kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Mayıs 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
ASLI AYDINTAŞBAŞ

Washington "AK Parti kazanır" diyor (2)

ABD başkentinden aktardığım izlenimlerin ilk bölümünde, Türkiye, siyaset askermahkemeseçim ekseninde fokurdarken, Washington'ın "suya sabuna dokunmayan" denge siyaseti izlemeyi seçtiğinden bahsetmiştim. ABD başkentinin Genelkurmay bildirisiyle tetiklenen olaylar zincirinde büyük ölçüde "tarafsız" kalma çabası, AK Parti hükümetinde hayal kırıklığı yaratmış, Ankara'dan gelen sitemlerin Washington'a aktarılması sonrasında ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın geçen gün yaptığı "AK Parti Türkiye'yi Avrupa'ya taşıdı" açıklaması ise "Çok geç" diye nitelendirilmişti.
Amerikalılar aynı 28 Şubat'ta olduğu gibi " Türkiye'de laik demokratik anayasal düzeni savunuyoruz" şablonu dışına çıkmak, ikili ilişkilerdeki dengeleri sarsmak istemiyor. Peki nedir Washington'ın önümüzdeki dönemle ilgili öngörüsü?
- Farklı çevrelerle yaptığım sohbetlerde ilk öne çıkan faktör " AK Parti'nin oylarını koruyacağı veya artıracağı " beklentisi. Birçok kişi, partinin 2002'deki seçim başarısına damga vuran "mağduriyet" faktörünün şimdi de geçerli olduğunu, temmuzda muhtemelen 2002'deki başarısını yakalayabileceğini hesaplıyor. Bir yetkili " Artı ya da eksi 3 puan " tahmininde bulunuyor. Yani yüzde 34 baz alınırsa " üç aşağı üç yukarı " arasında bir yerler...
- Bir başka yorum, gelinen noktanın AK Parti'nin "reform isteğini yitirmesi" nin bir sonucu olduğu. Bir yetkili "Aralık 2004'den bu yana AB karnesi olumsuza gitti, reformist refleks zayıfladı" diye hatırlatıyor. Bir anlamda AB ve reform gücünü yitirmek, AK Parti'yi "iç dinamikler" konusunda daha savunmasız yapmış.
- Washington'dan bakıldığında AK Parti'nin 3-4 yıl öncesine kıyasla daha "İslamcı" algılandığını söyleyebilirim. Bunda hükümetin Ortadoğu politikası ve diğer icraatları kadar Washington'ın genel anlamda 11 Eylül sonrası gelişen global perspektifi de etkin oluyor sanırım. Tabii ki kimse AK Parti'nin Türkiye'yi "şeriat devletine" sürüklediğini ya da "gizli gündemi" olduğunu düşünmüyor. Ancak birkaç kişi ilk çıktığında "liberal-İslamcı-milliyetçi akımların bir koalisyonu" olarak görülen AK Parti içinde "liberal" ayağın zayıflamış olduğundan dem vurdu. Bir uzman "Hangi AK Parti'den söz ediyoruz? Aralık 2004'e kadar reform ve demokratikleşme yolunda ilerleyen partiden mi 2004'den bu yana olandan mı?" dedi. AK Parti'nin reform platformundan uzaklaştıkça sistemle barışmak yerine, sisteme karşı direncini yitirdiği tezini ilginç buldum.
- Geçen yıl bu zamanlarda Washington'daki yıllık Türk Amerikan Konseyi toplantılarında, sağda solda hep Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün adını duymuş, Amerikalıların "Cumhurbaşkanı adayı olur mu acaba?" diye sorarken sözlerinde belli bir ümit sezinlemiştim. Bu yıl ise Türkiye'yle yakından ilgilenen bir isim "Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararı ile bundan sonra artık Demirel'ler Özal'lar dönemi kapandı. Uzlaşma şartı olduğuna göre bundan sonra ancak düşük profilli isimler Çankaya'ya çıkabilir" yorumunu yaptı.
- "Uzlaşma" derken Amerikalıların en sıcak kelimelerle andığı isim Afganistan'daki görevi nedeniyle uluslararası planda da tanınan Hikmet Çetin. Farklı kesimlerden insanların bu ismi ortaya atmasına ben de şaşırdım. Ancak hepsi, mevcut CHP liderliğinin kendi evladını aday göstermeyeceğini de biliyordu!
- Genelkurmay açıklaması Amerikalıları şaşırtmış. "Asker neden kapalı kapılar ardında uyarmadı?" sorusu kafalarda. Dört yıldır kimse itiraz etmeden dışişleri bakanlığını başarıyla götüren bir ismin sürpriz biçimde veto yemesine yapılan yorum ise "Bu muhtıra başörtüsüyle, yani sembollerle ilgili."
- Son olarak, Amerikalılar meydanlardan etkilenmiş. Çağlayan ve Tandoğan sonrası, orada sergilenen iradenin tam ne olduğunu, kaç kilo çıkacağını, nereye gideceğini bilemiyor, ancak burada bir kitle hareketi varsa karşısında olmak istemiyor. Evet "Ne ABD ne AB" sloganıyla ortaya çıkan laik kesimde ciddi bir izolasyonist, ABD karşıtı damar olduğunun farkındalar. Ancak yine de kitlelerin karşısında gözükmek istemiyorlar. Sessizlikleri de bu yüzden herhalde...