Seksen yıldır bir arpa boyu yol alan Türk tenisinin hareketlenmesi için küçük bir atraksiyon bile yetiyor. Dünya tenisi tabi çok farklı bir yerde. Bir dönemin en büyük tenis figürlerine sahip günümüzün gündem dışı ülkesi Almanya'daki Bundesliga bile, inanılmaz bir tenis enerjisi ile geçiriyor haftalarını. Almanlar dünya tenis gündeminden düşmüş olsalar dahi bu ligdeki lokal heyecanı devam ettirme başarısını gösteriyorlar. Türkiye Tenis Ligi'nin ne kadar heyecansız ve edilgen bir organizasyon yapısı ile can çekiştiğini vurgulamak için yazıyorum bunları . Ve gazozuna yapılan maçların, trışkadan kupaların olduğu, şampiyonun "Olduk da ne oldu" dediği bir lig var Türkiye'de. Şimdi hangi takım bu lig için yatırım yapacak.? Hiç bir takım. Bugüne kadar da öyle oldu ve onun içindir ki özellilkle erkek tenisi dünya tenisinin çok gerilerinde. Ama başlıktanda anlaşılacağı gibi, böylesi dingin bir ortamda küçük bir atraksiyon, bir hamle, hareket ve heyecanın doğmasına neden olmaya yetiyor. İşte İzmir'in ve Türk tenisinin en önemli kulübü Kültürpark Tenis Kulübü, böylesi bir hareketle flaşı çakan taraf oluyor. Türk tenisinin en flaş ismini transfer ederek bütün dikkatleri üzerine çekebiliyor.
Evet Avustralya Açık şampiyonu Serena Williams'ın, ödül töreninde tüm dünyaya ismini söylediği TED'li Barış Ergün, artık Türkiye'de Kültürpark Tenis Kulübü adına raket sallayacak . Bu transfer sessiz sedasız oynanan tenis ligini hareketlendirmek adına güzel bir düşünce.
Geçen sene şampiyonluğu son çift maçında kaybeden Kültürpark, bu yıl şampiyonluğa ulaşmak için iddialı. Başkan Servet Yeşilpınar çok iyi niyetli ve tenisi çok seven biri. Ama ondan da öte 1941 yılında kurucuları arasında Nejat Eczacıbaşı'nın da bulunduğu büyük ve köklü bir kulübü hareketlendirmek adına akıllıca bir transfer gerçekleştirmiş.
Açıkça ifade etmek gerekirse çok daha büyük isimlerin yarıştığı bir lig özlemimiz giderilmese de bu yıl ligde Mustafa Azkara, Umut Ergin ve Barış Ergün'den oluşan Kültürpark'ın maçlarını zevkle izlemek için sabırsızlanıyorum.