kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Mayıs 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
ÖZAY ŞENDİR

Dilara ve rögar kapağı...

Rögar kapağı kurbanı Dilara'nın ailesi davada sanıklardan şikâyetçi olmadı.
Tutuklu sanıklardan ikisi dün tahliye oldu.
Dilara'nın babası duruşmada "manevi tazminat alıp, helalleştik" demiş.
Duyan "para yine kazandı" diye küfrediyor.
Dilara öldü ama hayat devam ediyor.
Yani anne, baba ve en önemlisi ağabey yaşamaya devam ediyor.
Alınan
para ne olursa olsun Dilara geri gelmeyecek.
İnşaat şirketinden alınan para belki kalan tek çocuğa daha iyi bir gelecek imkanı olacak.
Belki de rögar kapağı açık unutulmayan semtlerden birinde bir ev.
"İbreti alem için şikayetçi olmaları gerekirdi" demek bencillik değil mi?
Eve dönünce, ofise gidince, rejim krizi çıkınca, dolar yükselince, sınavlar yaklaşınca hepimiz Dilara'yı da ailesini de unutuyoruz...
Oysa
Tavukçu Deresi hala orada duruyor, hala ıslah edilmeye çalışılıyor.
Bir an için bile olsa kendinizi Dilara'nın annesi, babası ya da ağabeyinin yerine koyun. Her gün oradan geçmek, her gün bin kez ölmek değil mi?
"Peki ya Dilara'nın ölümünün faturasını kim ödeyecek" diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Kamu hukuku denilen şey o bedeli ödetmeli.
Bin kere yazılıp çizildi. Bedeli sadece işçi, şantiye şefi, mühendis ödememeli...
O lanet kapağı kapatmayı akıl edecek adamlarla çalışmayan şirket, ona işveren de bedel ödemeli...
Dilara'nın babası şikayetçiyim deseydi bile onlar bir bedel ödemeyecekti ki...
Hariçten gazel okumaya, "satılmış" demeye bayılıyoruz.
Hangi para bir anneye "Çocuğum öldü ama zengin oldum" sevinci yaşatabilir?
Öyle bir miktar, öyle bir para birimi var mı?
İnsan bazen yaşar, bazen de yaşamaya mahkum olur...
Siz Dilara'nın ailesi için bu şıklardan hangisi geçerli sanıyorsunuz?