kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Nisan 2007, Pazar
Son Dakika
arama
atv
Kanal 1
ABC
Pazar SABAH 
BALÇİÇEK PAMİR
'Altı ay ömrün kaldı, dediler Yemin Ettim'i yazdım'
Kayahan, kanseri nasıl yendiğini, o dönemdeki sıkıntılarını hiç anlatmak istemedi. Yaşadıklarını şarkılara döktü ve devam etti: "Hayranlarımdan hiç aşk mektubu almadım. Sahnede Ferhat Göçer gibi flört etmem. Bu, mesleği kötüye kullanmak demektir".
Biliyorum bu başlığı görünce başını sallayacak "Bak sen, yine ne yazmış," diye... Hafif kızacak belki. Ama Yemin Ettim şarkısı özeldir. Kayahan kötü bir hastalığa yakalandığını öğrendiğinde yazmış bu şarkıyı: "Asırlardır yalnızım Pişmanım alınyazım Bir öfkeye mahkûm ettim her şeyi Bir yemin ettim ki dönemem" Kanseri yenmek kolay mı? Ya "Altı ay ömrün var," dendiğinde, insan nasıl hisseder? İlk ne zaman ağlar? "Derdi veren Allah, dermanını da verir," misali, insan nasıl sarılır hayata yeniden? Çok istedim çok. Kayahan anlatsın istedim. Yanaşmadı bile. "Hatırlamak istemediğim zamanlar onlar," diye cevap verdi. "Şunu söyleyebilirim. Zor bir hastalıktı. Çok değişik duygulardaydım. Bütün insanlar öldükten sonra hatırlanmak ister. Ben bugüne kadar hayatla hep yarıştım. Bugünkü aklım olsaydı yarışmazdım. Ortalıktaki yarış birbirine çelme atma şeklinde. Benimki kendimleydi. Hastalığı öğrenince 'Madem bu kadar günüm kaldı, öyle bir şarkı yazayım ki...' dedim. Bugün ben de hayattayım, şarkı da hayatta!" "İyi ama," diye üsteledim, "bu tarz hikâyeler umut veriyor insanlara. Nasıl kurtuldunuz, neler yaşadınız, nasıl bir yolculuktu o? Anlatsanız olmaz mı?" İşte o zaman laf döndü dolaştı Nasıl Ayrılacağız Biz Seninle şarkısına geldi. Kayahan aslında şarkılara dökmüş yaşadıklarını. En çok da bu şarkıya anlam yüklemiş. Gecenin bir yarısında karısına şarkıyı mırıldanıp, "Nasıl ayrılacağız biz seninle?" deyince, beraberce ağlamaya başlamışlar. "Öyle bir duygu var ki..." diyor, "Aslında kaçmak, uzaklaşmak istediğimiz bu duyguyu anlatıyorum. Yaşarken kıymetini bilmek lazım hayatın. Hayatı ıskalamamak gerek. Bazen ıskalıyoruz. Bize sunulan nefesi doğru kullanmıyoruz. Günümüzde başarılar, yeni başarılar için kullanılıyor. Oysa başarı, hayatı beslemek içindir. Bin yıl verilse de doymayız sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamana, bin yıl geçse de ayrılmayı istemeyiz. Ama ölüm Allah'ın emri." Eve dönünce şarkıyı üst üste birkaç kez dinledim. Hakikaten müthiş bir şarkı. Hele bir bölümü var ki: "Öyle hüzünlü bakma kar tanesi Bu sefer yanımda götüremem seni Aklım sende kalır sakın ha ağlama İyi geceler der gibi uğurla beni En kırmızısından bir karanfil olsun Aç perdeleri kalbim ışıkla dolsun"

Peki bu şarkı tutar mı? Kayahan derin bir iç çekiyor: "Bu tarz şarkıları anlamak zordur, ama bir anladın bir hissettin mi asla peşini bırakmazsın. Esmer Günler, Geceler, Kar Tanesi, Yemin Ettim gibi... Bu biraz misafir ağırlamaya benzer. Yumurta da kırabilirsin, bir kaşığa 60 tane mantı da sığdırabilirsin. Piyasa yumurta kıranlarla dolu. Bizim o cephede işimiz olmaz." Ya Ferhat Göçer meselesi? Hani Ferhat Göçer, Kayahan'ın ailesiyle verdiği pozları eleştirip reklam yapıyor demişti ya... İşte o hikâye. Usta sanatçı, sanıldığı gibi öfkeli değil, "Gülüp geçiyorum," diyor, ama takıldığı başka bir nokta var: "Bu tarz sataşmaları biliyorum ama alışamadım. Ben piyasanın nabzını çok iyi bilirim. Reklam aileyle yapılmaz. Tam aksine gençler, seni karınla çocuğunla görmek istemez. Evli olduğunu bilmek istemez. O yüzden kimse kusura bakmasın ama benimki reklam değil, bir duruştur. Ben kendim için doğru olanı yapıyorum. 'Karım, kızım var,' diyorum, böyle örnek oluyorum. Oysa alyansı çıkarmak daha çok satış getirir. Ama bu arkadaş, kendisini izleyenlerden elektrik alıyormuş. Hayatımda hiçbir izleyicimden elektrik almadım." "Hadi ama canım," diyorum, "Hiçbir hayranınız size aşk mektubu yazmadı mı? Göz süzmedi mi?" Şimdi kızdırıyorum Kayahan'ı... "Hayatımın hiçbir döneminde aşk mektubu almadım. Sahnede kimseyle flört etmem. Ferhat Göçer gibi başkalarının eşlerinden, sevgililerinden, annelerinden elektrik almam. Bence bunu yapmak mesleği kötüye kullanmaktır. O kadar istiyorsa elini prize sokabilir. Ben karımı, çocuğumu sahnedeki adam elektrik alsın diye mi konsere götüreceğim yani? Bana ters şeyler bunlar!"

Sanatçı hayranıyla flört eder mi? Beğendiğiniz sanatçının sahneden size göz kırpması hoşunuza gider mi? Ya elektrik meselesi? Kayahan'ın sözleri ortada. Peki siz ne dersiniz?