kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Mayıs 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Şendil, oyunculukta hep bir adım ileriye gitmeyi hedeflediğini ve Türkiye’nin adı saygıyla anılan oyuncularından biri olmak istediğini söylüyor.

İnsanlarla arama kalın bir duvar örüyorum

MEHMET ÇALIŞKAN - MAGAZİN
atv'nin sevilen dizisi 'İki Yabancı'da başrol oynayan Hatice Şendil, dizide yüzünü peçe arkasında gizlediği gibi gerçek hayatta da insanlarla arasına bir duvar ördüğünü söylüyor: Benimle ilk kez karşılaşanlar benden uzak durulması gerektiğini düşünür. Yapay bir sempatik olmaktansa doğal bir mesafeli olmayı tercih edenlerdenim.....
atv'nin ilgiyle izlenen dizisi 'İki Yabancı'da Keremcem ile başrolü paylaşan Hatice Şendil, güzelliği kadar oyunculuğuyla da adından söz ettiriyor. Adını 2001 Türkiye Güzellik Yarışması'nda üçüncü seçilerek duyuran Şendil, Türkiye'nin saygın oyuncularından biri olmak istediğini söylüyor. 'İki Yabancı'da yüzünü peçe arkasında gizleyen genç oyuncu, söz hayatından açıldığında hiçbir detayı gizleme ihtiyacı duymadan açık açık konuşuyor...

* Sizi Türkiye üçüncü güzeli olarak tanıdık. Sonra Avrupa'da aynı dereceyi aldınız ama modellik yapmadınız. Modellikten gelecek olan şöhret ve parayı bir kenara itip, bunları uzun vadede elde edeceğiniz oyunculuğu seçtiniz. Neden? Kendimi en iyi ifade edebileceğim mesleği seçtim. Modellik yapsaydım kendimi yeterince ifade edemezdim. Oyunculuk, yapabileceğim en iyi iş. Kameranın karşısında huzur buluyorum. Huzur yoksa ne yapsanız fayda yok. Huzur yoksa başarılı olunmaz. Evet, belki modellik yaparak parayı ve şöhreti çok kısa zamanda bulabilirdim. Ne var ki ben hayatta bir iz bırakmak istiyorum. Yaşlandığım zaman geriye baktığımda bir şeyler yapmış olmanın, insanlar üzerinde bir şekilde etki bırakmış olmanın hazzını yaşamalıyım. Modellik yaparak bunu başaramazdım. İlerleyen yaşlarımda geriye dönüp baktığımda, bu hayattan öylesine gelmiş geçmiş biri olmanın mutsuzluğunu yaşamak beni kahreder.

YARIŞMAYA MERAKTAN KATILDIM

* Güzellik yarışmasına katılmaktaki amacınız neydi? Adınızı duyurmak mı istediniz? Ben güzellik yarışmalarındaki derecelerimi hiçbir zaman gündeme getirmedim. Çünkü güzelliğimi bir avantaj olarak kullanmak istemiyorum. Özel hayatımda bunu hiç kullanmadım. Oyunculuk için de bu geçerli. Görsel bir iş yapıyorum. Elbette güzellik önemli. Ne var ki ben bir dizinin ya da filmin kadrosuna dahil edilmemdeki temel nedenin güzelliğim değil, oyunculuk kabiliyetim olmasını istedim. Çünkü güzelliğimin varolmasında benim tek bir katkım yok. Çok şükür Allah beni güzel bir kadın olarak yaratmış. Allah, beni güzel yaratarak hayata bir şekilde avantajlı başlamamı sağladı. Ben de tüketici değil üretici olmaya çalışarak Allah'a şükranlarımı sunuyorum.

* Neler yapıyorsunuz üretici olmak adına? Kendimi çeşitli meziyetlerle donatmaya, bilgi sahibi olmaya çalışıyorum. Bir insan ne kadar bilgili olursa yaşamda o kadar anlamlı bir yer edinir. Allah da bizden bunu istemiyor mu? İşte ben şükranlarımı bu şekilde sunmaya çalışıyorum. Güzellik yarışmasına katılmamın nedeni merak etmek... Her yıl biri güzel olarak seçilir. Peki o güzel seçilen gerçekten güzel midir? Katılırsam ben de dereceye girer miyim? Bunları merak ettiğim için yarışmaya katıldım. Örneğin Arzum Onan'ı hep güzellik yarışması güzelinin ötesinde biri olarak algılamışımdır. Duruşu, hayata bakışı, zarafeti... Arzum Onan, güzellik yarışmasının güzeli olarak algılanmasının ötesinde bir insandır. Sadece bunu birebir görebilmek için katıldım yarışmaya.

