kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Mayıs 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Sezer'den Nükleer Santral Yasası'na kısmi veto

ANKA
Yeni Haber
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, nükleer santral kurulmasına ilişkin yasanın üç maddesini, tekrar görüşülmesi için TBMM'ye iade etti.

Nükleer santral kuracak kuruluşun KİT niteliğinde olmasına rağmen, KİT'lerin tabi olduğu denetim mekanizmalarına tabi olmaması için düzenleme yapıldığını belirten Sezer, çok yüksek olan santral söküm masraflarının Hazine'ye yüklenmesine de karşı çıktı. Özel sektör eliyle yatırım yapılması amacıyla oluşturulan düzenlemenin yükü Hazine'ye atmasının çelişki olduğunu vurgulayan Sezer, ayrıca santral kuracak kuruluşun, özel sektör ortaklığı adı altında özelleştirme işlemi yapması ile özelleştirme yetkisinin devlet yerine özel sektöre verildiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Sezer, 5654 sayılı "Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun"un, 5, 6 ve 7'nci maddelerini TBMM tarafından bir kez daha görüşülmesi için geri gönderdi.

Sezer, kısmi veto gerekçesinde, yasanın 6'ncı maddesi ile santral kurmak için oluşturulan Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) yapısına dikkat çekti. Söz konusu "kamu şirketleri" kavramının, Elektrik Üretim Anonim Şirketi ve bu Şirket'in yeniden yapılandırılmasıyla oluşan diğer kamu üretim şirketlerini kapsadığını kaydeden Sezer, şunları ifade etti:

"Bakanlar Kurulu kararıyla özel hukuk kurallarına bağlı olarak kurulacak şirketin sermayesinin kamu kaynağı olduğunda ve kurucu istenci yönünden de bir kamu şirketi olacağında kuşku bulunmamaktadır. Her ne kadar, yapılan düzenlemede 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye bağlı olmayacağı belirtilmiş ise de, bu şirketin, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de tanımlandığı biçimiyle, sermayesinin tümü Devlet'e ilişkin, iktisadi alanda ticari isterlere göre etkinlik göstermek üzere kurulan bir iktisadi devlet teşekkülü ya da genel tanımıyla kamu iktisadi teşebbüsü niteliğinde olduğu açıktır."

DENETİMDEN KAÇILIYOR

Sezer, yapılan düzenlemede, şirketin 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye bağlı olmadığının belirtilmesinin, bu Kanun Hükmünde Kararname'nin KİT personel rejimine, bağlı ortaklık ve iştiraklerin kurulmasına, mali kurallara, tasfiye yöntemine, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun mali, idari ve teknik denetimine, ilgili bakanlığın gözetim ve denetimine ilişkin kuralların bu şirket için uygulanmamasını sağlamaya yönelik olduğunu kaydetti.

Anayasa'nın 165'inci maddesinde, "sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının" TBMM tarafından denetleneceğinin belirtildiğini vurgulayan Sezer, bu kural uyarınca, Yasa'da tanınan yetkiye dayanılarak kurulacak şirketin, sermayesinin yüzde 50'si kamuda kaldığı sürece, TBMM'nin denetimine bağlı olacağında duraksama bulunmadığını kaydetti. Sezer, "Bu nedenle, TBMM adına şirket denetiminin hangi kurumca yapılacağının Yasa'da belirtilmesi gerekmektedir" dedi.

Anayasa'nın 47'nci maddesinin üçüncü fıkrasında, Devlet'in, KİT'lerin ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin ilke ve yöntemlerin yasayla düzenlenmesinin öngörüldüğüne işaret eden Sezer, Yasa'nın 6'ncı maddesinin ikinci fıkrasının son tümcesinde, "Bu kapsamda kurulacak şirkete özel sektör şirketleri talep ettikleri oranda ortak olabilirler" kuralına yer verildiğine dikkat çekti.

ORTAKLIK ADI ALTINDA ÖZELLEŞTİRME

Ortaklığın, şirketin kuruluşunda olabileceği gibi, şirket kurulduktan sonra pay devri yoluyla da sağlanabileceğini ifade eden Sezer, "Yasa'nın verdiği yetkiye dayanarak, nükleer santral kurup elektrik enerjisi üretmek ve satmak üzere, Bakanlar Kurulu kararıyla kurulacak olan ve sermayesinin yarısından fazlası doğrudan ya da dolaylı olarak Devlet'e ilişkin bulunan, bir kamu iktisadi teşebbüsü niteliği taşıyan bu şirkete, sonradan pay devri yoluyla ortak olunmasının, şirketin işletme ve varlıklarının özelleştirilmesi niteliğinde olduğu açıktır" dedi.

