kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Mayıs 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Gelin "Sezen asmaca" oynayalım!

Bizim çocukluğumuzda bilgisayar ne gezer? En büyük eğlencemiz, "adam asmaca" oyunuydu. Her yanlış yanıtta kurulan idam sehpası ve ipe giden çöp adamlarla sözüm ona eğlenirdik... Son zamanlarda birileri can sıkıntısından ekranlarda "adam asmaca" oynamaya başladı. Ama sehpaya giden çöp adamlar değil, bu ülkenin sanat değerleri. Önce İnci Çayırlı, sonra da Sezen Aksu... Adını "tabu yıkmak" koymuşlar bu rezilliğin. Saldır, karala, iftira at, aşağıla, hatta hakaret et, ama bunları "yasak kelimeleri" kullanmadan yap!.. Sanki memleketin tüm tabuları yıkılmış da bir tek put olarak Sezen Aksu kalmış gibi!.. Bu oyunun adına "adam asmaca" mı dersiniz, yoksa "tabu" mu bilmem. Ama kazananı çoktan belli: Sevilen sanatçıların üzerinden polemik üretip, kalemini onların sırtına sürterek sivriltmeye çalışanlar... Üzüntüyle görüyorum ki o ray'dan çıkanların ardına minik minik vagonlar da eklenmekte... Meğer Sezen'e saldırmak için sırada bekleyen ne çok korkak, içten pazarlıklı, sinsi insan varmış? Peki bu Sezen Aksu, "asılmak" için ne yapmış? Gelin hep birlikte hatırlayalım: 30 yılda yüzlerce muhteşem bestenin altına imza atmış. İnsanlar onun şarkılarıyla sevdalanmış, onun besteleriyle vedalaşmış. Sezen Aksu, Türk Pop Müziği'nde rönesans başlatmış. Yetinmemiş, Sertab Erener'den Levent Yüksel'e, Tarkan'dan Işın Karaca'ya ve Uzay Heparı'ya kadar onlarca gencin elinden tutup, onları sanat dünyasına kazandırmış. Yetinmemiş, her türlü sosyal sorumluluk kampanyasının gönüllüsü olmuş. Doğu'da Güneydoğu'da kardelenler açtırmış. Töre dizilerine besteler yapmış. Yüreği kanayan şehit annelerine seslenmiş. Yetmemiş, uçak korkusu yüzünden Fransa'ya gidemeyen Adile Naşit'i kendi arabasına bindirmiş, onunla kilometrelerce yol kat edip, Paris'e gitmiş. Günlerce Adile Teyze'nin yanında kalmış, tedavisiyle uğraşmış. Hasta olana derman, aşka düşene ferman olmuş. İnsanlar zor zamanlarında Sezen'i hep yanı başlarında bulmuşlar. Bu ülkede hiçbir iyilik, cezasız kalmaz. İşte bu yüzdendir ki ben bir gün Sezen'in başına bunların geleceğinden adım gibi emindim!.. Neymiş Sezen'in en büyük hatası? Bir gece yarısı, "hayatımın öte yarısı" dediği, toprağa verdiği adam "beste hırsızlığıyla" suçlanınca, telefona sarılmış. Hiç bilmediği bir reyting cangılında, hiç alışık olmadığı "televizyon yerlilerinin" arasına düşmüş, mızraklanmış!.. Sezen Aksu her şeyden önce iyi bir "insan"dır. Eğer gazete patronları, yazarları, muhabirleri onu koruyup kolluyorlarsa (Ki böyle olduğuna inanmıyorum. Ne ağzının çarpıldığı kaldı yazılmadık, ne sesini kaybettiği, ne evinde tuhaf partiler düzenlediği.) bu onun 30 yıldır "insanca sanat yapmasının" hediyesidir olsa olsa. Bu dünyaya bundan sonra kaç Sezen gelir sanıyorsunuz? Bu kadın bu kadarcık saygıyı, korunmayı, kollanmayı hak etmeyecekse, kim hak edecek? "Tabu" oynayanlara tavsiyem ise ellerinin ermediği, dillerinin varmadığı "sahte ikonları" devirmeye cesaret etmeleridir. Şu işe bakın... Bu sütunlarda "Sezen Aksu'yu bile" savunmak durumunda kaldık!.. Bu gidiş nereyedir a dostlar? Yine de ben kendi adıma Sezen Aksu ile aynı yıllarda yaşadığım için çok mutluyum. Gerisi lâf-ı güzaftır!..