kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Mayıs 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC

Bu iş dikenli bir yolda çıplak yürümek gibi

Zerda, Aliye ve Binbir Gece gibi reyting rekorları kıran dizilerde canlandırdığı karakterle sevilen Halit Ergenç, bu ayki Marie Claire dergisine konuştu. Kendini kapalı bir kutu olarak tanımlayan Ergenç: Sevdiğime karşı duygularımı saklamam!..
Son yıllarda Zerda Aliye ve Binbir Gece gibi izlenme rekorları kıran dizilerde rol alan ünlü oyuncu Halit Ergenç'in hikayesi, 19 yaşındayken konservatuvarın opera bölümüne girmesiyle başlıyor. Ardından Dormen Tiyatrosu'nda İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde de çeşitli müzikallerde rol alan Ergenç, 3 yıl boyunca da ünlü sanatçı Leman Sam'ın vokalistliğini üstlendiğini söylüyor. Bir süre Amerika'da yaşayan ve oradaki bazı müzikaller de rol alan Ergenç, Türkiye'ye döndükten işsiz kaldığını söylüyor. Ancak Ergenç'in şansı 'Zerda' dizisinde rol almasıyla dönüyor. Ergenç, sanat hayatını bu ayki Marie Claire dergisine anlattı.

* Tiyatro ve müzikal geçmişiniz varken dizilerle tanınmak haksızlık değil mi?

Hiçbir işi küçümsememek lazım. Bazı oyuncularda var öyle bir yaklaşım; 'Dizi işte ne olacak, parmağımın ucuyla oynarım' gibi... Siz öyle bakarsanız yaptığınız iş de öyle oluyor. Dizi yapmaktan şikayetçi değilim. 'O kadar iş yaptım niye kimse beni tanımadı?' diye de hayıflanmıyorum. Televizyondaki en düşük reytingli diziyi bile kaç milyon insan izliyor. Bir tiyatro oyunuyla ancak birkaç bin kişiye ulaşabiliyorsunuz Tanınmamın bununla gelmesi çok normal. Yapacak bir şey yok. Atatürk'ün sözü gibi; "Geldikleri gibi giderler!"

* 'Bunun düşüşü de olabilir' yani...

Bu kadar popüler kalabilmek çok zor. Yıllardır var olan insanlar var ama onlar gerçekten çok ciddi üreticiler. Benim de amacım o. Yani elimden geldiği kadar üretebilirsem, elimden gelenin en iyisini yaparsam... Maksat popülariteyi korumak değil, işin çıtasını yüksek tutmak.

PROFESYONEL DAVRANMALI

* Dizide oynarken bütünüyle kendinizi ortaya koyabiliyor musunuz?

Bazen evet, bazen hayır... Sürekli aynı dozda tutmak kolay değil. Mümkün de olmuyor. Dönem dönem yorgunluklar olabiliyor. Bazen öyle sahneler oluyor ki, mesela dışarıda çekiyoruz. Hava parçalı bulutlu, güneşin göründüğü 10 saniyede o lafı söylemek zorundasınız. Duygusal olarak çok zorlayıcı bir sahne olabilir.

* Şu an oynadığınız karaktere neler kattınız?

Senaryo cümleler olarak geliyor. Senarist, yönetmen, Ayla Algan ve diğer oyuncularla birlikte dengeleri kurmaya çalıştık. Onların üzerine siz adamı inşa ediyorsunuz. O adamın bakışı, hangi lafı söyledikten sonra nasıl davranır, ne yapar... Tıkır tıkır çıkmaya başlıyor.

* İnsan ünlü olunca her duygusunu rahatça ortaya koyamıyor mu?

Profesyonel davranmalısınız. Çok sıkışabilirsiniz, yorulabilirsiniz ama o noktada benim biraz geç devreye soktuğum mantığım ortaya çıkıyor. Ve biraz daha ehlileşmiş durumdayım şu anda ama doğal ortamımda yine eskisi gibiyim.

* Zor olsa gerek...

Beni mesela eskiden girdiğim ortamlarda yine herkes tanırdı. Çünkü herkesle sohbet ederdim. Ufacık da olsa... Artık herkes beni tanıyor. Dolayısıyla muhabbet fazla kolaylaştı. Ama insanlar çok anlayışlılar; eğer çok yorgunsam veya vaktim yoksa ve bu onlara beş, on saniyede açıklayabileceğim bir şeyse; 'Kusura bakmayın gerçekten çok yorgunum, bana izin verir misiniz' demek hiç o kadar yormuyor insanı. Eğer zamanım varsa zaten, sohbet ediyoruz. Bazen birileri geliyor, 'Ünlü olmak kolay değil. Buna katlanacaksınız' diyorlar. Haklı, o da haklı. Sadece TV'de görebildiği bir insanla karşılaşıyor. O an onunla bir şey paylaşabilecekse paylaşacak.

* Bu meslek insanlara çok allı pullu geliyor.

Herkese söylüyorum; bu iş çok dikenli. Seven için çok zevkli ama böyle bol dikenli bir yolda çıplak yürüyebilirsiniz. Bu dikenler isim de, şekil de değiştirebiliyor. her şey olabiliyor ama bundan zevk almak lazım. Bizimki çok allı pullu görünüyor ama sadece dışarıdan öyle...
Haberin fotoğrafları