Bu durumda, Anayasa'nın 47'nci maddesi uyarınca özelleştirmenin ilke ve yöntemlerinin Yasa'da belirtilmesi gerektiğini kaydeden Sezer, şu değerlendirmede bulundu:

ÖZELLEŞTİRME YETKİSİ DEVLETİNDİR, ÖZELE VERİLEMEZ

"Oysa, incelenen Yasa'da, yukarıda açıklanan biçimde bir özelleştirme olduğunda kuşku bulunmayan işlemin yöntemi gösterilmemiş, yalnızca bu şirketlere özel sektör şirketlerinin istemleri oranında ortak olabileceklerinin belirtilmesiyle yetinilmiştir. Bu nedenle, incelenen Yasa'nın 6. maddesi, Anayasa'nın 47. maddesiyle bağdaşmamaktadır.

Ayrıca, Anayasa'nın 47. maddesine göre, özelleştirmeye karar verme yetkisinin Devlet'e ilişkin olması gerekmektedir. Oysa, incelenen Yasa'nın 6. maddesinin 2. fıkrasının son tümcesinde, bu Yasa kapsamında kurulacak şirkete, özel sektör şirketlerinin 'talep ettikleri oranda ortak olabilecekleri' belirtilerek özelleştirmede inisiyatif özel sektöre bırakılmış görünmektedir. İncelenen Yasa'nın 6. maddesinin (2). fıkrası, bu yönden de Anayasa'nın 47. maddesiyle bağdaşmamaktadır."


Yasa'nın 5 ve 7'nci maddeleri kapsamında, nükleer santralin sökümü ve taşınmazın çevre kuralları yönünden kabul edilebilir duruma dönüştürülmesi için yapılacak giderlerin, şirketin de katkı yapacağı fonun yetersiz kalması durumunda Hazine'ce karşılanacağını vurgulayan Sezer, şunları kaydetti:

HAZİNE'YE YÜK GETİRECEK

"Nükleer santralların işletme sürelerinin sonunda sökülmesinin, kurulması kadar ve belki de daha fazla maliyet gerektirdiği, Dünya uygulamalarından bilinen bir gerçektir.

Nitekim, incelenen Yasa'yla, bu durum gözetilerek, nükleer santralın işletme süresinin sonunda sökülmesi için gereken maliyetin şirket üzerinde bırakılmadığı; bunun yerine, söküm işinin bu amaçla oluşturulan fonlardan karşılanması esasının benimsendiği; hatta, fon kaynaklarının bu işlemler için yetersiz kalması durumunda maliyetin Hazine tarafından karşılanacağının belirtildiği görülmektedir. Böylece, düzenlemenin Hazine'ye büyük bir mali yük getireceği anlaşılmaktadır. Oysa, incelenen Yasa, genel olarak, serbestleştirilmiş enerji piyasası sistemi içinde, kamu kaynakları kullanılmadan, özel sektör üretim şirketlerinin nükleer güç santralı kurup elektrik enerjisi üretmesini özendirici kurallar içermektedir. Buna karşılık, nükleer güç santrallarının sökülmesi için fon kaynaklarının yetersiz kalması durumunda bu işin maliyetinin Hazine tarafından karşılanması ise, 'teşvik' olarak öngörülmüş olsa da, Yasa'da bir çelişki olarak görülmektedir."

SÖKÜM MASRAFINI ÖZEL SEKTÖR KARŞILAMALI


Nükleer santralların işletme sürelerinin sonunda sökülmesinin, santralın kurulması kadar ve belki de daha fazla maliyet gerektirdiği gerçeğinin altını çizen Sezer, "Söküm maliyetinin sonuçta Hazine'ce üstlenilebileceği gözetildiğinde, santral kurarak elektrik enerjisi satacak şirketin bu hesaba katkısının, işletme süresi sonunda santralın sökülmesi maliyetini karşılamaya yetecek tutarda olmasını sağlayacak ölçütlere Yasa'da yer verilmesinin kamu yararı gereği olduğu açıktır" dedi.

Yetersiz kalması durumunda Hazine'ce karşılanan santralın sökülmesi maliyetinin, aslında bu işlemi yapmakla yükümlü olan ve işletme süresince ürettiği elektrik enerjisini satarak gelir elde etmiş bulunan şirketten geri alınacağına ilişkin bir kurala Yasa'da yer verilmemesinin de kamu yararıyla bağdaştırmanın güç olduğunu belirten Sezer, bu nedenlerle sözkonusu maddelerin yürürlüğe girmesini uygun bulmadığını bildirdi.