kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Nisan 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
YAVUZ DONAT

Çabalama kaptan ben gidemem

Saat 14.30'da Meclis'e gittik.
Girişte "olağanüstü önlem" alınmıştı.
Polis noktalarını aştık, Meclis bahçesine ulaştık.
Bahçe sanki "açık hava stüdyosu."
TV'ler canlı yayında.
Sonra Meclis'e girdik.
Ve "bölünmüşlüğü" gördük.
Sadece siyasetçiler "367' ci" veya "184' üncü" diye bölünseler neyse.
"Medya bile" bölünmüş.
Meclis'i izlemeye gelen seyirciler "çoktan bölünmüş."
Bu "gidişat" kamplaşma, kutuplaşma ve sertleşme işareti.
Bütün yurda dalga dalga yayılacağı kesin.
Ve Bülent Arınç Meclis'i açtı.
Yapılan konuşmalar sanki "Anayasa Mahkemesi' ne durum arzı."
Sanırsınız ki herkes "gerekçeli görüş" yazıyor.
Meclis'te dün "kaç kişi" vardı?
Parlamentomuz "bu konuda bile uzlaşamadı."
Sonra DYP'li "Ümmet Kandoğan' ın sürpriz konuşması."
Kafalar iyice karıştı.
Sonuç:
Bu Meclis yeterince "yoruldu, gerildi, yıprandı."
Kendi göbeğini kedi kesemedi.
Cumhurbaşkanı'nı bile "mahkemeye seçtirir" görüntüsü verdi.
Hiç "böylesini görmemiştik."

TBMM bahçesinde TV'ciler etrafımızı sardılar:
- Abi bizim canlı yayında konuş.
SKY TV'de, CNBC'de, NTV'de konuştuk.
Laf "o onu dedi, bu bunu dedi, 184 büyük 367 mi, Meclis' te şu kadar kişi vardı, bu kadar kişi, yasa şöyle, içtüzük böyle" den açılınca dayanamadık:
- Sonunda hukuku da Fadime'nin şalvarının lastiğine çevirdik... Oraya sündür, buraya sündür... Demokrasi adına ayıp.

Yayından sonra "başka TV' ciler" bizi kuşatmaya aldılar:
- Şu Fadime' nin şalvarının lastiği meselesini bizim TV' de de söyleseniz... Zira durum tam öyle... Ve izleyici de bu lafı tutmuş.

Meclis'in havası "çabalama kaptan ben gidemem" havası.
Hava "seçim havası."
Neyse demokrasi işliyor ya...
Çare demokrasi içinde bulunur.