kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Nisan 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Evlilik aşkı öldürüyor mu?

Hülya Avşar bir röportajda; "Aşk denilen şey bir gün mutlaka biter. Ama insanlar bunu bilmiyorlar ve çok mutsuz oluyorlar. Aile şirketi kurmak isteyen insanlar evlensin. Evlilik bir şirket kurmak gibidir" demişti de kıyamet kopmuştu hani... Ne kadar da eleştirilmişti. Hülya Avşar'ın bu sözleri durduk yerde aklıma gelmedi tabii... Haftalık dergilerden birinde "Evlilik aşkı öldürüyor mu?" başlıklı bir konu hazırlanmış ve büyük bir aşkla evlenip kısa sürede boşanan ünlülerin hayatları mercek altına alınmış. (Örnekler; Tuna Kiremitçi-İclal Aydın, Süreyya Yalçın-Kerem Dürüst, Yeşim Salkımİlker İnanoğlu, Meltem CumbulÇağlayan Tuğal.)

6 AY SÜRÜYOR
Hülya Avşar'ın sözleri hâlâ tartışılabilir. Çünkü aşk bir gün bitiyor ve yerini başka duygular alıyor. (Tabii şirketleşmek başka bir şey.) Ama hızla biten evliliklerine bakıp 'ünlü insanlar evliliği beceremiyorlar' gibi bir sonuca ulaşmak da pek mantıklı değil. Dr. Louann Brizendine 'Kadın Beyni' adlı kitabında aşkın beynimizde nasıl şekillendiğini anlatıyor: "Aşık olmak; davranışlar ya da kadın ve erkek için geçerli düşünülebilir beyin durumları arasında en mantıkdışı olanlarından biridir. İstemdışı bir durumdur. Romantizmin ışığında beyin 'mantıklı düşünemez' hale gelir, kör olur, sevilen kişinin yetersizliklerini görmezden gelir. Tutkuyla aşık olmak artık belgelenmiş bir beyin durumudur. Saplantı, mani, intoksikasyon, susuzluk ve açlıkla aynı beyin devrelerini kullanır. Bir duygu değildir ama diğer duyguları güçlendirir ya da bastırır. Aşık olma devreleri öncelikli olarak motivasyon sistemidirler. Beyindeki seks devreleriyle etkileşim içinde olsalar da farklıdırlar. Bu ateşli beyin hareketlenmesi hormonların ve dopamin, östrojen, oksitosin ve testosteron gibi nörokimyasalların salgılanmasıyla kendini gösterir. Aşık olduğumuzda harekete geçen beyin devreleri uyuşturucu arayan bir bağımlının beyninde harekete geçen devrelerle aynıdırlar. Aşkın erken dönemlerinde görünen semptomlar birtakım uyuşturucuların etkileriyle de benzerlikler gösterirler. Bu uyuşturucular beynin ödül devrelerini tetikler, kimyasal salgılara neden olur ve romantizmin yarattığına benzer etkiler yaratırlar. İşin aslı aşka bağımlı olmak lafında doğruluk payı vardır. Bir romantizmi paylaşan insanlar özellikle ilk 6 ay boyunca birlikte olmanın uyuşturucu hissini de paylaşırlar ve birbirlerine umutsuzca bağımlı hissederler. Aşk üzerine yapılan araştırmalar beynin bu durumunun 6 ila 8 ay arasında devam ettiğini gösterir." İşte gördüğünüz gibi durum böyle... Yani aşk bir uyuşmuşluk hali... Ya da sarhoşluk. Ama çok da uzun sürmüyor. Yani aşk kendi kendine çekilip gidiyor... İşte asıl seçim bundan sonra başlıyor; kimi evliliğini bitirip yeniden aşkın peşine düşüyor, kimi de o bağımlılık halini sevgiye dönüştürüp kendi mutluluğunun formülünü yaratıyor.