kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
SABAH
  |  Benim şehrim | 23 Nisan 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
OKUR TEMSİLCİSİ
Okur Temsilcisi

Gösteri kriterleri

Nevruz, Ecevit'in cenazesi, Dink'i anma yürüyüşü ve 14 Nisan Tandoğan mitingi. Bu tür kitlesel gösteriler "ortak mesaj" taşır. Peki, haberleştirirken nelere dikkat etmeli?.
Geçen cumartesi günü Ankara'nın Tandoğan Meydanı'nda düzenlenen "Cumhuriyet'e sahip çık" gösterisi ve yürüyüşü "acaba basın ve görsel medya bunu yeterince önemsedi mi, önemsemedi mi" tartışmasını tetikledi.
Basına tepkilerden SABAH da payını aldı.
150 dolayında okur telefonla ve eposta yoluyla olumsuz tepkilerini iletti. Bazı görüşler:
"Bugün umutsuzum. Dün yapılan Ata'ya bağlılık mitingini bugün (15 Nisan) ne kadar ufak bir kareye almışsınız. Hrant Dink'e verdiğiniz değeri O'na neden veremediniz? İslam Cumhuriyeti yaratmak isteyenlerle kol kolasınız."
"Dünya medyasına konu olan Ankara yürüyüşünü bugün küçücük puntolarla vermenizi hayretler içinde gördüm. Milyonlarca insan yürüdü ama siz korkuyla bunu başlık bile yapamadınız.."
"Biz bir milyon kişi cumhuriyet elden gidiyor diye miting yapalım medya da iktidarın peinden koşsun. Çok ayıp."
"14 Nisan mitingini dünya haftanın en önemli olaylarından biri sayıyor. Tüm engellemelere rağmen yüz binlerce kişi katılıyor. Ve basınımız utanılacak bir tavır içinde. Buna gazetem de dahil. Ne yazık.."
"Bugün (16 Nisan) yazarlarınızın yazdıklarına baktım. Tek satır bahis yok muhteşem mitingden. Haber değeri olması için daha ne olması gerekiyor?"
"SABAH gazetesi bu mitingi desteklemeyebilir, ama böyle bir olayı büyük bir gazete olarak okurlarına bu denli küçülterek aktaramaz."
"Koca mitingi sıradan habermiş gibi küçücük verdiniz."
Eleştiriler böyle, benzer içerikle, "teessüfle" sürüp gidiyor.

Basın izleme dökümleri ne diyor?
Tartışmalara bazı köşe yazarları da katıldı, bazıları basını hayli sert dille suçladı.
Hafta boyu konuyu biz de aramızda konuştuk...
Bu arada elime önceki gün Medya Takip Merkezi'nin (MTM) dökümü ulaştı. Buna göre 14 Nisan gösterisi 65 ulusal gazette ve TV kanalı ile 55 haber sitesinde toplam 2 bin 795 habere konu olmuş. MTM 13-18 Nisan arasında 33 gazete, 32 TV kanalı ve 55 siteyi taramış. Haberlerden 979'u (512 haber, 467 köşe yazısı) basında yer almış.
MTM'nin bir saptaması şöyle: "Cumhuriyet Mitingi'ne en çok yer veren gazete Cumhuriyet olurken, onu sırasıyla; Anadolu'da Vakit, SABAH ve Hürriyet izledi." Görüldüğü gibi, 14 Nisan mitinginin kendisi (katılımcı sayısı, sloganlar..) kadar basına yansıması da sanıldığından daha karmaşık.
Değerlendirmelerim şöyle:
- 14 Nisan gösterisinin ertesi günü gazetelerin yazı işlerinde iki büyük haber vardı: Ankara'daki yürüyüş ve çoğu çocuk 33 kişinin ölümüne yol açan trafik kazası. Her ikisi için de "Cumhuriyet tarihi içinde bu kadar büyüğüne az rastlanır" diyenler haklıydı. Ve yazı işlerinde tartışmalar sonunda derin bir trajedi olan, insanları yasa boğan "dünya haberi", trafik kazası manşete alındı. "Siyasi tercih" kuşkusu olan okurlar yanılıyor: Gazeteciler ("misyoner" olanları dışındakiler) gelişmelere mesleğin gözlükleri ile bakar. Kimse bir başka neden aramasın. Çünkü başka neden yok.
- Peki, acaba Ankara'daki geniş katılımlı gösteriye 15 Nisan günü ayrılan yer iddia edildiği gibi "küçücük" müydü? Bu konuda SABAH içinde de farklı düşünenler var. Bir kesim, sayfanın dörtte birine yakınının buna ayrıldığını, "yeterli" olduğunu söylüyor. Diğerleri "daha fazla yer ayırmalıydık" diyor. (Okur bilsin ki bunları aramızda hep konuşuyoruz..) Bana göre bu haberin yeri elbette ki daha büyük olmalı, haber tercihan sürmanşetten boydan boya verilmeliydi. Yani SABAH MTM'nin saptadığı gibi haber çokluğunda ilk üç içindeydi, ama 15 Nisan günü baş sayfada haberi görmede "zayıf" kaldı. Bunu teslim etmek lazım.
- Öncelikli olarak "demokrasiyi" (temel hak ve özgürlükleri) savunagelen kimliğiyle, SABAH'ın dev kitlesel eylemleri hakkını vererek görmesi gerekir. Yine yüz binlerin katıldığı 2006 Nevruz gösterisinin ön sayfada hak ettiği yeri bulmayışını da eleştirmiştim. Ankara yürüyüşü de bir kesimin "güçlü mesajını" vermekteydi. (SABAH'ın Dink veya Ecevit cenaze yürüyüşleri gibi "anma" gösterilerine hak ettiği yeri -sürmanşetten - verdiğini ve okurdan övgü aldığını da anımsatalım.)
- "Hiçbir köşe yazarı yazmadı" iddiası da doğru değil: 15 Nisan'da Aslı Aydıntaşbaş, Yılmaz Özdil ve Muharrem Sarıkaya ele almış. 16 Nisan'da ise Umur Talu yazmış.
- Toplum içindeki rüzgârlar bazen çok sert eser, fırtınaya dönüşür. Rüzgâr nereden, nasıl eserse essin, gazetenin duruşu, filanca kesim böyle, falanca kesim şöyle arzu ediyor diye temel ilkelerin dışına kayamaz. Habercilik ile propagandistlik arasındaki tercih sınavı böyle zamanlarda ortaya çıkar.
- Demokrasi çok seslilik demektir. Basın buna ayrım gözetmeden sahip çıktığı, olanak tanıdığı, hakkını verdiği ölçüde basındır; okurların eleştiri ölçütlerinde asıl bu yer tutmalı, tepkilere güç vermelidir.