuda duyarlı olan eyalet sayısının her geçen gün artmasını yaptığı kampanyalara bağlıyor.
Ne yazık ki ben Türkiye'nin bu anlaşmayı neden hala imzalamadığını anlamakta güçlük çekiyorum. Çevreci kuruluşlar neden etkili kampanyalar yaparak Türkiye'yi bu anlaşmayı imzalamaya zorlamıyor acaba?

Su bile içmedi!
Bu arada Al Gore, kalabalıkları uyutmadan ve dikkatlerini dağıtmadan nasıl uzun saatler kendisini dinleyebileceğini de bizlere gösterdi. Müthiş bir yetenek!
Olağanüstü bir hitap becerisi!
Konuşması 2 saati aşmasına rağmen, Al Gore'un bir defa bile su içmemesi dikkatimi çekti.
Aklıma konuşma metnine baka baka, topu topu 20 dakikalık sunumları esnasında sürekli su içenler geliyor da, Al Gore'a bir daha şapka çıkartıyorum.
Aralara sıkıştırdığı esprilerle, ses tonunu bazen yükseltip bazen alçaltarak, dikkati üzerine toplamayı başardı ve bize başarılı siyasetçi olmanın yollarından birini de net bir şekilde gösterdi aslında.