kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Mayıs 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN

Biri bize anlatsın!

Seçimler yaklaştıkça iktidara aday partilerin izleyecekleri politikalar daha çok merak ediliyor. Toplum, kendisini yakından ilgilendiren konularda partilerin değerlendirmelerini, sorunlara ürettikleri çözümleri ve kullanacakları araçları anlamaya çalışıyor. Değerlendirme toplantıları düzenleniyor. Partiler kendilerini ve programlarını anlatıyor. Seçmen ile siyasi partilerin bir arya gelmesi çok doğru ve güzel bir olay. Bu tür birlikteliklerin sivil örgütleriyle de yapılması çok önemli.
Ülkemizde sivil toplum örgütlerinin gelişmesi henüz çok yeni. Örgütlenme konusuna bakışımızdan olsa gerek toplum henüz bu tür oluşumlara uzak duruyor . Çekiniyor, korkuyor. Benzer, hatta ortak sorunları için çözüm arayanların bir araya gelerek güçlü bir ses çıkarmaları kadar doğal bir girişim başka ne olabilir? Bu konuda çok başarılı değiliz. Görüşlerimiz arasında farklılıkların olması normaldir.önemli olan ortak payda da buluşmaktır. Önemli olan çoğunluk için öncelikleri belirlemektir. Tartışmaya ve çözüme en önemliden başlamaktır. Böyle bir girişim her şeyden önce hukuka saygıyı, sağduyuyu ve uzlaşıyı getirir. Ahh bir becerebilsek. O zaman siyaset de, siyasetçi de çözümde de farklı olurdu.
İşçi, işveren, sendikacılar; kadın, erkek; tarım, sanayii, çevreciler, yatırımcılar; esnaf, tüccar, öğretmen, öğrenci.... her birinin kendine has dertleri, beklentileri, söylemleri var . Ayrı ayrı sanki biri diğerine karşı gibi görünür. Oysa hepsi bir bütünün içinde. Derlerse ki ortak paydamız Türkiye, asıl güç ve sinerji o zaman doğar. Nadiren de olmuyor da değil birliktelikleri, ta ki tehdidi görebilsinler. Oysa tehdit her zaman var. Hazır siyasi partiler seçmenlerin ayağına kadar gidip kendileri anlatmaya başlamışken, seçmen de sorularını hazırlamalıdır.
Dünya başka bir dünya. En kaliteliyi, en ucuza, en çok üretenler, en uzağa kadar gidiyorlar. Uzaklık kavramı bir sorun olmaktan çıktı. Gümrükler yok, sınırlar yok. Ulaşım daha ucuz ve kolay. Emek hareket etmese de sermaye hareket ediyor. Teknoloji değişiyor. Yatırımcı, verginin, enerjinin, hammaddenin ucuz olduğu, kaliteli olduğu yere gidiyor . Hükümetler uluslararası sermayeyi çekebilmek için daha rekabetçi fırsatlar sunuyorlar. Yarış müthiş ve acımasız. Dünyadaki değişmeyi anlamak ve ayak uydurmak için geç kalma riski çok yüksek. Bazı alanlarda geç kaldık bile. Siyasi partilerimize soralım, bize anlatsınlar:
Dünya ekonomisindeki gelişmeleri nasıl analiz ettiler . Uluslararası sermayeye sahip, büyük
Ölçekli ve yüksek rekabete sahip yatırımlar ve şirketler karşısında yerli sermayeden nasıl ikna edecek ve rekabet gücünü kazandıracaklar?
Emek yoğun üretim yapan Asya ülkeleri ile rekabette, üreticinin haklarını da koruyarak rekabetini nasıl sağlayacaklar ? Emek piyasasını daha esnek haline getirebilecekler mi? Ücretler üzerindeki yükü azaltırken sosyal güvenlik sisteminin açıklarını nasıl kapatacaklar? Yüksek istihdam yaratan fakat rekabetçi olmayan sektörlerden daha rekabetçi sektörlere geçişi işsizlik sorununu daha da büyütmeden nasıl başaracaklar? Katma değeri yüksek mal ve hizmet üretimine geçişi gerçekleştirebilecekler mi?
Kanunun mali yapısını bozmadan yatırım ve üretim üzerindeki kamu yüklerini nasıl azaltacaklar? Hem faiz dışı fazlayı düşürüp hem de borç stokunu azaltabilecekler mi? Kayıt dışılık ile mücadele araçları nedir?
Tasarruf açığının büyüdüğü bir ortamda, hem dış borçlanmayı azaltacak hem de faiz oranlarını aşağı çekecek politikaları nedir? Özelleştirme sonrası doğrudan yabancı sermaye çekmek için yaklaşım ne olacak?
Hızla artan enerji açığını hangi yollardan nasıl kapatacaklar ? Gelişmekte olan ülkelere enflasyonun hala çok yüksek olduğu ülkemizde kırılganlık yaratılmadan enflasyon nasıl düşürülecek? Büyümeyi yavaşlatmada ve iç talebi kısmadan enflasyonu düşürecek yönteminiz hazır mı?
Uluslar arası sermaye hareketlerinin büyük miktarlara ulaştığı ve hızla yön değiştirdiği günümüzde kur rejiminiz ne olacak?