kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Çocuklarımız için nasıl okul seçeceğiz?

Her yıl olduğu gibi bu yıl da zamanı geldi. Okul tanıtımları, eğitim fuarları, okul ilanları başladı. Okula yeni başlayacak çocuğu olanlar ya da okul değiştirmek isteyenler de arayış içinde... Mayıs ayında kuralar çekilecek, ön kayıtlar yapılacak. Bunlar, özel okullar için geçerli. Çünkü devlet okulu seçecekleri için daha ağustos ayına kadar süre var. Bu nedenle, "Hangi okulu seçmeliyiz?'' "Hangisi daha iyi?" şeklinde pek çok soru geliyor. Aileler, fuarları ve okulları gezerek, aradıkları özellikte bir okul bulmaya çalışıyor, ama bir kısmı, arayacakları özelliklerin ne olduğunu bile bilemiyor. Bu durumda, çocukları okula giden başka ailelere sorarak bilgi almaya çalışıyorlar. Bazı okullarda kurayla kayıt yapılacak. Bu kuralardan sonra bazı çocuklar, yaşamlarındaki bu ilk kumarı kazanırken, bazıları da kaybedecek. Bazıları bu yarışa erken başlamış, kura şanslarını daha anaokulundan denemiş, böylece hem ilkokulu garantilemiş hem de bir şans daha kazanmışlardır. Peki, bu kararlar hangi değerlere göre verilir, 'iyi okul' nedir? Doğru soru "Benim çocuğum için en uygun okul hangisi?" olmalı.

'İYİ OKUL' NEDİR?
Bizim çocukluğumuzda ailelerimizin işi daha kolaydı. Okul seçimi, genellikle en yakın devlet okulu olarak yapılırdı, kolej sayısı çok azdı. Şu anda sadece İstanbul'da, hepsinin adını ezberlemekte zorluk çekeceğiniz kadar çok fazla özel okul bulunuyor. Her okulun velilere sunduğu farklı özellikler var. Her yıl, daha da farklılık yaratarak, diğerlerinden üstün hale gelmeye çalışıyorlar. Bazı okullar, sorunlu olabileceğini düşündükleri çocukları ayıklayarak, onların okuma ve okul seçme haklarını engelleyerek kendi 'kalitelerini' artırmaya çalışıyor. Uzun süredir çocuklar ve okullarla çalışan bir çocuk psikiyatrisi uzmanı olarak biliyorum ki; her velinin isteğine göre okul oluşturulmaya çalışılsa, her çocuk için ayrı bir okul yapmak gerekir. Özel okul seçimlerinde ailelerin 'iyi' okul tanımı, son yıllarda genellikle o okulun belli bir kesim içinde moda olmasıyla belirleniyor. Bu moda, çok eski bazı okullar hariç, iki-üç yılda bir, hatta bazen her yıl değişir. Bir grup veli de "Mutlaka özel okul olsun,'' isteğiyle evine yakın ve bütçesine daha uygun olduğunu düşündüğü okulları tercih ediyor. Peki, devlet okullarına ne oldu? Bazı çocuklar, aile yapıları nedeniyle hâlâ evlerinin bulunduğu mahallenin okuluna gidiyor. Aileler, devlet okullarında sınıfların aşırı kalabalık olmasından yakınıyor. Sınıf mevcutlarının çoğu okulda 50-60 olduğu düşünülürse, haksız da sayılmazlar. Bir başka endişe, yabancı dilin çok önemli olduğu ve devlet okullarında bu olanağın sağlanmadığı yönünde. Ayrıca İstanbul içinde bile birçok okulda, öğretmensiz sınıflardan ve boş geçen derslerden yakınılıyor. Velilerin dilinde dolaşan bazı devlet okulları da var. Bunlar da pilot okullar. Yani özel okullara alternatif sayılıyorlar. Fiziki koşulları çok benzemese de tam gün öğrenim yapıyor ve sınıfları 30 öğrenci civarında tutuyorlar. Bu okullara kayıt yaptırmak çok da kolay değil, çünkü sayıları kısıtlı.

NASIL SEÇMELİYİZ?
İlköğretime yeni başlayacak bir çocuk için en önemli şey öğretmendir. Okul yaşına kadar, anne ve babasına özenen, onları özdeşim modeli alan çocuğun, okula başladığında artık yeni bir kahramanı vardır: ÖĞRETMEN. Onun gibi olmak, onun söylediklerini yapmak, onun gibi davranmak önemlidir. Bu nedenle de asıl seçilmesi gereken okul değil, öğretmendir. İyi öğretmen neredeyse, en iyi okul da oradadır. Peki, iyi öğretmen nasıl seçilir? Çocuk öğretmenine hem sınıf içi düzeni bozmayacak ve anlatılanları dinleyecek kadar saygı duymalı hem de bir sıkıntısı olduğunda yanına gidecek kadar sevmeli. Yani öğretmen, tatlı-sert ve donanımlı olmalı. İlkokula başlayan çocuk için öğretmen, anne ve babasının yerini alır. Artık çocuğun özdeşim modeli odur. Öğretmenin söyledikleri doğrudur ve uyulması gerekir. Öğretmenin kişiliği çok önemlidir; kararlı, tutarlı ve güvenilir olması gerekir. Çocuklar, onun tereddüt ettiğini, aralarında ayrım yaptığını, dinlemeden karar verdiğini gördüklerinde bocalar. Öğretmenin, sadece öğretimden değil, eğitimden de sorumlu olduğu unutulmamalı. Öğretmen, her öğrencisini yakından tanımalıdır. Kişisel ve ailesel özelliklerini, becerilerini, zayıflıklarını, sorunlarını bilmelidir. Öğrenim güçlüğü olan çocuğu anlayabilmesi, ona nasıl yaklaşacağını bilmesi, onu sistemin dışına bırakmak yerine, içinde tutmayı başarabilmesi gerekir. Ayrıca sınıf düzenini korurken öfke, bağırma ve fiziksel ceza gibi uygun olmayan yöntemleri kullanmaya gerek duymaması önemlidir. Okula korkuyla, sevgisiz ve isteksiz giden çocuğun başarılı olması beklenemez. Bu koşulları sağlayan öğretmenin bulunduğu okulun değerlendirilmesinde diğer ölçütler; eğitim sistemi, idare şekli ve rehberlik hizmetlerine tanınan haklar olmalıdır.