Toplumumuzun 'apolitik' olduğu kanaatinde değilim. Bakınız, kulaklarını Japon yapıştırıcısıyla yapıştırarak şöhret basamaklarını tırmanan Doğa Bekleriz de DYP'ye katıldı. Görünen o ki, 'düz ovada siyaset' meselesi falan çoktan aşılmış, 'silikon vadisinde siyaset' işlerine girilmiş. Efendim, siyaseti sevmem, fazla yorum yapmak da istemem, ama işin beni ilgilendiren tarafı şu: Bu Doğa Bekleriz adlı hanım mankenimiz, kulaklarını yapıştırdıktan sonra bir arkadaşım tarafından fena halde kafaya alınmıştım. Malumunuz, pek saçı olmayan bir kişiyim. Zaafımdan yararlanan söz konusu arkadaşım - ki artık eski arkadaşımdır - Japon yapıştırıcısıyla kafama saç yapıştırabileceğimi iddia etti. Ayıptır söylemesi, bir berber kardeşimden rica ettim, bana bir miktar kahverengi, bir miktar da sarı saç biriktirdi; bunları alıp, hafif gölgeli bir model yapmaya karar verdim. Başlangıçta gayet iyi gidiyordu. Fakat bir süre sonra kafamın derisi gerilmeye başladı. Uzatmayayım, çok azap çektim. Şimdi sorarım size, Doğa Bekleriz'in liderliğinde bu toplum nereye gidebilir? Vatandaşa yanlış örnek olan bir hanımdan beklentimiz ne olabilir? Hayır, söz konusu partiye karşı kesinlikle önyargılı değilim; bakınız, Şebnem Schaeffer'a laf ettik mi? O da aynı partiye girdi. Elinde bekâret raporuyla dolaşarak, ahlaki çöküntüye karşı müthiş olumlu bir örnek olduğu için, bence siyasi bir kariyeri hak ediyor. Kendisini destekliyorum. Hatta şu nişanlandığı gençlerden birisiyle evlensin, beline kırmızı kurdeleyi kendi ellerimle takmak isterim. Fakat Doğa Bekleriz olmaz. Kaldı ki, göğüslerine silikon taktırdıktan sonra seçtiği kıyafetlerle, halkı ya da en azından beni alenen tahrik ve isyana teşvik ettiğini belirtmeliyim. Sonra, nedir efendim şu estetik cerrahi ve botokslanma hevesi? Misal, Hande Ataizi gözümüzün önünde mutasyona uğradı. Güzelim kız, bir nevi Kuşum Aydın'laştı. E, Kuşum Aydın'dan siyanürle bile Mardinli bir taze çıkaramayacağımıza göre, Ataizi'nin çevirdiği o dizinin manası nedir? O dudak formasyonuyla yaşayan bir tek Mardinli genç hanım gösterin, derhal atacağım kendimi köprüden. Bir mevzuda istikrar tutturamıyorum, siyasi mankenlerden nerelere geldik. Hayır, mevzu o değil, mankenlerin bu siyasi atılımı tuhaf bir hal aldı. Türkiye'de oturma izni alan Macar asıllı Rus manken Eva Emel Maya, AKP gençlik kollarına yazılmış. Müslüman olduğu, namaz kıldığı yönünde haberler çıkan bu Macar asıllı, Rus manken kimdir, diye internete baktım, tövbe, karşıma cıbıl cıbıl pozlar çıktı. Postmodernizm böyle bir şey olsa gerek.

SİYASET PARA İSTER
Efendim, bitmedi. Bu manken kardeşlerimiz, partilere yazıldıktan ve isimleri daha fazla gündeme geldikten sonra, apar topar fiyatlarını artırıyormuş. Misal, Şebnem Schaeffer siyasete atıldıktan ve Tansu Çiller'in yolunda ilerlediğini açıkladıktan sonra, 2-3 bin YTL olan fiyatı, birden 10 bin YTL'ye çıkmış. Biz daha yazalım buralarda! Katma değer dedikleri bu olsa gerek... Neyse efendim. Aslında manken dediniz mi, benim aklıma Güzide Duran geliyor. Adına parti bile kurulur onun. Fakat her güzelin bir kusuru var işte. Bu hanımın da cep tipi erkeklere olan merakı beni delirtiyor. "Bir kısım mankenimiz de benim tipimdeklerle hoşlansa olmaz mı?" diye düşünüyorum. Şimdi, sanki bıraksanız bir şey yapacakmış gibi kameramanların üzerine yürüyen bu arkadaşla, yani Duran'ın sevgilisi konunumdaki Moris Kohen kardeşimizle Güzide Hanım'ı birlikte gördüğümde, aklıma hemen meşhur jokeyimiz Süleyman Akdı ile Dubai'de yarışan İngiliz atlarımızdan Win River Win geliyor. Serbest çağrışım diye buna derler işte. Titreşimli cep telefonu gibi bir kişiliğim var benim.