kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Fedakârlık sırası Deniz Hocamda..

Türkiye'nin en kritik günlerinden biri.. Asker muhtırayı açıklamış.. Ortalık gerilmiş.. Anayasa Mahkemesi tarihinin en kritik kararlarından birini verecek.. 367 çıkacak mı, çıkmayacak mı?. Çıkarsa mesele yok da, çıkmazsa, ne olacağını, nelerin olabileceğini bilen yok. Sinirler kopma derecesinde gergin..
İşte bu ortamda iki lider konuşuyor..
Biri diyor ki..
"Bugün Türkiye'nin ön yargılardan sıyrılmış bir sevgiye çok ihtiyacı var. Birbirimize sevgiyle yaklaştığımız sürece çok şeyleri aşarız.."
Öteki diyor ki..
"Anayasa Mahkemesi'nin 367 milletvekili bulunmadan cumhurbaşkanı seçilebileceği yönünde karar vermesi durumunda bu Türkiye'yi tehlikeli bir çatışmaya sürükleyecektir."
Şimdi soruyorum size..
Etrafı saran sislerden yarınını göremeyen, sinirleri zaten kopma noktasında bir vatandaş olarak, bu iki liderden hangisine sıcaklık duyar, hangisine koşar, o an ortaya sandık konsa, oyunuzu hangisine verirsiniz?.
Birinci Lider, Recep Tayyip Erdoğan ..
İkinci Lider Deniz Baykal .. ..
Ve bu ikincinin Anayasa Mahkemesi'ni karar öncesi etki altında bırakan değil, alenen tehdit eden konuşması üzerine, Türkiye'nin en büyük, en değerli ve en önemli, en her türlü dedikodu ve yıpratmadan özenle uzak tutulması gereken kurumunun başkanı Yüksek Yargıç Tülay Tuğcu diyor ki..
" 'Anayasa Mahkemesi'nin 367 milletvekili bulunmadan cumhurbaşkanı seçilebileceği yönünde karar vermesi durumunda Türkiye'nin tehlikeli bir çatışma ortamına sürükleneceği' şeklindeki tahrik edici açıklamalar kabul edilmez sorumsuz davranışlardır."
..Ve Cumhuriyet Başsavcılığı "Sorumsuz" Deniz Baykal hakkında "Yargı görevini yapanları ve adil yargılamaları etkilemeye teşebbüs" suçundan soruşturma açıyor.
Buyrun buradan yakın..
Cumhuriyet'in ilkeleri ile tehlikede olduğu, insanların ellerinde bayraklarla Tandoğan'a ve Çağlayan'a koşup "Cumhuriyet için birleşin" çağrısı yaptığı günlerde, Cumhuriyeti kuran partinin başkanına yakışan, Türk insanına güven veren bir lider davranışı mıdır bu, lütfen söyleyin..
Fıkralar daha o gün üretilmeye başlandı..
27 nisan sabahı 367 milletvekili oylama için Meclis'e gitmek üzere evlerinden çıktıktan sonra esrarengiz şekilde ortadan kaybolmuşlar.
Türkiye büyük bir telaşa düşerken, için için bayram yapan Deniz Baykal'ın cep telefonu çalmış..
"CHP Başkanlığından derhal istifa et. Etmediğin sürece, her beş dakikada bir milletvekilini serbest bırakacağız.."
Şakadaki gerçek payını en iyi bilen kişi durumundayım.
"Laik Türkiye liderini arıyor" yazımdan sonra, e-mailler seller gibi yağdı.. Yüzlerce.. Yasemin baygın düştü, şaşı oldu, okuyup ayırmaktan..
Bu yüzlerce mektup içinde 3, sadece üç mektup benimle ayni fikirde değildi, geri kalanların hepsi "Hem de nasıl duygularımıza tercüman oldunuz" derken..
Bu üç mektuptan birinde de itiraz, esastan değil, usuldendi..
"Seçim tarihi ilan edildi bile. Çok az vakit var.. Bu arada bir de 'Lider sorunu' çıkarmak, AKP'nin ekmeğine yağ sürer.."
Haklı gibi görünüyor ama değil.. İşin başında Deniz Baykal olursa, CHP ve laik cephenin nasıl müthiş bir oy kaybına uğrayacağı gerçeği var ortada.. Hep dediğim şey.. İdealist değil, gerçekçi olmak gerek.. Bu ülkede hem de çoğu CHP'li binlerce seçmen, Deniz Baykal olduğu sürece oy vermemeye yeminli..
Baykal'ın o korkunç konuşmayı yaptığı günün ertesi, Anayasa Mahkemesi, ilk turu iptal etti. O gece M. Ali Birand, Kanal D Anahaberde bir seyirci anketi yaptı. "Abdullah Gül'ün adaylığı devam etsin mi, etmesin mi?."
Çağlayan Mitinginin görkemi daha tüm beyinlerdeyken, noter aracılığı ile belirlenen 250 bin 154 oyun paylaşımı nasıl oldu tahmin edersiniz?.
"AKP ve Gül dayatsın" diyenler, yüzde 49..
Yani oylar nerdeyse yarı yarıya..
Hem de o günlerin coşkulu ortamında, Gül'ün oylarının AKP oylarını bile katlaması neden, iyi düşünün..
Bunlar "Çatışma çıkar" tehdidi, şantajına tepki..
Deniz Baykal, Cumhuriyeti kuran partinin lideri olmaya layık biri değil.. Deniz Baykal, bırakın bağımsız laik kitleleri, geleneksel CHP'lileri bile peşinde sürükleyecek bir lider değil. Deniz Baykal, partisine ve cephesine hem de yüksek oranda oy kaybettiren yanlış adam.. Seçime onunla gitmek asıl, AKP'nin ekmeğine yağ, bal ve kaymak sürer.
Sevgili Hocam, Seni hep eleştirdim. Çok da ağır eleştirdim.. Mesleki durumlarımızı bir yana bıraktığımızda, özel yaşantımızda, kişisel duygularımla, seni nasıl sevdiğimi en iyi bilecek durumdasın..
Bu yüzden şimdi doğrudan sana hitap ediyorum..
Yapma.. Israr etme.. Ülken için, partin için, ilkelerin ve en önemlisi insanın için bir fedakarlıkta bulun..
Çekil..
Partinin onursal başkanı olarak kal, istersen.. Ama seçim meydanlarından çekil..
Bırak bu seçimde, DSP'nin de her koşulda destek vereceğini açıkladığı laik cepheyi, Atatürk'ün Cumhuriyeti kuran Partisini hiç kimsenin itiraz etmeyeceği, tertemiz, pırıl pırıl, yaptıkları yapacaklarının işareti olan bir lider seçime götürsün.
CHP'ye de ülkene de en büyük hizmetin bu olacaktır..
22 temmuz seçimlerinde iktidar böyle bir ortamda bile AKP'ye kalırsa, bu Recep Tayyip Erdoğan'ın zaferi değil, senin kim bilir kaçıncı hezimetinin sonucu olacaktır, sevgili hocam.
Yapma!.. Ne olur yapma!..