kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Nisan 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU

Diktetörler!

Seçimler, demokrasi ruhuyla alakasız hayatın ara yerinde halkın nefes alma, nefes verme anı.
"Şekil şartı" sandıkta, halk sabun gibi kaygan.
"İnadına" seçimler yapıyor.
Filancanın falancanın "dikte" ettiğine inat.
Burası, "diktatörlük" olmadığında dahi, "diktetörlük" tür zaten.
Neyse işte, halk ilginçtir.
Misal, darbeleri destekler; ilk seçimde davulcuya kaçar.
Bir sonrakinde sıra zurnacıdadır.
O sırada davulcuyu, zurnacıyı kendinden bulur. Çok aşırıya kaçmadan, karakoldan kaçar.
"Kitle partileri" nin yüksek oyları böyle inadına rüzgarla doldu.
Demokrat Parti, 60 sonrası Adalet Partisi, 12 Mart sonrası "İsmet Paşa ile paşalara inat" Ecevit CHP'si, 12 Eylül sonrası ANAP ve 28 Şubat sonrası AKP.
Buna "istatistik" filan demek ayıptır; bu hakikattir.
Adınız "cumhur" başkanı, partiniz "cumhuriyet halk" iken halkın bu davranışından hoşlanmayabilirsiniz, ama böyle.
Araya "Özal'a tepki" nin, ona inat gaz verdiği "SODEP (SHP)" nin sonra kendi eliyle boğduğu yerel yönetim patlaması ile, bir sürü şeye inat "Erbakan bombası" da girmiştir.


Bunların hepsi, sık sık "hıyar" yerine konan, bazen bizzat kendisine de öyle muamele yapan kitlelerin "demokratik isyanı" dır.
Nadiren "demokratik kültür sıçraması" dır, ama başkaldırıdır.
Mülayim; oyla.
Elbette çok oportünizm vardır içinde; isyan eden vicdanların yanı sıra irili ufaklı fırsat kollayan cüzdanlara kadar.
Ama Menderes, Demirel, Özal, Erdoğan'ı sırtında taşıyan, kimini Ege'nin büyük topraklarından; kimini İslamköy ile Morrison'dan, DSİ'den; kimini Malatya'dan, Sabancı'dan, MESS'den, Planlama'dan, ABD'den; kimini Kasımpaşa Piyalepaşa'dan, İmam Hatip'ten, Milli Görüş'ten oralara yükselten odur.
Mavi gömleği, beyaz güvercini, bıyıkları ile şair, ince ruhlu Ecevit' i "sert halk kahramanı, umut, Karaoğlan" kılan da odur.
Sıra halka geldiğinde, tepeden bakan herkese inat, elinden gelen budur!

Bu "demokratik inat ile isyan", sırtında taşıdığını "demokrat" kılmaz. Onlar "efendi, ağa, bey kültürü" nü taşır kalplerinde.
Elbette, seçmeni, tabanı, hemşeriyi, örgütü gözetir; yolla, elektrikle, tapuyla, rantla, işle, büyümeyle, kalkınmayla donatır donatabildiğince.
Ama bu onları "demokrat" kılmaz. Keşke kılsaydı.
Kılsaydı, böyle yuvarlanıp durmazdık.
Bir şeyleri aşmış olurduk.
Kılmadığı, halkın elinde yükselmiş, inadına halk öfkeleri ve umutlarıyla uçmuş bu "halk liderleri" nin hakiki "halk önderi" olmamasından bellidir.
Onlar başkan olmayı sever, önder değil.
Onların, kitlelere seslenirken dahi, nihayetinde meşreplerine uygun, "yerli, yabancı" ve "maddi, manevi" seçkinler ile kudretlilere bayılmasından bellidir.
Partilerine "hükmetme", çatlak sesi boğma, her şeyi belirleme, kin, temizlik gibi tahakkümcü tarzlarından bellidir.
"Demokratik süreç" in onurlandırdığı, halkın baş tacı kıldığı bu faniler, kendilerini abarttıkları, devleştirdikleri, putlaştırdıkları ölçüde asla demokrat olamadılar.
Toplumun, her bakımdan ezilenlerinden de oy aldıkları halde, ayrımcı, kayırmacı, rant sağlayıcı oldukları, devleti ele geçirmeyi halkın gönlünden daha önemsedikleri ölçüde, asla!
"Halkın demokratik inat ve isyanı" yla büyüdüler; ve çok şeyi küçük gördüler.
Aynı "darbeciler" gibi, azarlamaktan, aşağılamaktan, korkutmaktan, tehditten, intikamdan, cezadan, baskıdan, baskından geri durmadılar.


"Türkiye demokrasisi" halkın "demokratik fırsatlar" ı kullanmasıyla "inadına demokratik isyanlar" çıkardı ama netice "demokrat kültürlü liderler" değil; "diktetörler" di.
Tabii top yuvarlaktır!