kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Haziran 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

Merkezde randevu

DYP ve ANAP'ın bazı ağır toplarının CHP'den aday gösterilmelerini "Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu'nun yapamadıklarını Deniz Baykal başardı" veya "Merkez sağ CHP'de birleşti" diye yorumlamak çok kolaycılık olur.
Baykal aslında 3 Kasım 2002 seçimlerinden hemen sonra başlattığı ve fikri altyapısını -kulakları çınlasın- Kemal Derviş'in hazırladığı bir vizyon değişikliğini hayata geçiriyor.
Aslında bu değişiklik ya da açılım ihtiyacını 3 Kasım 2002 seçimleri tetikledi. CHP o seçimde 81 ilin 17'sinden, yani seçim bölgelerinin yüzde 21'inden hiç milletvekili çıkaramadı. Sayalım: Aksaray, Bartın, Bayburt, Bingöl, Bitlis Bolu, Çankırı, Düzce, Erzurum, Gümüşhane, Karabük, Kilis, Kütahya, Nevşehir.
Ayrıca birçok ilde de nazar boncuğu temsilcilerle yetindi: Adıyaman, Çorum, Isparta'da 5 milletvekilliğinden 1'i, Yozgat'ta 6'dan 1'i, Afyon'da 7'den 1'i, Kahramanmaraş ve Kayseri'de 8'den 1'i, Konya'da 16'dan 2'si. Yani diğer partiler baraja takılmasalar, CHP'de bu illerden de çok büyük olasılıkla temsilci çıkaramayacaktı. Bunlara bir de Doğu ve Güneydoğu'nun diğer illerini ekleyin...
Özetle CHP, "Türkiye'nin partisi" olmaktan çıkıyor, sadece batı bölgelerinde ve bir ölçüde de Karadeniz kıyılarında tutunabilen bir siyasal harekete dönüşüyordu.
Derviş bu tabloyu gösterip "Yeniden büyük bir kitle partisi olmalıyız" dedi ve çözümü de gösterdi: "Merkezden sola giden tüm yelpazeyi kucaklamak." Ama sözde değil, yeni bir sentez yaparak: "Günümüzde merkez sağ da, merkez sol da liberalsosyal sentez diye tanımladığım sosyo-ekonomik modelin temel nitelikleri konusunda mutabıklar. Eğitimden sağlığa, özelleştirmeye kadar birçok önemli konuda benzer görüşleri savunuyorlar. Türkiye'ye baktığımızda bugün CHP'nin de, AK Parti'nin de bu sentezin tüm temel boyutlarını benimsediklerini görüyoruz. Sosyal-liberal sentez, eski sağ-sol çatışmasının artık olmadığını anlatmaya çalışıyor."
Tabii örnekler de verdi: İngiltere'de İşçi Partili Başbakan Tony Blair'in "Üçüncü Yol", yani "Ne sağ ne sol" veya "Hem sağ hem sol" ya da "Biraz sağ biraz sol" politikalarını. Fransa'da merkez sağ ile sosyalistlerin temel politikalarının benzerliğini. (Zaten yeni Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy kabinesine sosyalist bakanlar alarak bunu bir kez daha kanıtladı.)

Kimlikler yenileniyor
Baykal, "Liberal-sosyal sentez" kavramını telaffuz etmekten kaçınsa da, CHP'nin büyümesinin ancak böyle bir açılımla mümkün olabileceğini kabul etti ve "Devrim" dediği bu değişimin ilk denemesini 2004 Mart'ındaki yerel seçimlerde yaptı: "Muhafazakar ve merkez sağın seçmenlerine de, adaylarına da kapımız açık."
Baykal'ın "Elhamdülillah Müslümanız" diye özetlediği yeni çizgi 2004 seçimlerinde beklenen sonucu pek vermedi. Ne sağ kökenli aday akını oldu, ne de sağ kitleden oy kayması.
Bu kez operasyonun ilk aşaması başarılı: Merkez sağın pırıltılı isimleri CHP listelerinden seçmen karşısına çıkacaklar. Sıra geldi ikinci aşamaya: CHP tabanını merkez sağ ile, merkez sağ seçmeni de CHP ile barıştırmak. Mümkün olacak mı; 22 Temmuz'da göreceğiz.
Ancak bir şey kesin: AK Parti'de sol, CHP'de sağ adayların varlığı sadece vitrin süslemek anlamına gelmiyor. İki büyük partinin de kimlik yenilenmesini ifade ediyor.
Alıştığınız kavramları unutun, ezberinizi bozun: AK Parti artık "Merkez liberal demokrat", CHP ise "Merkez sosyal demokrat".
Çağa ayak uydurmak, daha önemlisi Türkiye'yi rahatlatmak için başka çareleri yok.