kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Haziran 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Ersoy'un kafasına tabureyi indirdim!

Yasaklı döneminde Bülent Ersoy'la Almanya'da bir film çeken, eski prodüktör Sabri Demirdöğen, anılarını topladığı kitabında yaşadıklarını anlattı. Kendisine küfredince Ersoy'un kafasına tabure indirdiğini belirten Demirdöğen: Yere düştü, üzerine çullandım. Ellerim boğazına kilitlenmişti..
Eski televizyoncu, İstanbul FM'in sahibi, bir dönem Yeşilçam'ın en afili ismi ve Demirdöğen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sabri Demirdöğen, anılarını 'Törelere Boyun Eğmedim' isimli kitapta topladı. İbrahim Tatlıses'ten Türkan Şoray'a, Güngör Bayrak'tan Tarık Akan'a kadar pek çok ünlü ismin geçtiği kitapta; en çok Bülent Ersoy'la ilgili çarpıcı anılar var. 80'lerde Türk-Kan isimli film şirketi bulunan Demirdöğen, o dönem yasaklı olan Bülent Ersoy'la 'Acı Ekmek' isimli bir film çekiyor. Ama filmin Türkiye'deki sansürü geçmesi için iki yıl rafta beklemesi, Demirdöğen'in ciddi bir zarara girmesine yol açıyor. Filmin çekim aşamasında yaşananları ise Demirdöğen kitabında ayrıntılarıyla anlatıyor:

KONSANTRE OLAMIYORUM!
Filmin çekimleri sırasında, Hürriyet'le yapmış olduğumuz fotoroman anlaşması için de fotoğraf çekimi yapılacaktı... Filmin masrafı büyüktü, günlük ortalama 45 bin mark harcıyorduk ve filme başlayalı neredeyse 35-40 gün olmuştu. Tek sıkıntımız, İzmirli sevgilisinin her konuya karışıp Bülent Ersoy'un bir kapris yumağına dönüştürmesiydi. Bülent Ersoy bir gün yanıma geldi, her gelişinde birşeyler isterdi... "Sabri Bey, gazeteciler fotoğraf çekerken konsantre olamıyorum, motor stop dedikten sonra çeksinler." Muhabirleri toplayarak isteğini ilettim, onlar da normal karşıladılar... Film platosu olarak kullandığımız Heuboden yani Samanyolu adlı gece kulübünde çekimler devam ederken uzun süredir korumaya çalıştığım sükunetimi kaybettiğimi anladım... Çekim tatsızdı, yine de bir köşeden izlemeyi sürdürdük, durmadan tekrar yapılıyordu... Altıncı tekrardan sonra birden sahneyi kesti ve ciyak ciyak bağırmaya başladı: "Yapamıyorum, yeter!" O güne kadar 12 bin metre negatif harcanmış ve film hala bitmemişti. Bu rakam Türk filmciliği için bir rekordu çünkü 90 dakikalık bir film için bile 3 bin metre negatif yeterliydi. Ersoy çekimi yarıda keserken, Hürriyet'in fotoroman çekimini yapan İbrahim Gül rahatsız oldu: "Neden yapamıyorsunuz, bizim fotoğraf çekmemizi istememişsiniz, çekmiyoruz..." Ersoy basınla ters düşmeyi hiçbir zaman istemezdi. Bu cevabı alınca aniden sinirlendi, rengi kıpkırmızı oldu, ağzının biçimi bozuldu. "Evet, İbrahim kardeşim. Resim çekilmemesini rica ettim ama babasının ağzına s...mın herifleri bunu size başka türlü aktarabilirdi!" "Pardon" dedim, "Bu küfür bana mıydı?" "Evet" dedi pişkin pişkin... "Başka türlü aktarmış olamaz mıydın?" O anda her şey gözümden silinmişti, öyle sinirlenmiştim ki, bütün servetini yakacaksın deseler yakardım; bunun hemen hesabını sormalıydım... Birden yerimden fırladığımı ve altımdaki tabureyi kafasına indirdiğimi hatırlıyorum. Hırstan deliye dönmüş durumdaydım, o anda her şey bitmeliydi. Ersoy yediği darbeyle yere düşer düşmez üzerine çullandım. Çalışanlar, boğazına kilitlenen ellerimi çözüp, yatışmam için beni arkada bulunan büroya götürdüler. Bu hengame sırasında ikimizin arasına girmeye çalışan İzmirli sevgilisi de epey dayak yemişti ki, sonraları bir daha da ortalıkta görünmedi. Dayak yiyen Bülent Ersoy'un hırsı katlanmıştı. Elimden kurtulduktan sonra dışarıya çıkmış, parkta duran 500 Mercedes arabamın üzerinde ayakkabılarıyla dakikalarca tepinmiş, sonra da ayakkabılar elinde, yalınayak yürüyerek oradan uzaklaşmıştı.
Haberin fotoğrafları