kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Mayıs 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
OKUR TEMSİLCİSİ
Okur Temsilcisi

Sabah 'taraf' mıdır?

Gazeteyi okurlar sıkı markaja aldı. Acaba, iddia edildiği gibi, gazeteniz siyasetin haberi ve yorumunu yaparken bir tarafa fazla eğilecek mi? İşte, geçen haftanın barometresi .
Siyasetin kızışmasıyla, umumi tansiyonun yükselmesiyle birlikte gözler, süreçte mesleki sorumluluğunu hakkaniyetle yerine getirip getirmeyeceği de sorulmakta olan basının da üzerinde.
Doğrucu, dürüst, adil miyiz?
Haberler eğilip bükülüyor mu?
Kalemler hep belli bir tarafa mı yontuyor?
Geçen köşelerden birinde, buradan Sabah'ın okurlarına seslenmiş, "eleştirin ve somut örnekler vermeyi de unutmayın" demiştik.
Seçimler ve sonrasına uzanan süreçte, iktidar-muhalefet ve medya ilişkilerini gözden ırak tutmayacak bir barometre burada hep açık kalacak.
Dolayısıyla "iktidara kaydınız", "muhalefete yattınız", "askere oynuyorsunuz", "dincilerle flörttesiniz" gibi genel eleştiriler yerine, "filanca haber veya başlık taraflılık kokuyor, acaba öyle mi?" tarzı sorgulamalar makbule geçecek, açılan barometreye birebir yansıyacak.
Sert veya yumuşak, fark etmez.
Yeter ki, şikâyetin ayakları yere sağlam bassın.
Bir okurumuz diyor ki:
"İşte size bir örnek: Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladığının ertesi günü yayınlanan manşetinizi okuma şanssızlığına erişmiştim. Laik cumhuriyet düşmanlığı, AKP şakşakçısı ya da kör ve duyarsız topluluktan olanlara hitap ettiğiniz besbelli. Başlığınız 'İşte Yeni Cumhurbaşkanı' ya da 'Cumhurbaşkanımız' gibi bir şeydi. Bence çok talihsiz bir tercih olmuş bu başlık."
Okurumuz başlıkta yanılmış.
Sabah'ın 25 Nisan günkü manşeti İşte Gül Dönemi şeklindeydi.
Biz aramızda hep söyleriz: Gazete denilen ürün 24 saatliktir, ömrü ve hükmü çabucak biter, diye.
Ama, bu köşede ömrü tükenmiş, hükmü kalmamış da olsa, geçmiş sayılardaki siyaset anlatan manşetlere, başlıklara kısaca bakıp ölçü tutmakta fayda var.
25 Nisan manşetinin altındaki spotta "..Gül 11'inci Cumhurbaşkanı olacak" ifadesi vardı. Daha alttaki metinde de "İlk iki turda 367 oy gerektiğinden Gül'ün 9 Mayıs'taki üçüncü turda seçileceğine kesin gözle bakılıyor" yazılıydı.
İçerde de orta sayfa boydan boya Kayseri'nin 'Gül'ü Köşk'e başlığıyla donatılmıştı.
Şimdi geriye bakıldığında, bugüne göre "hayli iddialı", "kendinden emin" başlıklar, öyle değil mi?
Sabah, örneğin, o günlerde de hararetle gelişen 367 tartışmalarının muhtemel sonucunu kale almamış. O yüzden ihtiyat payı kaçmış, denebilir. Olabilir, bu tür değerlendirme kaymaları her gün gazetelerde yaplıyor.
Önemli olan, yapılanlardan ders çıkarmak.
Öte yandan, 29 Nisan günkü Darbeye Hayır ve 30 Nisan günkü (Çağlayan gösterisini anlatan) Demokratik Tepki manşetleri gazetenin temel ilkeleriyle örtüşen, sağlam ve bol övgü toplayan birer tercihi sergiledi.
Şimdi bir de, kısaca, geçen hafta acaba gazete "iktidara veya muhalefete fazla kaydı mı" sorusuna bakalım.
7 Mayıs Pazartesi günü, Solda da Söz Kesildi manşetiyle CHPDSP ittifakı konusundaki gelişmeler aktarılmış. Gül'ün çekilmesi ikinci haber olarak verilmiş. İç sayfa haberlerinde AK Parti, CHP, DSP, Anavatan ve DYP haberleri sakin dilli başlıklarla bol bol sunulmuş.
8 Mayıs ön sayfada ikinci haber Anavatan ve CHP liderlerinin açıklamaları ile MHP'nin seçim sloganını anlatıyor. MHP'nin de haberlere girmesi olumlu ve okurlar açısından bilgi çeşitliliğini gösteren bir gelişme. İçerde, o günü doğru gören bir bakış sonucu, AK Parti haberleri arka planda. O günkü gazetenin en önemli haberlerinden biri, muhtıraya Diyarbakırlıların bakışını ve o siyaseti de anlatan Diyarbakırlılar kırgın başlıklı haber.
9 Mayıs günü siyaset, "kadın boyutu" üzerinden yansımış: Kadın Rüzgârı sürmanşeti ve siyasetin "kadını keşfetmesi" hemen tüm partileri (DTP'nin eksikliği gazete adına bir eksi puandır) kapsayacak şekilde sunulmuş. Diğer sayfalar da istenen çeşitliliği (CHP-DSP, Ömer Dinçer, DTP, seçmen listeleri) yansıtmış.
10 Mayıs'ta kadın adaylar konusu devam etmiş, DTP'nin bağımsızlar atağı ve bürokratların parti tercihleri öne çıkmış. Haber dengesi yine yerinde.
11 Mayıs günkü Çankaya Devrimi manşeti (anayasa paketinin kabulü) "acaba tartışmaları biraz göz ardı mı ediyor?" sorusunu sordurabilir. Bazı okurlardan "devrim" kelimesine itiraz var. İçerdeki haberler ise ağırlıklı olarak sağ ve sol siyasete odaklanmış. AK Parti haberleri gene azınlıkta.
Cumartesi günkü gazetede ağırlık noktası CHP lideri Baykal'ın anayasa paketi ile ilgili sözlerinde. İçerde ise siyasetin "ünlülerle" ilişkisi, adaylık arzuları vs. ayrıntılarla aktarılmış.
Genel olarak şunu söyleyebiliriz, noktalarken: Sabah, siyaseti izlemeyi belirgin bir denge üzerine oturtmuş görünüyor. İbrenin hafifçe (bunun altını çizelim) muhalefet cenahına kaymış olması da, gazeteye yöneltilen "iktidarın yanına çekildiniz" iddiasını şu ana kadar geçersiz kılıyor.
Eleştirilere devam. Görüşlerinizi bekliyorum. Örneklerle.