kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Haziran 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Baykal, Muharrem Sarıkaya ve Şenol Ateş'in sorularını yanıtladı.

'Yoksulluğun nedeni ithalat'

Kemal Derviş'in 2002'den itibaren uygulanan ekonomik politikalarının ara malı ithalatını artırıp yan sanayiyi çökerttiğini söyleyen Baykal, bunun da yoksullaşma getirdiğini savundu..
Baykal'a CHP'nin ekonomi programı ile ilgili yönelttiğimiz soru ve yanıtları şöyle:

* İktidara geldiğinizde ekonomik sisteme bakışınız ne olacak? Kimse yeni devletleştirmeler peşinde değil. Kimse Türkiye'ye dünyadan ekonomik anlamda koparma peşinde değil. Türk ekonomisinin dünya ile bütünleşmekte olduğunu dış ticaretin giderek serbestleşmekte olduğunu görüyoruz. Dünyadaki sermaye hareketlerinin giderek serbestleştiğini ve yaygınlaştığını görüyoruz. Bu ortamda Türkiye'nin sorunlarını çözecek politikalarını birlikte üreteceğiz.

* Kemal Derviş 2001'de ortaya koyduğu ekonomik program revize edilecek mi? Türkiye uzun bir süre finansal istikrarı sağlamak için ekonomik politikalarını yürüttü. Kemal Derviş ve arkadaşlarının hazırladığı 2001 yılında ortaya konulan ve 2002'den itibaren uygulanan politikalar, başarılı büyüme ve enflasyonu düşürmeye endeksliydi. Bunun başka bir sonucu ortaya çıktı. Türkiye'nin sanayisi olumsuz etkilendi. Ara malı ithalatı büyüdü. Dış ticaret ve cari açığı yükseltti. Bütün bunlar Türkiye'de sanayileşme politikası gereğini ortaya koyuyor.

TEŞVİK SİSTEMİ DEĞİŞECEK

* Sanayileşme politikasının ana motoru ne olacak? Teşvikler. Ancak teşvik coğrafi olmamalı. Elbette bölgesel kalkınma farklılıklarını ortadan kaldırmak amaçtır. Ama teşvikin hedefi sektör olmalı. Öncelikli sanayi sektörleri belirlenmeli. Ona yönelik teşvik uygulanmalı. Bu teşvikler sadece yerli girişimciye değil, yerli ve yabancı bütün yatırımlara yönelik olarak düşünülmelidir. Otomotivde yüzde 12 olan yerli payı yüzde 25-30 çıkmalıdır.

KUR POLİTİKASI

* Kur politikası ve sıkı mali disiplin, enflasyon hedeflemesi devam mı edecek? Seçim Bildirgesinde Türkiye'nin geleceği ile ilgili önceliklerimizi koyduk. Enflasyon, mali istikrar öncelikli hedefimizdir. Kamu finansman açıkları çoğaltarak Türkiye'de bir yere ulaşmamız söz konusu değil. Bu aşamada bir yeni noktaya geldiğimizi, ciddi tıkanıklık yaşanacağını görüyoruz. Enflasyonu mutlaka tek hanede tutan bir politikayı yürütmek gerektiğini biliyoruz. KAMU FİNANSMANI

* Kamu finansman açığı ve cari açık ne olacak? Türkiye'de yatırım kararlarını olumsuz etkilememesini sağlayacak politikaları sergilememiz lazım. İnce ayar ile Türkiye'de reel sektörü, kabiliyeti olan bir sanayicileşmeyi, enflasyonun yanı sıra onu da birlikte götürmek istiyoruz. Buna Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Reel sektör, sanayileşme, enflasyon, ihracat ve kamu finansman açığını birlikte götürmeliyiz. Yoksa ithalatın açıklar yaratmasını sağlayacak politikalar yürütülemez. Hem enflasyonla mücadele hem de büyüme, ama sağlıklı büyümeyi birlikte yürüteceğiz.

ÖZEL SEKTÖR EĞİTECEK

* İşsizlik sorununu nasıl çözeceksiniz? İşsizlik konusunu bir an önce çözeceğiz. Ara malı ithalatı patlayıp yan sanayi devre dışı kalınca, ithalat teşvik edilince Türkiye'de sanayinin yapısı bozuldu. Bu da işsizliğin daha ciddi bir şekilde artmasına yol açtı. Beraberinde işsizliği patlattı. Yoksulluğu da beraberinde getirdi. Türkiye'de yoksulluk işsizlikten kaynaklanmaktadır. Ekonomik programımızın öncelikli hedefi, istihdamı teşvik etmek olacaktır. Öncelikle insanı istihdam edebilmek için gerekli bilgi ile donatmaktır. İş bulamayan insanları iş bulur hale getirmektir. Bu da özel sektörün eğitip iş yaratma gücü ile gerçekleştireceğiz.

BORÇLAR AZALMADI

* Faiz dışı fazlayı sosyal politikalara mı aktaracaksınız? Türkiye'nin mali istikrarının ne ölçüde güvence altına alındığıyla ilgilidir. Mali istikrarı ne ölçüde güvence altına alırsanız, Türkiye'nin borçlanma ihtiyacı azalır, faiz dışı fazla konusunda hareket kabiliyeti artar. Önemli olan mali istikrar konusunda yeterli güveni vermektir. Bakın Türkiye faiz dışı fazla uygulamasını yüzde 6.5 olarak dünyada en uzun süreli uygulayan ülke. Ama bu Türkiye'de borçların azalmasına yol açmadı. Borçların azalması yeterince sağlanamadığından, kamu finansmanı ile ilgili kaygılar da tümüyle ortadan kalkmadığından, o bir mecburiyet olarak kendisini sürdürdü. Türkiye enflasyonu indirmeyi, borçlanma gereğini azaltmayı başardığı ölçüde kayıt dışı fazlayı kontrol eder. Bakın hâlâ reel faizimiz dünyada en fazla olan ülke. Daha az açık veren, daha az borçlanmaya mecbur olan bir ekonomi politikası olmalı. Enflasyonu da tek hanede tutacağız.