* Yarışmaya katılmadan önce de oyuncu olmayı istiyor muydunuz? Hayır, hiç aklımda yoktu. Ben mimar olmak istiyordum. Yarışmaya katılmasaydım büyük bir olasılıkla bir iş kadını olacaktım. Yarışma sonrasında kader rüzgarları beni oyunculuğa itti. Ne kadar planlı programlı yaşamaya çalışsam da kader beni hiç düşünmediğim topraklara itekliyor. Merak, beni şu anda mutlu olduğum bir işi yapmaya getirdi. Belki de şu anda yapmaktan hiç de mutlu olmayacağım bir işi yapıyor olacaktım.

* 'İki Yabancı'da ilk kez başroldesiniz. Bu büyük bir sorumluluk gerektirmiyor mu? Ben sorumluluk almaktan kaçmam. Aksine bundan haz alırım. Yapımcımız Avrupa Film, senaristimiz Tayfun Güneyer, yönetmenimiz Bülent İşbilen bana güvendi. Benim görevim bu insanları bana güvendikleri için ödüllendirmek. Bu ödül de, 'İki Yabancı'yı keyifle izlenebilir bir dizi olarak devam ettirmek için elimden gelen bütün çabayı sergilemektir.

YAPAY SEMPATİK OLMAK İSTEMEM

* Sizinle karşılaşanların hakkınızdaki ilk izlenimi 'Uzak durulması gerekenlerden' şeklinde. Gerçekten de sizden uzak mı durmak gerekir? Yapay bir sempatik olmaktansa doğal bir mesafeli olmayı tercih ederim. Bu şekilde dürüst davranmış oluyorum. Benimle ilk kez karşılaşanların hakkımdaki düşünceleri uzak durulması gereken biri olduğum yönünde olabilir. Ne var ki benimle oturup 5 dakika sohbet eden herkes pek şaşırır. Eğer birbirimizde yeni keşiflerde bulunabileceğimiz yapılara sahipsek benim sıcakkanlı kişiliğim ortaya çıkar. Çünkü benim kişiliğimin temeli iyi niyet ve iyimserliktir. Ama bu yüzümü sadece bana bir şeyler katabileceğini düşündüğüm insanlara gösteririm.

* Anladığım kadarıyla size ulaşmak için önce kalın bir duvarı geçmek gerekiyor... Evet. Bu duvar özellikle oyunculukta çok işe yarıyor. Örneğin 'İki Yabancı'da canlandırdığım Zeyno karakterinde o duvarı çok kullanıyorum. Zeyno, aslında önüne duvarlar ören, kalıplar içinde yaşayan biri değil. Aksine hayata çok geniş bir pencereden bakan biri. Ne var ki o duvarı Zeyno'yu canlandırırken öyle bir zamanda, öyle bir yere yerleştiriyorum ki tam da olması gereken Zeyno oluyor. Bu durumda da Zeyno izleyenlerde bir etki bırakıyor.

* Zeyno'nun ruhuna ne gibi duygular yüklüyorsunuz? Biz oyuncuların en belirgin özelliği hayatı gözlemleyerek geçirmemizdir. Ben sürekli olarak bir gözlem halindeyim. Oturduğum bir lokantada insanları gözlemliyorum. Beyinlerine girip, neler düşündüklerini hayal ediyorum. Bir şekilde o anda onlar oluyorum. Film izlerken oyuncuların beyinlerine girip onlar oluyorum. Her birinden aldıklarımı canlandırdığım karakterlere uyarlıyorum. Eğer tam olarak oturursa onda bırakıyorum. Karakterime yüklediklerimde en küçük bir uyumsuzluk varsa atıyorum. Zeyno'ya da bugüne kadar herbir kişiden aldığım duyguları yüklüyorum. Uyanlar kalıyor, uymayanlar atılıyor. Neler yüklediğime gelince, bunları kelimelendirmek pek mümkün değil. İzleyenler Zeyno'da görüyor. Zeyno yaşadığı yere, ailesinin ve çevresinin yapısına birebir uyabilen biri olmalı. Adım atma şekli bile yaban kaçmamalı. Aksi takdirde izleyiciyi kendine güldürür. Sonuçta ben Zeyno'nun çevresi gibi bir çevrede yaşamadım, ailem Zeyno'nun ailesi gibi değil. Kimbilir ben hangi kadında gördüğüm bir özelliği Zeyno'ya yükledim ki adım atma şekli bile çevresine yaban kaçmıyor.
Haberin fotoğrafları