kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Haziran 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ASLI AYDINTAŞBAŞ

Binayı gezerken ne konuştuk?

AK Parti artık dibimizde. Bunu, ne mecazi ne de siyasi anlamda söylüyorum. Partinin yeni genel merkezi, SABAH'ın Söğütözü'ndeki Ankara bürosunun hemen yanıbaşında olduğu için, geçen yazdan beri binanın büyük bir hızla yükselişini seyretmekteyiz.
Dün de gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri olarak, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın rehberliğinde binayı gezdik. 35 milyona mal edilen ve her köşesi özenle düşünülmüş genel merkez binası, gerçekten etkileyici. Her ne kadar genç mimar Can Gökoğuz binanın "Selçuklu" izleri taşıdığını söylese de bana daha ziyade "Milli Mimari" havası verdi.
Başbakan Erdoğan'ın 8'inci kattaki devasa makamının girişinde, İsmail Acar'a ait olduğunu sandığım müthiş bir Ayasofya tablosu var. Binanın çeşitli yerlerine Acar, Adnan Çoker ve Erol Akyavaş resimleri yerleştirilmiş. Modern sanata yapılan bu vurgu güzel. Ayrıca binada sigara içilmiyor oluşu, benim gibi sigara düşmanlarını memnun edecek bir başka unsur.
Ancak dün Tayyip Erdoğan'ı çözebilmek, binayı gezmek kadar kolay olmadı.
Erdoğan "Sizi Çiftlik'teki Merkez lokantasında öğlen yemeğine davet edebilir miyiz" teklifimize "Gelin aşağıda yemekhanede yiyelim" diye cevap verince, sohbetimize öğlen yemeğinde devam ettik.

BAŞBAKAN ÇOK DÜŞÜNCELİ
Şu ana kadar SABAH'ın Ankara temsilcisi olarak Başbakan Erdoğan'ın sayısız yurtdışı gezisine katıldım, diyebilirim ki Başbakan'ı hiç bu kadar düşünceli ve durgun görmemiştim. Erdoğan genelde gazetecilerin topluca olduğu ortamlarda esprili, gündemin sıkışık olduğu anlarda inadına dinamik görünür.
Dün ise sanki kafası başka yerde gibiydi. Belki gündemdeki gerilim, artan terör ve şehit cenazelerinde hükümet aleyhine atılan "Katil iktidar" sloganları, belki de hiç bilmediğimiz bir olay kafasını kemiriyordu.
Şehit cenazelerinde yaratılan ortamdan söz ederken "psikolojik harekât", "psikolojik sıkıntı yaratma çabaları" gibi kavramlardan söz etti. Satır aralarında sıkıntılı demokrasi çağrıları yaptı. "Seçimi sıkıntıya düşürecek adımlar" gibi üstü kapalı bir ifade kullandı. Bir ara gazetecilerle binanın önündeki "Selçuklu yıldızı"Hazreti Davut ya da sekiz kollu adaleti temsil eden yıldız mı diye girdiği polemiği saymazsak, neredeyse tamamen neşesizdi.
Yemek sırasında acil bir telefonu almak için masadan kalktığında, Başbakan'ı uzun uzadıya Kuzey Irak meselesinde bunaltmaktaydık. Masaya döndüğünde arayanın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olduğunu tahmin ettik, o da "bildiniz" gibisinden güldü.
Kim bilir Genelkurmay ile kritik terör zirvesi öncesinde iki siyasetçi arasında neler konuşulmuştu?