kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Haziran 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ASLI AYDINTAŞBAŞ

AK Parti'de gömlek çıkarma

Hakkını teslim etmek lazım. Başbakan Tayyip Erdoğan, sürpriz isimler ve radikal değişimlerle yeni dönem AK Parti milletvekilleri adayları için pırıl pırıl bir liste hazırlamış.
Aralarında Milli Görüş kökenliler, medya düşkünleri ve verimli olmamalarına karşın Meclis'e kazık kakmak isteyenlerin de olduğu 156 milletvekilini tırpanlanması, iktidarda olan bir parti için az bir şey değil. Erdoğan, belli ki partiden gelen "Aman fazla değişiklik yapmayın" seslerine kulağını tıkamış. Yüreğinin sesi dışında kimseyi dinlememiş. Bazı çevrelerin kendisine küsmesini, kızmasını göze almış. Yeni yüzler konusunda cesur davranmış.
Başbakan'ın AK Parti'yi merkeze taşıma yolunda önemli bir liderlik gösterdiğini teslim etmek lazım. İşte Erdoğan, asıl şimdi o gömleği çıkardığını kanıtlayan bir vitrin yarattı.
Aslında Türkiye'de ön seçim halk tarafından yapılmadığı, listeler siyasi parti liderlerinin istekleri doğrultusunda son dakikada dar kadrolarla hazırlandığı sürece hiçbir oluşumu "yüzde yüz demokrasi" diye alkışlamak mümkün değil. Ancak AK Parti'nin merkez olma çabası çerçevesinde oluşturduğu liste, ciddi bir değişim manifestosu olarak kabul edilmeli.
Yeni isimlere (ve dışarıda bırakılanlara) tek tek bakınca gelecek Meclis için ümitlenmemek mümkün değil. Örneğin Ertuğrul Günay, Prof. Zafer Üskül ya da araştırmacı Reha Çamuroğlu ... Siz bu isimlerin, geçen yıl Kızılcahamam toplantısında yapıldığı gibi, Başbakan'a yaranmak için "Sadakat! Sadakat!" diye haykıracağını, kafalarına yatmayan bir tasarıya yalnız parti disiplini emrediyor diye makine gibi "Evet" diyeceğini düşünebiliyor musunuz? Merrill Lynch'den gelen Mehmet Şimsek' in, önüne çıkarsa yolsuzluklar konusunda sesini çıkarmaması mümkün mü?
Belli ki liste hazırlanırken yalnız yeni bir vitrin değil, yeni bir mutfak ve o mutfakta koşuşturacak aşçı ve yamaklar yaratma çabası var. Örneğin yıllardır tanıdığım İstanbul adayı Nursuna Memecan, yerinde duramayan, girdiği ortamlarda inisiyatifi ele alıp faydalı olabilmek adına bir girişim başlatan, organizasyonel kabiliyeti son derece yüksek biridir. Nursuna'nın önümüzdeki dört yıl içinde kuliste çaykahve içip ara sıra komisyon toplantılarına uğrayan biri olacağını düşünemiyorum bile. Arı gibi koşuşturacaktır.
Son yıllarda Alman Marshall Fonu (German Marshall Fund) Türkiye temsilcisi olarak Ankara'da ciddi beyin fırtınası yaratan, birçok uluslararası platformda rastladığım genç araştırmacı (Çankırı adayı) Suat Kınıklıoğlu geliyor aklıma. Suat ayın yarısını dünya çapında sempozyumlarda konuşmacı olarak geçirir. Meclis'teki tek faaliyetinin, liste dışı kalan Feyzi Berdibek gibi Başbakan'ın araçtan kurtarılmasını sağlayan balyozu satın alıp gazetelere poz vermek olacağını düşünemiyorum bile. Türk dış politikasını anlatmak için dünyanın bir ucundan diğerine koşuşturacaktır.
İstanbul'dan aday olan Edibe Sözen, yalnız uzun ABD geçmişiyle uluslararası çapta bir akademisyen değil, aynı zamanda Ankara'da tanıdığım en dobra isimlerden. Partinin kamuoyundaki imajı ve kadınlarla ilgili sıkıntılı konularda söz alacaktır. Edibe Hanım'ın kafasının yatmadığı bir konuya el pençe divan "Haklısınız Başbakan'ım" diyeceğini düşünemiyorum bile. Akademik birikimini Meclis'te güçlü ve bağımsız bir sese dönüştürecektir.
Sanayi Bakanı Ali Coşkun, muhtemelen performans konusunda kabinenin diğer bakanlarının gerisine düştüğü gerekçesiyle liste dışı kaldı. Yerine Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan'ın gelebileceği söyleniyor. Çağlayan, ne Milli Görüş ne de dinci. Sık sık Cumhurbaşkanı Sezer'le görüşen, devlet kurumlarıyla iyi geçinen, serbest piyasa ekonomisine gönülden bağlı biri.
Bu insanlara kapılarını açan bir Meclis'ten ümitli olmak yanlış mı?
(Yarın da CHP ve diğer parti listelerinin analizi)