kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Mayıs 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
ÖZAY ŞENDİR

4'üncülük hakkımız mı?

Eurovision şarkı yarışmasında hakkımız yendi yoksa hak etmediğimiz bir başarı kazandık?
Duygusal davranmak ve "Tabii ki hakkımızı yediler" demek kolay.
Zor olan, aksini düşünenleri dinlemek.
En zor olan ise bu işte "vatan, millet, Sakarya" gözü ile sonuca bakmak yerine katılmanın keyfini yaşamak.
İngiliz Guardian gazetesi alınan sonuçları Balkan ülkeleri ve "Türk diasporasının" dayanışması olarak yorumladı.
Haksız mı?
Almanya'da kurulu Türkiye Araştırmaları Merkezi'ne göre Avrupa'da yaşayan Türk kökenli kişi sayısı 5 milyon 200 bin.
Yani Avrupa'daki nüfusumuz Estonya, İrlanda, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Slovenya ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin nüfusundan daha büyük.
Bir başka hesapla Avrupa genelinde 1 milyon Türk hanesi var.
Ülkesinden Türkiye'ye 12 puan giden İngiliz bir gazetecinin bu durumu sorgulaması garip mi, düşmanlık mı?
Türkiye'ye tam puan veren diğer ülkelerde durum farklı mı?
Eurovision'da halk oylamaları başlamadan önce Almanya, Fransa, Hollanda veya Belçika'dan kaç kere tam puan almışlığımız var ki?
Almanya'da 2 milyon 710 bin Türk vatandaşı yaşıyor. Bu sayı Fransa'da 500 bin, Hollanda'da 365 bin ve Belçika'da 134 bin.
Alınan puanlarda gurbetçi dediğimiz yurttaşlarımızın payının olmadığını söylemek mümkün mü?
Sonra 10 puan aldığımız Danimarka ve Avusturya...
Terör örgütünün yayınlarına izin veren, giderek ciddi bir İslamiyet düşmanı haline gelen Danimarka'da yaşayan 56 bin vatandaşımızın bu sonuçta payı yok mu? Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan partilerin iktidar olduğu Avusturya'da yaşayan 233 bin vatandaşımızın sonuca olan katkısını görmezden gelebilir miyiz?
Şimdi başa dönelim.
"Bu yarışmanın sonuçlarına politika karıştı mı?" sorusunun yanıtı şu: Evet sonuna kadar karıştı.
Biz aramız kötü olduğu için komşularımızdan sadece 18 puan alırken, Sırbistan 91, Ukrayna 88 puan aldı.
Zurnanın zırt dediği yer de işte tam burası.
Biz bu sonuçların politik olduğunu iddia ettiğimiz an kendi derecemizi de tartışmayı kabul etmiş oluyoruz.
Zira sonuçlar sadece Balkan dayanışmasıyla değil "Türk diasporasıyla" da tartışılıyor.
Bu yılki sonuçlardan sonra Eurovision'un geleceği belirsiz hale geldi.
Kimileri yarışmanın miadını doldurduğunu söylüyor, kimileri de eski Doğu ülkeleri ile Batı ülkelerinin ayrı ayrı yarışıp sonra uzmanların değerlendirmesiyle tek bir birinci seçilmesinden yana.
Bunlar olabilirliği tartışmalı öneriler. Akla en yakın ihtimal puanlamadaki halk oylaması sisteminin gözden geçirilmesi.
Semiha Yankı'nın seslendirdiği ve Eurovision'da sonuncu olan "Seninle Bir Dakika Şarkısı" bu ülkedeki tüm kuşaklar tarafından bilinir.
Sonuncu olmayan bir sürü şarkı ise hafızalarımızda hiçbir iz bırakmadan uçup gitti.
Demek ki bu yarışmada alınan derece o kadar önemli değilmiş...
Demek ki bu yarışmada alınan kötü sonuçların milli gururumuzu kırmasına gerek yokmuş.
Demek ki milli gururu buralarda değil borç stokunda, kişi başına düşen milli gelirde, sosyal haklarda, hastane kapısındaki kuyruklarda aramak gerekiyormuş.
(Elinden geleni yapan Kenan Doğulu'ya tekrar teşekkürler...)