kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Nisan 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC

Derhal seçim, hemen seçim

Yeni Haber
ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu ve DYP lideri Mehmet Ağar, Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı sert açıklamalar ve ardından hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in açıklamalarının ardından, yaptıkları basın toplantılarında Türkiye için tek çözümün derhal seçime gitmek olduğunu belirttiler.

İki lider Türkiye için demokrasiden başka çözüm yolu olmadığının önemini belirttiler

ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, bugün ülkenin açıkça ''bir krizle karşı karşıya olduğunu'' savunarak, çözümün derhal seçime gitmek olduğunu söyledi. Mumcu, ''Kim Çankaya'ya çıkmak istiyorsa seçim sürecinde adaylığını ilan etmelidir. Millet reyini ona göre kullanacaktır'' dedi.

Mumcu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, yaşanılan süreci bir kez daha hatırlatma ihtiyacı duymanın iyi bir duygu olmadığını söyledi.

''Herkesi sağduyuya, izana, aklıselime bir kez daha davet ediyorum'' diyen Mumcu, ''Hepimiz, kendi meşreplerimize, tutumlarımıza göre gergin bir eda ile adeta tehditkar sözler söylemeyi adeta marifet zannediyoruz. Ama aynı geminin içinde bulunduğumuzu, filler tepişirken aşağıda karıncaların ezildiğini unutuyoruz'' diye konuştu.

''KUTUPLAŞMADAN VAZGEÇELİM''

Dünkü erken seçim çağrısını anımsatan Mumcu, ''Ne yazık ki Türk demokrasisi bir yara almıştır'' dedi.

Türkiye'nin kamplar halinde, kutuplar halinde yaşayamayacağını anlatan Mumcu, ''Bunun ürettiği negatif enerji bizi hayırlı yere götürmez. Kutuplaşmadan, kutuplaştırmaktan vazgeçmek lazımdır'' diye konuştu.

''Açıkça bir krizle karşı karşıyayız'' diyen Mumcu, şöyle devam etti:

''Bu kriz, son derece olumsuz koşullarda cereyan eden bir krizdir. Herkes, işin sadece kutuplaşma boyutunu görüyor ya da kutuplaşmanın sadece siyasette ve cumhurbaşkanlığı meselesinde olduğunu zannediyor. Biz iki yıldır mutat şekilde, iki haftadır da bağıra bağıra anlatmaya çalışıyoruz ki Türkiye'nin fay hatları sadece siyasetten ibaret değildir. Türkiye ekonomisiyle fevkalade kırılgan fay hattında oturmaktadır ve Türkiye'nin borçlarının toplamının bir gecede 2 katına katlanması an meselesidir. Bunun bedelini ödeyecek olan, buna sebep olanlar olmayacak. Bunda hiçbir günahı olmayan on milyonlarca vatandaşımız bunun bedelini ödemeye mahkum edilecektir. Allah korusun sokaktaki işsiz sayısı ikiye katlanacak. Oynanan oyun, bir ikbal, istikbal oyunu gibi görünse de karşı karşıya bulunduğumuz durum bir kader, istikamet durumudur. Türkiye'nin sosyo-kültürel dokusu derin çatlak izleriyle döşenmiş durumdadır. Türkiye sosyal, kültürel anlamda da fay hatlarının üzerinde oturmaktadır. Türkiye her an etnik çatışmalara sürüklenebilecek bir ülke olduğunun farkına varmalıdır. Türk siyasetçisi, siyasete şu ya da bu şekilde müdahale edenler, Türkiye'nin sosyo-kültürel anlamda da fay hatlarının üzerinde kurulu ülke olduğunu göz ardı edemezler. Türkiye siyasetiyle kutuplaştıkça devlet organizasyonunun da fay hatları üzerinde sarsıntılarla parçalanmaya, dağılmaya hazır hale geldiği görülecektir.''

''HERKES AKLISELİMİYLE DAVRANMALI''

Devletin tek kurumdan ibaret olmadığını anlatan Mumcu, devlet organizasyonunun, ''yekpare ve Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehditlerin tamamının bir arada farkında olan yönetme becerisi sergileyemediğini'' öne sürdü.

Erkan Mumcu, herkesin sorumluluğunun farkına varması gerektiğini ifade ederek, ''Siyasetteki kutuplaşma, siyasetin kutuplaşma üslubuyla yapılması çatlakları yarıklara dönüştürebilir. Herkes vicdanıyla, aklı selimiyle davranmalıdır'' dedi.

Mumcu şunları söyledi:

''Ne teatral demokrasi havariliği ne kerameti kendinden menkul rejim bekçiliği bu ülkeye hayır getirmeyecektir. Hepimizin milletimize karşı diplomasi yapmaktan vazgeçmesi lazım. Satır aralarına saklanmış manalarla konuşacak günde değiliz. Açık yürekli olmak lazım. Durumumuz açık yürekli olmayı, kamplaşmayı değil, el ele vermeyi, el birliği etmeyi zorunlu kılmaktadır. Bugün, her demokrasi için olağan sayılacak siyasi rekabetten dahi vazgeçilecek ve ülkenin kaderi, milletin huzuru için işbirliği yapılacak gündür. Biz bu duygular içinde milletimizi, siyasi kurumları, devletin temel kurumlarını sağduyuya çağırırken karşı karşıya bulunduğumuz manzara gerçekten üzücüdür. Hükümeti, artık sorumlu davranmanın, artık samimi davranmanın kaçınılmaz olarak zorunlu hale geldiği konusunda uyarmak istiyorum. Hala tiyatro oynuyor. Durum, kelimelerle kavramlarla oynayarak kaypaklık yapılacak bir durum değildir. Hükümet makamı hükmetme makamıdır, mağduriyet makamı değildir. Kimse zaafını mağduriyet gibi göstermek sahtekarlığına tevessül etmemelidir.''

