kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Haziran 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Cenazede eli sıkılanlar

Şehit binbaşı Ramazan Armutçuoğlu için düzenlenen tören nedeniyle Kocatepe Camii'ndeyiz.
Caminin, Küçük Esat Semti tarafı protokol harici, trafiğe de sivil vatandaşlara da kapatılmış.
Cami avlusunun bir bölümü şehidin yakınları, Ankara Garnizonu'nda görevli subaylar, basın ve protokole ayrılmış.
Bakanlar cami avlusuna her girişinde, Mithatpaşa tarafında toplanmış kalabalıktan önce "Yuhhh" sesi yükseliyor.
Ardından hükümet aleyhtarı sloganlar yağmur gibi iniyor.
Türbanlı bir kadın, "Size şehit kanı haram olsun" diye bağırıyor.
Bu sırada milletvekili adaylığından vazgeçen Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener geliyor.
Diğer bakanlara yönelik sert hava bir anda yumuşuyor; hatta alkış sesleri yükseliyor.

"Tek senin elini sıkıyorum"
Diğer bakanların elini sıkmaktan kaçınan şehit yakınları Şener'e sıcak yaklaşıyor.
Şehit binbaşı Ramazan Armutçuoğlu'nun eşi Nilgün Armutçuoğlu da tavrını Şener'e açıkça söylüyor:
"Diğerlerinin (bakanlar) elini sıkmadım, onurlu bakan olduğun için tek senin elini sıkıyorum..."

Zirvede kopukluk...
Protokol bölümündeki tablo ise Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, Fatih Çekirge'ye demecindeki, "Hükümetle asker arasında hiçbir kopukluk yok" sözünü doğrulamıyor.
Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt, bakanlarla tek kelime konuşmuyor.
Sağ yanındaki Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ve bir adım önündeki Abdullah Gül ile göz göze gelmekten bile kaçınıyor.
Cumhurbaşkanı da benzer tavır sergiliyor.
Protokolde, sadece Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt, CHP lideri Baykal, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tuğcu ile tokalaşıyor, Bakan Şener'i de başıyla selamlıyor.

Mesajların dili
Her şey bütün çıplaklığıyla karşımızda gerçekleşiyor. Sohbetimizden anlıyoruz ki, hükümetin, "Biz her türlü talimatı verdik; başka talepleri varsa söylesinler" yaklaşımı askerde sıkıntıya yol açmış.
Hükümetin Meclis'ten almadığı bir yetkiyi, nasıl vereceği sorgulanıyor.
"Her şeyi veriyoruz, onlar başaramıyor" algılamasına yol açan bu söylemden rahatsızlık duyuluyor.
Bununla birlikte tek başına sınır ötesi operasyon için Meclis'ten tezkere çıkarılması ve Kuzey Irak'a girilmesi de terörle mücadele için yeterli değil.
Terörün, içerdeki ekonomik ve sosyal desteğinin kırılması, sınır ötesine dönük çevresel senkronizasyonun da sağlanması lazım.
Ayrıca siyasi iradenin, yurtiçinde de "siyasal ve sosyal" tedbirleri içeren adımları atması gerekiyor.
Bunlar dururken, "asker ile hükümet terörle mücadele yöntemi konusunda farklı düşünüyor" veya "askeri hükümet frenliyor" görüntüsü vermek de iktidar açısından bir yarar getirmez.
Nitekim, dün cenaze töreninde sohbet ettiğimiz iktidar partisinin etkin isimleri de bunun farkında.
Şehit cenazelerinin devamının, iktidarı sıkıntıya sokacak gelişmelere kısa sürede yol açabileceğini onlar da biliyor.
Hatta daha ilerisine götüreceğini de...
Çünkü, Anadolu topraklarında azınlık bölücüleri asırlardır başarılı olamadı; ancak çoğunluk ırkçılarının yakın coğrafyadaki ülkeleri hangi noktaya getirdiği de görüldü.
O nedenle bugünkü "Terör Zirvesi" nden ortak kararın çıkması, hiç değilse karşılıklı iletişim kopukluğunun bitirilmesi gerekiyor.