kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Mayıs 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN

Bask Bölgesi'nden Türkiye'ye bakış

Büyük resim için tıklayın
Elciego-Bilbao
Türkiye'deki gergin ortamdan, siyasi tartışmalardan bir an olsun uzaklaştım, İspanya'dayım.
İspanya'nın Bask bölgesinde şarap bağları arasında bir otelde kalıyorum.
Bilbao'nun mimarisi sayesinde dünya çapında ün kazanmış Guggenheim Müzesi'ni yapan Frank Gerry'nin dizayn ettiği bu otel de küçük şarap kasabasının kaderini, yaşamını, hatta yaşam hızını, huzurunu etkilemiş.
Yüzlerce yıllık Elciego kasabasının tam karşısına oturtmuş görkemli binasını.
Tarihi kilisenin karşısında modern çağın tapınağı gibi duruyor. Bir zamanlar o kilisenin yansıttığı güç ve zenginliğin günümüz dünyasındaki temsilcisi olduğunun farkındaymış gibi.
Dinin gücünün veya etkisinin kaybolduğunu iddia etmiyorum elbette.
Ancak paranın ve paranın satın alabildiği her türlü değerin her türlü inancın önüne geçtiğini anlatmaya çalışıyorum.
Eğer gelişme düzeyiniz belirli bir seviyeye ulaşmışsa, İtalya'nın Toscana'sı, Fransa'nın güney bölgesi gibi bir dönüşüm zorunlu hale geliyor.
O zaman yüzyıllarca yıllık ağır yaşam ritmi alt üst oluyor. Sokaktaki tek tük traktörlerin yerini lüks Alman arabaları alıyor, en büyük keyfi akşam üzeri kapının önüne sandalye atmak olan kasaba halkının huzuru kaçıyor.
Değişimden ibadet bile payını alıyor. Cuma akşamı ayini için en güzel elbiselerini giyip kiliselerine gelen kasaba halkının arasına tarihi kiliseyi görmek isteyen meraklı turistler karışıyor.
Artık hiçbir şey eskisi gibi değil.
Küreselleşme denilen olgu, yeni yerler, yeni heyecanlar arayan insanları mutlu etmek adına dağ kasabalarını bile işgal ediyor.
Tam bağımsızlık diye bir şey yok, her şey birbiriyle bağlantılı.
Çünkü burası İspanya'nın Bask bölgesi.
Kendi dilini, kültürünü, bağımsızlığa varan haklarını koruyup geliştirebilmek için kıyasıya mücadele veren bölgelerinin en önde gideni.
Ama İspanya'nın bütünlüğü içinde sorunlar demokratik yollarla çözümlenmiş.
Yollarda bütün işaretler üç dilde yazılmış. Ülke bütünlüğünü temsil için İspanyolca, para kazandıran turistlerin yönünü bulması için İngilizce ve yerel halk için Baskca.
İspanya, halkının gelirini, yaşam kalitesini artırarak yoluna devam ediyor.
Buradan bakınca Türkiye'nin bu mantaliteyle Avrupa Birliği'ne girebilmesi için 10 yıldan fazla bir süreye ihtiyacı olduğunu görüyor insan.