''YEGANE YOL SEÇİMDİR''

Erkan Mumcu, mevcut durumda çözümün ülkenin kurumlarıyla, siyasetiyle kamplaşmasını kızıştırmak yerine milletin hakemliğine gitmekte olduğunu belirterek, şunları söyledi:

''Yapılacak şey Çankaya için aşermekten vazgeçip, varsa hevesini üç ay sonraya bırakmaktır. Yapılacak şey sandığı milletin önüne götürmektir. Hükümete tavsiyemiz, cumhurbaşkanı adayına adaylıktan çekilmesi konusunda bir telkinde bulunması ve seçim sürecinin önünün açılmasıdır. Üç gün önce bu çağrıyı yaptığımızda çağrımıza neredeyse küfürle karşılık verenler aslında kendileri için ne kadar hayırlı bir tavsiyede bulunduğumuzu bugün dahi anlamamış görünseler de önemli olan Türkiye'dir.Ne siyasetin ne hükümetin zaafı Türkiye'yi mağdur etmemelidir. Mağdur olan Türkiye'dir. Mağduriyetin sebebi siyaseti kamplaşma, kutuplaşma oyununa sokan hükümet ve ana muhalefettir. Ama burada hükümetin takındığı rol bir mağduriyet rolüdür. Millet artık bu oyuna prim vermeyecektir. Derhal seçim, hemen seçim... Bu krizden çıkmanın yegane yolu seçimdir. Geç bile kalınmıştır. Kim Çankaya'ya çıkmak istiyorsa seçim sürecinde adaylığını ilan etmelidir. Millet reyini ona göre kullanacaktır. Sandıktan kim çıkarsa o da milletin baş tacı olacaktır. Demokrasiyi kurtarmanın yolu budur.''

''Başbakanla Genelkurmay Başkanı arasında bir telefon görüşmesi yapılmış olmasının Türkiye'ye umut diye sunulmaya çalışılmasının utanç verici'' olduğunu savunan Mumcu, ''Demokrasi mağduru rolü falan oynamaya kalkmasınlar. Biz bütün bu süreç boyunca demokrasiden yana olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz. İktidarıyla ve muhalefetiyle bütün siyasi partilerin demokrasiye karşı sorumluluklarının altını çizmek istiyoruz'' diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN DEMOKRASİ DIŞINDA BİR ÇÖZÜMÜ YOKTUR"

Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasını düzenlediği basın toplantısı ile değerlendiren DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, "Türkiye'nin demokrasi dışında bir çözümü yoktur." dedi.

Ağar, "Türk demokrasisi çetin ve zor dönemden geçmektedir. İktidar ve ana muhalefet partisi ülkeyi germe politikası üzerinde yürümektedir. Bugün gelinen nokta ciddi bir kriz durumudur. Yapılacak bir seçimin ülkeyi sıkıntılardan kurtaracağını 2005-2006 yıllarında ifade etmiştik. Ancak bunların hiçbiri göz önüne alınmamıştır. Türkiye'nin demokrasi dışında bir çözümü yoktur." diye konuştu.

Her şeyin demokrasi içinde çözülmesi gerektiğine vurgu yapan Ağar, "Türkiye anayasal kurallar ve sivil siyaset içerisinde sorunları çözme kapasitesine sahiptir ve bu hali ile bölgesinde farklıdır. Siyaset uzlaşmanın, demokratik metodları hakim kılmanın yoludur. Siyaset, birlikteliğin kardeşliğin çözülmesi yeridir. Karşı karşıya kaldığımız sorunların çözüm yeri milletin sarsılmaz iradesidir ve bununla mümkündür." diye konuştu.

DYP olarak herkese diyalogdan ve sorunları çözmeden yana olduklarını altını çizen Ağar, "ANAVATAN'la yapılan görüşmede Türkiye'de kamplaşma olmadan milletin değerleri ile çatışmadan yürütülebileceğini ortaya koymaktadır. Türkiye'nin seçim yolu iradesi ile sorunları çözmeli demokrasi yaşatma büyütme mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Milletimiz huzur içinde olmalıdır. Türkiye'nin geleceğine mesajlar her kesimden vermelidir. Pazartesi endişenin değil umutlu bekleyişin görevi olmalıdır." şeklinde konuştu.

BEN MİLLETTEN BAŞKA KİMSENİN ÖNÜNDE BOYUN EĞMEM

DYP Genel Başkanı Ağar,"Ben Mehmet Ağar'ım. Ben siyasette milletten başka kimsenin önünde başımı eğmem. Benim birinden haber aldığımı kimse söylemez. Ben milletimden büyük kimseyi tanımam. Türkiye'de butür meselelerle karşı karşıya kalmaksızın ülkenin yönetimini sağlayacak kadrolara ihtiyaç vardır." diye konuştu.

(AA)