kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Haziran 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cuma Sabah 
MEHMET TEZ

Yaşasın baldırı çıplaklar!

Önümüzdeki hafta festival sezonu fiilen açılıyor. 15 Haziran'da başlayacak Efes Pilsen One Love'ın ardından neredeyse her hafta ortalama iki konser var. Yani gençlik eğlenecek, birileri yine eleştirecek.
Festival sezonu açıldı. 15-16-17 Haziran tarihlerindeki ilk etkinlik Efes Pilsen One Love Festival'e bir hafta kaldı. Beni ilgilendiren iki isim var burada. Biri Beastie Boys. Sırf You Gotta Fight for Your Right'ın klibi için bile gidip izlenir (bkz. YouTube, bkz. surata pasta atma teknikleri). Beastie Boys hip hop'un en eski isimlerinden New Yorklu bir ekip. Müziklerinde altyapı çeşitliliği var, sahnede şov var, dans var. Intergalactic'ten Sabotage'a (Spike Lee'nin çektiği efsane klibi muhakkak izleyin, hani şu New York sokaklarında arabalar havada uçuyor falan...), Body Movin'den Sure Shot'a Beastie Boys cidden efsanedir. The Mix-Up isimli albümleri haziranda yayınlanıyor ve aynı ay Türkiye'ye gelmeleri çok büyük bir şans. Zira bu yıl, pek az festivalde boy gösteriyorlar.

SÜRPRİZ KONUK
One Love'ın bir diğer sürprizi de Underworld. 90'larda elektronik dans müziğini icat eden belli başlı isimlerden biri de onlar. Ekip, Türkiye'ye ilk kez geliyor ve sanırım performansları 90'lı yılların elektronik izdüşümü gibi olacak. Sonrasında neredeyse her hafta iki konser var İstanbul'da. Bugün Türkiye, özellikle de İstanbul, dünyanın neresine giderseniz en harika, en ilginç ve en merak uyandıran şehirlerden biri. Herkes İstanbul'u merak edip görmek istiyor. Eskiden hadise kebap, lokum ve göbek dansıydı. Şimdi artık çok dinamik, modern ve kendini dönüştüren bir şehir haline geldi İstanbul. Ve insanlar, Türk lokumu yemek için değil, buranın yeni ve dinamik insanlarını ve oluşturdukları alternatif şehir kültürünü merak ediyorlar. Bu şehrin bir ritmi var, herkesi buraya çekiyor. Pek çok büyük sanatçının turne yolu üzerinde İstanbul, artık vazgeçilmez bir durak. Bugün Türkiye'den bir organizatör, dünyanın önde gelen bir sanatçısına konser teklifi götürdüğünde kimse "Orası neresi hemşerim?" demiyor. "Siz fes mi giyiyorsunuz, deveye mi biniyorsunuz?" gibi sorular sormuyor. Nedeni ne biliyor musunuz? Beğenin beğenmeyin, bu festivaller işte... Bu festivalleri yaratan kentli ve modern kültür. Ha, "Her festival iyidir," demiyorum, "Hepsine gidin," de demiyorum. "Festivale gitmeyen, eğlenmeyi bilmiyor," falan da demek istemiyorum. Hiç öyle değil. Ama hadise şudur: Bu festivalleri de yaratan bir hareketlilik, bir kültür var ve bunu önemsemek lazım, ilgi göstermek ve desteklemek lazım. Şimdi burada bir şey söylemem lazım. Yaz mevsimi geldi, festivaller başladı ya, gençlik coşuyor ya, basın da coşan gençlerin fotoğraflarını basıp "Gençler çılgınca eğlendi!" diye yazıyor ya... Bunlara bakan bazı insanlar "Baldırı çıplaklar nasıl eğleniyorlar..." diye başlayacaklar. Bizde genç insanın eğlenmesine hâlâ alışmayan, içine sindiremeyenler var. Genç dediğin nedir? Seçim zamanı ucuz oy deposudur. İki laf eder kandırırsın, yönlendirirsin. Gençlik kollarına alırsın. Beynini yıkayıp "Latif Abi geri dönmezse kendimizi öldürürüz!" diye pankart açtırırsın. Genç bu. Gençten beklenen bu. Genç, üniversiteye hazırlık zamanı paradır. Dershane sahiplerini zengin eder. Sonra özgür ve bağımsız üniversitelerimizde hocaların peşinde köledir. Egolar altında ezilir. Bitirdiğinde iş yerlerinin kapısında maymundur. İşe girdiğinde de çöpçü kadar maaş alamaz, eziktir.

BİLETLER KAPIŞ KAPIŞ
Gençlerden asker olur, polis olur. Gençler güzel taraftar olur. Emre göre adam döver, antrenman basar. Gence ev vermezsin, gence kız vermezsin, gence izin vermezsin, gencin başını örtersin, gencin başını açarsın, gence posta koyarsın, genci hizaya getirirsin. İyi güzel de "Bu genç hiç mi eğlenmez, hiç mi gülmez be kardeşim?" diye düşünmezsin. Duyduğuma göre festivallerde bilet satışları coşmuş. Ne seçim, ne muhtıra, gençlik coşuyor işte. Coşmalı da. Bu şehrin, bu ülkenin dünya kültüründe bir yeri varsa ve ileride de olacaksa, Hayırsız Ada'ya dikilecek Mevlana heykeliyle falan değil, bu baldırı çıplaklarla olacak. Yaşasın baldırı çıplaklar!