kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 31 Mayıs 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

Demode orta sınıflar

Gelişmeleri protesto ederek Sabah'ın başyazarlığından ayrılan Mehmet Barlas, geçen gün internet sitesi 'haberx'te şöyle diyordu:
"Şimdi birileri, Cumhuriyet'i demokrasiden soyutlayan ve seçmen çoğunluğunu 'rejimin tehdidi' olarak gören kesimlerin 'yeni orta sınıflar' olduğunu anlatmaya çalışıyor. Oysa şu anda tanık olduğumuz tablonun aktörleri de, figüranları da, yeni değil."
Konuya girmeden önce, biraz arka plan bilgi vermem gerekiyor...
Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nden sosyolog Prof. Sencer Ayata, cumhuriyet mitinglerine farklı kesimlerden insanların katıldığını ama hareketin öncülüğünü 'yeni orta sınıflar' adını verdiği kesimin yaptığını söylüyor. (Milliyet, 21 ve 22 Mayıs)
Kim bunlar?
Onları, "çiftçi, esnaf, sanatkar ve mahalli tüccarların" oluşturduğu "geleneksel" orta sınıflardan ayrı bir yere koyuyor Prof. Ayata...
Ardından da bu yeni orta sınıfın iki temel özelliğinin, "kentlilik" ve "bulunduğu yere eğitim sayesinde gelmesi" olduğunu vurguluyor: Doktor, avukat, bankacı, mühendis, mimar...
Bu analize farklı eleştiriler yöneltmek mümkün. Mesela bazı yorumcular mitinglerdeki 'Alevi' ve CHP'li yoğunluğunun altını çizmişti.
Tabii o kitleye muvazzaf ve emekli subayların aile ve akrabalarını da eklemek gerek.
Siz mitinglerin böyle kavgasız gürültüsüz geçmesini "mutlu bir tesadüf" mü sanıyorsunuz? Türkiye'deki en küçük gösterilerde bile arbede çıkarken... Herkesin F.Bahçeli (ya da G.Saraylı, vb.) olduğu bir tribünde dahi yumruklar konuşurken... Nasıl oldu da yüz binlerin katıldığı bu mitinglerde kimsenin burnu kanamadı?
Sosyalist Ertuğrul Kürkçü, Express dergisinin Mayıs sayısında bunu, "ordu, sivil giyinip sokağa çıktı" diye özetliyor. (İnsan öncelikle kendi ailesini korur, değil mi?)
Bu arka plan bilgiden sonra (artık Posta gazetesinde yazacak olan) tekrar Mehmet Barlas'a dönelim...
Önce hatırlatıyor:
"Değişime, dünyaya açılmaya, halkın yönetime katılmasına, hukukun üstünlüğüne, temel hak ve özgürlüklere karşı koyan ve gerekirse bunları devlet gücü kullanarak bastıran sınıflar, Osmanlı'da da vardılar, Cumhuriyet'te de hep var oldular."
Ardından da soruyor:
"Sanki devrilip asılan Menderes veya iki kez devrilen Demirel 'şeriatçı' mıydı? Onların suçu seçimi kazanmak değil miydi?"
Sahi, 27 Mayıs 1960 darbesi olunca tankların üstüne çıkarak sevinç gösterileri yapanlar da... 12 Mart 1971 muhtırasını gözleri yaşararak karşılayanlar da Sencer Ayata'nın "kentli ve okumuş" sınıfları değil miydi?
Evet, 'nüfusları' ve 'meslek çeşitleri' artmış olsa da, ne bu sınıflar yeni, ne de bürokratik elitle yaptıkları ittifak... Hatta Avrupa Birliği'ne ve küreselleşmeye karşı sloganlar atmalarına... Dış görünüşlerinin 'özgürlükçü' olmasına karşın zihniyetlerinin 'baskıcı' olmasına bakarak, onlara 'demode orta sınıflar' dahi diyebiliriz.
Peki onlar eskiyse, demodeyse, yeni olan ne?
Yeni olan şu: "Geleneksel" dediğimiz orta sınıflar... Tepeden inmeci 'çağdaşlaşmayla' değil... Gelişen kapitalizmle birlikte 'modernleşiyor'.
Bunun sonucu olarak... Alışveriş merkezinden havaalanına... 'Piyasa yapılan' kalburüstü caddesinden paralı otobanına... Özel okulundan akıllı binasına... TV programından 23 Nisan kutlamalarına, eski-demode orta sınıflarla aynı toplumsal mekanları paylaşmaya başladılar.
"Yaşam tarzımıza müdahale edecekler" yaygarası, tam da buradan kaynaklanıyor. Çünkü alışageldikleri, sahiplendikleri, sosyalleştikleri ortamlarda, kendilerine pek benzemeyen insanlarla karşılaşıyorlar.
Ve onlardan nefret ediyorlar.