F.Bahçe İnönü'de mazbatayı almalı

Bu maçın taktik analizini yapmak zor değil. Ama ne derseniz deyin, teknik direktörler ne taktik verirlerse versinler, bu maç sahadaki oyuncuların ne kadar "büyük takım" futbolcusu olduklarını gösterecek. Üç sene önce buna benzer bir finali F.Bahçe, 3-1 kazanmıştı. 4 puan farkla İnönü'ye gelmişler ve Hooijdonk'un liderliğinde şampiyonluğu garantileyerek Kadıköy'e dönmüşlerdi. Bu kez komutan farklı olacak. F.Bahçe'yi yönlendirip, galibiyete taşıyacak kişi Tümer olacak. Denizli maçında beraberliğin geldiği 80. dakikada yıkılan takım arkadaşlarını eliyle "10 dakika var" işareti yaparak santra vuruşu yapmaya çağıran, toparlamak için bağıran kişi Tümer'di. Bir maç önce kafada kazanılır. Tümer bunu çok iyi biliyor ve İnönü'de de resmi geçidini yaptırtacaktır. Kupanın ilk ayağında Beşiktaş kontratakla kazanmıştı. Saracoğlu'nda farklı kazanması gereken taraf, bir kornere teslim olmuştu. Şans faktörünün, beceriksizlikle kol kola gezdiği bir maç yaşanmıştı. Geride kalan 2 karşılaşmadan sonra F.Bahçeli oyuncuların bir daha teslim olmak gibi bir niyetleri olamaz. Bu yüzden maçın dengesi, futbolun gerçekleri kadar, kişisel egolarla da değişecektir.

DELİKANLI 90 DAKİKA
"Tigana'nın kazanması gerekiyor. Risk almalı" diye düşünenler yanılır. Sivas maçını da kazanması gerekiyordu ama Beşiktaş'ı küme düşmekten kurtulması için bir puana ihtiyacı olan takım gibi oynattı. F.Bahçe'nin de öyle tempolu oynayan bir takım olmadığını düşünürsek, yine duran toplar ile Beşiktaş çizgi defansının arkasına sarkacakların becerisi F.Bahçe'yi skora taşıyacaktır. Bu maçın sonucu şampiyonu işaret edecek. 100. yılda F.Bahçeli oyuncuların teknik direktör, hakem gibi mazeretlerin arkasına sığınmadan, "delikanlı" bir 90 dakika yaşamaları gerekiyor. Rakiplerini de, kendilerini de biliyorlar. Bu maç kazanılacak veya kaybedilecekse, sorumlu adres artık futbolcular olacaktır. Böyle bir sezondan sonra kendilerini affettirmenin tek yolu İnönü'de mazbatayı alıp, Ali Sami Yen'de şampiyonluk turu atmalarıdır.