kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
REFİK DURBAŞ

Halil Rıfat Paşa Köşkü'nün zenginliği

İlkgençliğim İzmir'de eski adıyla 'İkinci Karantina', sonrasında 'Küçükyalı' olarak anılan semtte geçti. Küçükyalı'nın simgesi ise Konak'tan kalkan belediye otobüslerinin son durağı 'Halil Rıfat Paşa' köprüsü; resmi adı Birleşmiş Milletler, halk arasında 'Varyant' olan uzun yolun 'Şato' ayrımından 'Köprü'ye uzanan adı da 150 yıla uzanan geçmişi ile 'Halilrifatpaşa Caddesi'ydi. Çevre bilincinden yoksun, zamanın İzmir belediyesi yönetimi tarafından köprünün altından geçen deresi dolduruldu, benim de ilk gençliğimi yaşadığım 181. Sokak, kadastro kayıtlarından silindi. O sokakta yaşadığım ev artık yok, ama anıları hayatımı halen tazeliyor. Çevremize duyarsız yetiştirildiğimizden ya da merak duygumuzun kısırlığından birçok kentimizde görüldüğü gibi, Halil Rıfat Paşa da herhangi bir cadde kimliğiyle yaşamımızda kimliğini buldu. Bırakın paşanın yaşamını, ömrünün bir bölümünü bu semtin bir köşkünde geçirdiğinden kimin haberi vardı o zaman? Şimdi kimin haberi var? Doğrusu nice günler önünden geçtiğim halde benim de haberim yoktu; ki bir keresinde karşısındaki Çamlaraltı bahçesine yıldırım düştüğü zaman saçakları altına sığındığım halde... Geçenlerde İzmirli sevgili kardeşim Erdoğan Öztürk ile ilkgençliğimin semtinde anılarımı tazeleme yolculuğuna çıktığımızda Halil Rıfat Paşa Köşkü ile yüz yüze geldim. İki katlı, taş bir bina olan ve sevimli bir bahçeyle çevrelenen Halil Rıfat Paşa Köşkü, uzun yıllar nice seçkin ailelerin konağı olarak ayakta durduktan sonra geçen yüzyılın sonuna doğru tahribata ve ihmale uğradığı için mezbelelik haline gelerek, tinerci çocukların barınağı oluyor. Bu sırada İzmir milletvekili olan Hakan Tartan'ın kurucu başkanlığında çalışmalarını sürdüren Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı (TÜLOV) köşkün imdadına yetişiyor. Köşk, restore ettirilerek Halil Rıfat Paşa Kültür ve Sanat Merkezi adıyla topluma kucağını açıyor ve kent kültürüne armağan ediliyor.O kültür merkezinde müzik, dans, bale, tiyatro eğitimi alan çocuklar; okuma odalarında kültürlerini geliştiren gençler nasıl mahallemin zenginliği ise böyle yapıyı yaşama geçiren Hakan Tartan ve Erdoğan Öztürk gibi arkadaşlarım da İzmir'in zenginliğidir. Kentler, ancak böylesi kültürel zenginlikler ile kimliklerini zengin kılar.